~İn Caritate~

281 28 18
                                    

Herkese merhabaaa... Bugün burada çok yağmur yağıyor çoğu yer yağışlı gösteriyor. Lütfen kendinize dikkat edin ~~ 😊
Sizi seviyorum.  İyi okumalarr 😘
"Tanrım ne olur Jungkook'u görmeme izin ver... "
Evet bu benim tek dileğimdi. O kurtadamın lanet pençeleri üstümdeyken sevdiğim adamı bekliyordum. Beni kurtarmaya gelecek... Bunu hissediyorum. Yani umarım yanılmam.
Neredeyse her yerimi kan revan içinde bırakan kurt çakması yaratığa karşı direniyordum. Çığlık atıyor sesimi duyurmaya çalışıyordum... Ben ne zaman bu kadar çaresiz olmuştum peki!?
O kadar çok debelenmiştim ki artık gücüm kalmamıştı. Kendimi ölüne hazırlamıştım ve bundan korkmuyordum. O yaratık pençesini kaldırdı ve boynuma doğru yaklaştırdı, boynumu kesecekti ama yapamadı. Tam o sırada beklediğim adam geldi ve güçsüz kollarıma güç verdi. Kendimi onun kucağında ve onun kokusuyla sarhoş olmuş gibi hissediyordum. Her zamanki gibi vanilyamsı harika ve benzersiz bir koku. Güvende hissetmenin verdiği rahatlıkla kendimi karanlıpa bıraktım. Tek duyduğum ise "Seni bir daha asla bırakmayacağım...prenses. "
...
Hiç yabancı olmayan bir koku vardı etrafta . Biraz hareketlenmeye çalıştım ama dayanılmaz bir acı yayıldı bedenime... Gözlerimi zaten açamıyordum. Kendimi biraz zorlamaya çalıştım ama yapamadım. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Bana ne olmuştu böyle?
Acaba hastanede miydim?  Yoksa bir kurtadamın evinde kurban edilmeyi mi bekliyordum. Bilmiyorum...
Gözlerimi açamıyordum fakat kulaklarım gayet iyi duyuyordu bu nedenle kapınım açılma sesini gayet net bir şekilde duymuştum...ayak seslerini de öyle. Bu Jungkook'un yürüyüşüydü. Bu koku da onundu. O sırada taşlar yerine oturmuştu. Jungkook'un beni eve getirdiğini ,Eun Sun ve babamın bağırışlarını, Jungkook'un akan gözyaşını ve sesini hatırlıyordum. O koku bana daha da yaklaştı ve artık ona dokunabilecek kadar yakınımdaydı. Dokunmak istiyordum ama ne kolumu ne de parmaklarımı kıpırdatabiliyordum. Ben dokunamamanın üzüntüsünü yaşarken Jungkook'un soğuk ellerini hissettim. O benim hala baygın olduğumu zannediyordu. Evet belki dışarıdan çok da yaşıyor gibi gözükmeyebilirdim ama onu duyduğuma yemin edebilirdim.
"Özür dilerim birtanem.. Çok özür dilerim prensesim. Seni çok özledin beni çok korkuttun lütfen geri dön. Dayanamıyorum. Bana çok kızgınsın biliyorum her şeyi hakettim istediğini yap bana ama benim gitmemin sebebi de senin içindi. Anladım ki olmuyor... hele de seni o pisliğin elinde görünce..."sustu ve ellerimi daha çok sıktı "Geri gel ne olur"
"J-jung-k-kook" zorlukla konuşuyordum. Eliyle dudağıma dokundu. "Yorma kendini prenses, ben buradayım. Seni seviyorum "
...
Ağrı kesiciler, serumlar, ilaçlar, iğneler derken koskocaman bir hafta geçmişti. Bunların etkisiyle çökmüştüm. Artık biraz hareket edebilir hale gelmiştim. Jungkook hep yanımdaydı. Gece kabusla uyanmıştım rve her zamanki gibi yine kabus... Jungkook koltukta uyuyordu hemen uyanıp ellerimi tuttu "Şşt.. Tamam geçti bebeğim"dedi. Bu seferki kabusun onunla ilgiliydi ve hepsinden daha çok korkmuştum. "jungkook ...gitme. "
"Gitmeyeceğim prensesim. Benimsin ve öyle kalacaksın. "

THE ENİGMATİC || After DeadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin