~ANTIDOTE~

251 17 13
                                    

Bölüm Adı: Panzehir

Ha Neul'un boynundaki yaraya koyduğum anda kanamaya başlamasıyla irkilip geri çekildim. Bir süre sonra kanama artık durduğunda ellerini tuttum. Kulağımı kalbine yaslamamla şaşkına dönmüştüm. Kalbi çok çok fazla hızlı atan Ha Neul bir anda fırladı ve bağırmaya, gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Jin ve ben kollarından, Jungkook ise ayak bileklerinden tutmuştu.
Bir süre sonra atak geçmiş tekrarda uykuya dalmıştı. Kurtların salyasından geçen zehir vücudunu sarmış gibi görünüyordu. Jungkook ile Ha Neul'u alıp eve götürdük. Jin onun başında bekliyordu. Ben de Jungkook'la birlikte kütüphanedeydim. Bu zehri nasıl vücudundan atacağı konusunda araştırma yaparken Jungkook'un eliyle irkildim.
"Bebeğim biraz dinlen. Neredeyse gün doğacak."dedi şefkat dolu bir sesle. Uyumak ya da dinlenmek aklımın ucundan dahi geçmiyordu. Bebekliğimden beri tek dost bildiğim insan orada can çekişiyor,savaş veriyordu ve ben uyursam ona ihanet etmiş olurdum.
"Uyumayacağım."...
Bir kitaplığı daha darmadağın ettikten sonra büyük bur sinir bozukluğuyla oturup ağlamaya başladım. Jungkook sakince elimi tutup başımı göğsüne yasladı.
Daha sonra elimi tutup "Hadi gidiyoruz. Bu konuyu işini bilen birinden bizzat öğreneceğiz. " dedi.
Beni götürmesine ve kontrol etmesine izin veriyordum çünkü gücüm kalmamıştı. Hani olur ya sınavınız vardır ve siz çalışsanız, çabalasanız bile o dersleri anlayamazsıniz ve siniriniz bozulur. O durumdaydım.
Arabaya binmeden önce bizimkilere başında duracaklarına dair söz verdirmiştim. Arabaya binip bilmediğim ve daha önce hiç görmediğim yerlerden geçtik. Jungkook beni bir yere getirmişti. Büyüleyici bir güzelliği vardı.

Korkak adımlarla ilerliyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Korkak adımlarla ilerliyordum. Jungkook önden gidip kapıyı açtı. Kapı büyük bir gıcırtıyla açılmıştı. Yavaş adımlarla içeriye girdim. Jungkook elimi sıkıca ellerine kenetledi "Hazır mısın?"dedi. Onaylarcasına başımı salladım ve kafamı koridorun sonundaki kapıdan içeriye uzattım. Yaşlı görünümlü sakalları abartısız yere kadar uzanan sevimli biri vardı. Aman Tanrım bunu sadece filmlerde oluyor sanırdım. Sahi hayatım filme dönmüştü zaten değil mi? Jungkook emin adımarla içeriye girdi. Bu adam Harry Potter'daki Profesör Dombledore 'a benziyordu.
Adam Jungkook'a bakıp sırıttı ve gelip sarıldı. Jungkook ve adını bilmediğim büyücüye benzeyen adamı izliyordum. Jungkook;
"Bu sevgilim Kim Jae Sun. O bir medicus..."devam etti;
"Sevgilim, bu benim hocam Burton"
Tebessüm ettim. Bana soğuk davranmasıni bekliyordum ama şefkatle sarıldı.
"Demek şu her yerde sözü geçen Medcs. Kim Jae Sun sensin. Tanıştığıma sevindim evlat. Eee hangi rüzgar attı sizi taa buralara?"
Jungkook bir çırpıda olayı anlatmıştı. O sırada birer sıcak çikolata içmiştik. Ne yalan söyleyeyim tadı bir sıcak çikolata için fazla harikaydı. Mr.Burton olayı sakallarını sıvazlayarak dinledi ve konu bittiğinde bastonundan destek alarak yavaşca doğruldu.
"Demek öyle...Kurtların salgılarındaki zehir çok güçlü ve hayatidir evlat. Onu vücuttan atmak kolay değildir. Her kurt bunu yapamaz, yapan ise çok güçlü bir kurt demektir. Siz vampirler ve kurtlar arasındaki olaylar çok karışık artık bu efsaneleşmiş..."
Bana doğru yaklaştı
"Senin ölmemiş olup da bir medicus olman büyük seylere işaret kızım. Düşmanın çok dostun az olur. Ikinizin arasına girmek isteyen çok olur..."boynuma pembe bir kolye taktı.
"Bunu buradan asla çıkarma..Ehehe şimdi konumuza gelecek olursak dediğim gibi zehir güçlü bir zehir ama sen daha güçlüsün kızım. Sana bir kaç malzeme sayacağım belki de bu yapacağın ilk büyü olacak. Ehe senin işin de bu zaten. Şifacı olmak..."
Bana bir kaç malzeme saymıştı. Bunlar;
Yaban fesleğeni
Silphium
Ökse otu
Çobançantası
Ve daha bir sürü.
Bunlardan edinmemi istemişti. Artık wizard medicus falan mıyım acaba..?

THE ENİGMATİC || After DeadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin