Kapıyı açmak istemiyordum. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Ama eğer açmazsam neler olacağını biliyordum. Kapıyı derin bir nefes alarak açtım. O sadece pis bir şekilde gülümsedi ve içeri girdi.
"Jae Sun. Büyümüşsün."
"Sadede gel."
"Demek adamımdan kaçmayı başardın. Jae Sun uzatma ve kanını bize ver"
"Senden nefret ediyorum sana asla kanımı vermem!"
"Bu inadın yüzünden annen öldü baban öldü. Uzaktma Jae Sun!"
"Annem ve babam benim yüzümden ölmedi. Onları SEN ÖLDÜRDÜN! "
Şok olmuştu. Benim bunları bildiğimi bilmiyordu.
"S-sen bunu nerden biliyorsun?"
"Defol!"
Ayağa kalkıp bana tokat atmaya çalıştı tam o sırada içeriye sesini sevdiğim girdi.
"YETER!"
"Vay vay vay bakın kimler burdaymış"
"Ona sakın dokunma şimdi defol git !"
Kadın topuklarının üstünde tepine tepine gitti. Anlamadığım şuydu ben bile ondan kendimi koruyamazken Jungkook ona sözünü nasıl geçirebilmişti?
O kadar büyük bir yıkım içindeydim ki....
O kadın yine yüzüme yüzüme annemi ve babamı öldürdüğümü söylemişti. O zamanlar küçük olmama rağmen her şeyi görmüştüm. Her şeyi biliyordum. Jungkook yanıma geldi ve bana sarıldı. "Ağlama güzelim"demesiyle hıçkırıklarım daha da arttı. Jungkook eliyle saçlarımı okşadı ve "Bunları haketmiyorsun birtanem". Tamam ağlıyorum ama duyuyorum seni be çocuk kalbime mi indiriceksin???Sabah kalkıp hızla Jungkook'un evine gittim. Ona onu sevdiğimi söylemem gerekiyordu. Çok geç olmadan...
Kapıyı aceleyle çaldım. Yaklaşık 15 dakika bekledim ama evde yoktu. Off şimdi tam sırasıydı Jungkook !
Tam eve dönerken arkamdan bir el beni yakaladı. Jungkook'tu bu.
"Nereye canısı?"
"Seni bekledim ama evde yoksun diye geri dönüyordum"
"Hayır şimdi buradayım bir şey mi oldu?"
"Jungkook ben sana bir şey söylemeliyim"
"Dinliyorum"
"Ben....ben.....seni seviyorum."dedim ve arkamı döndüm. Kulaklarım yanıyordu ve yanaklarım da. Jungkook'un gülümsediğini hissettim. Bana sarıldı. "Böyle söyleyeceğini biliyordum". Cevap verememiştim. Bana daha çok sarıldı.Aman tanrım kendi kendime gülümsüyor muyum?? Wuuah Jae Sun....
Ona ondan hoşlandığımı söylemek kadar sakinleştirici bir şey yoktu. Omuzlarımdan bir yük kalktı resmen. Eve geldim ve seke seke odama girdim. Ilk defa bu simsiyah oda bana pembe görünmüştü. Anne ve babamın komodinimdeki resimlerini alıp onlara sarıldım. Eminim ki beni bir yerden duyuyor ve görüyorlar.
Annecim,babacım. Sizi o kadar çok özledim ki...
Baba o kadın yine geldi ve bana sizi benim öldürdüğümü söyledi. Babacığım sizi ben öldürmedim. Tamam tamam şimdi size güzel bir haber vericem. Anne sen bana hep derdin ya birini eğer gerçekten çok seviyorsan ona bunu geç olmadan söyle diye işte ben bugün ona söyledim anne. Evet söyledim. Baba bana kızma tamam mı onu gerçekten seviyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ENİGMATİC || After Dead
FanfictionDon't forget. We always die alone.?? Mr. Burton.