"JAE SUN ORAYA GITME!"
Jungkook..?Olduğum yerde kalakalmıştım. Kafam durmuştu ve ne yapacağımı bilmiyordum. Jungkook'u görmek için arkamı dönmemle bir el ağzımı kapattı ve gerisi karanlık...
Uyandığımda iğrenç kokan bir yerdeydim. Etrafa bakmaya çalıştım. Her yerde cansız bedenler vardı. Bu korkumu daha da arttırmıştı. Kapının gıcırtısını duydum ve o yöne baktım. Daha önceden siması tanıdık gelen bir adamdı bu. Bana doğru yaklaştı. Ben titreyen sesimle "K-kimsin s-sen?"diyebildim. Adam kocaman bir kahkaha attı. Boynumu çevirdi. "Beni tanıyıp tanımaman umrumda değil küçük hanım benim peşinde olduğum şey senin kanın"dedi. Taşlar yavaş yavaş yerine oturuyordu. Bu adam o kadının babamı öldürttüğü adamdı!
O kadının da peşinde olduğu tek şey annemin kanıydı. Annemi öldürüp babamla evlendi. Yıllarca beni öldürmeye çalıştı ve şimdi beni öldürecekti. Adam boynuma yönelip dişlerini gösterdiğinde zorlukla bağırdım. "JUNGKOOK!"Jungkook sana ilk defa ihtiyacım var. Lütfen beni kurtar. Sonumun annem ve babam gibi olmasını istemiyorum. Lütfen...
Gözlerimi zorlukla araladım birinin beni kurtarmaya gelmiş olmasını umarak. Kapı kırıldı ve o geldi.
Jungkook...Gözlerimi açtığımda tanıdık bir yerdeydim. Neresi olduğunu tam olarak çıkaramıyordum ama tanıdık geliyordu. Yatakta doğrulmaya çalıştım. Heryerim ağrıyordu. En son o adamı ve kapıyı kıran Jungkook'u hatırlıyordum. Zor da olsa yataktan kalktım. Yavaşça kapıya ilerledim. Bu merdivenler ve bu koridor o kadar tanıdık geliyordu ki...
Salon olduğunu düşündüğüm yere indim. O sırada kapı açıldı. Jungkook'tu bu. Gözlerim yuvalarından fırlayacak gibi hissettim. Jungkook beni gördü ve koşarak yanıma geldi. "Üzgünüm o adamı öldürmeliydim !"dedi. Ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Boş gözlerle Jungkook'a baktım. "Çok kan kaybettin güzelim dinlen biraz"dedi. Ağzımı açmak istemiyordum. Onu o kadar özlemiştim ki.Jungkook'a veda edip evime doğru yürümeye başladım. Yolda olanları hatırlamaya çalışıyordum. Ama o kadar halsizdim ki. Hiçbir şeye halim yoktu. Her şey aklıma geliyordu. Annemin ölümü...babamın ölümü....benim evden kaçtığım gün...
Eve zor gelmiştim. Kendimi yatağa attım. Her yeri kilitlemiştim o kadar korkuyordum ki. İçimden keşke Jungkook burda olsa diye geçirmeden edememiştim. Evin kapısının çalmasıyla irkildim. Kim olduğuna bakmak için deliğe baktım. Jungkook'tu. Tedirginlikle kapıyı açtım. Jungkook bana gülümsedi ve içeri girdi. Bu aralar gerçekten onu tanıyamıyordum sanki o vampir değilmiş gibiydi. Gülümsemesine karşılık verdim. Koltuğa yanına oturdum ama o kadar çok uykum vardı ki. Jungkook'eli saçlarımı okşadı ve ben babamı hatırladım. Gözlerim kapanıyordu. Kendime engel olamayıp gözlerimi kapattım hissettiğim son şey Jungkook'un kafamı dizlerine koymasıydı..
Sabah yatağımda uyandım. Jungkook'u aradı gözlerim ama yoktu. Yataktan kalkıp mutfağa indim. Tam buzdolabına bakarken kapı çaldı. Jungkook olabilir diye deliğe baktım. Ama hayal kırıklığına uğradım. Bu Jungkook değildi bu o kadındı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ENİGMATİC || After Dead
Fiksi PenggemarDon't forget. We always die alone.?? Mr. Burton.