Güç ve Büyü
Tek hamlede söktüğüm iple Kang Dae ' nin boynunu bağlayacaktım. Kang Dae'nin arkasındaki aynadan kendimi gördüm. Güçlü görünüyordum. "Anneciğim ve babacığım, intikamınızı alacağım."
Kang Dae konuşmak için ağzını aralamıştı ki ağzından kanlar gelmeye başladı. Bunun neden olduğunu biliyordum. "Touka biri tarafından işkenceye tabi tutuluyordu."
Kahkaha atıp Kang Dae'yi sandalyeye bağladım. "Annem, babam... Hepsi senin yüzünden öldü. Sen bir KATİLSİN. Ve ben onların intikamını öyle güzel alacağım ki beni öldür diye yalvaracaksın bana!"dememle arkamdan yükselen ses içimin rahatlamasına yardımcı oldu."Ben de yardım edeceğim sevgilim.".
...
Kang Dae'nin çok sevgili hemocidia ları benim heryerimi kesmişti ama bedenimde bir iz dahi yoktu. Bunun nedenini bilmiyordum. Kook hemocidia ların kanını tek tek emip yere atıyordu. Bana döndü ve o korkunç surat gerilememe sebep oldu. Çünkü artık kendi halime gelmiştim ve dönüştüğümde olduğu gibi korkusuz değildim. Kook dişlerini eski haline çevirip bir mendille dudaklarını sildi. Yanıma gelip elimi tuttu ve beni hızla döndürdü. Touka tam arkamda annemin bana bıraktığı belkide dünyanın en keskin kılıcıyla bana kafa tutuyordu. Tekrar dönüşebilir miydim?
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Dönüştüğümü hissedebiliyordum. Bembeyaz bir yere gittim zihnimde ve bu benim kontrolüm dışındaydı.
"Bir iple sandalyeye bağlanmış öylece duruyordum. Etrafta kimse yoktu. Kan revan içinde öylece yardım diliyordum ama kimseyi göremiyordum. Etraf bembeyaz bir sisle kaplıydı. Sisin içinden birileri geliyor ve ben kaçmak için uğraşıyordum. O gelen iki kişinin annem ve babam olduğunu gördüğümde duraksadım. Annem yanımda diz çöktü ve saçlarımı okşadı. Mükemmel kırmızı gözleri bana şefkatle bakıyordu. Böyle bir şeyi uzun zamandır yaşamıyordum. Babam ise saçlarımı okşuyordu. Huzurun tanımı buydu belkide...
Bir anda annem ve babam yere yığıldı. Çığlıklar atıyor anne ve babamın ölmemiş olmasını diliyordum. Ellerim ve bacaklarım bağlıydı ve oradan kalkamıyordum. Sisin içinden gelen Touka'ydı. Bunu seçebiliyordum. Tam bana ateş edecekken bir acı hissedip uyandım."
Korkuyla gözlerimi açtım. Kook'un bakışlarına göre dönüşmüşt...- Hayır hayır!
Yerlere akan kan damlaları karnımdan geliyordu. Kook'un gözlerinin dolmasıyla birlikte dolan gözlerim siyahlaştı. Kendimi Kook'un kollarında buldum. Acı çekiyordu. Benim çektiğim kadar...
"K-kook.." öksürdüm. Zorlukla konuşuyorum. "Üzg-üzgünüm"dedim ve nefes verdim. Jungkook'un kırmızı gözlerinden bir kaç damla yaş düştü yüzüme. Elini karnındaki yaraya götürmeyesiyle irkildim. "Şşt sadece bakacağım."dedi şefkat dolu gözlerle. Elini yaramın üzerine koyduğunda bütün acım bir anda yok oldu. Jungkook'un elini tuttum ve kendine çektiği acıyı geri aldım. Yeterince acı çekiyordu zaten. Bu hareketim üzerine Kook eğilip elimi öptü. "Nolur iyi ol...Lütfen.."
"Iyiyim sevgilim"dedim pek de inandırıcı değildi biliyorum ama en azından bir umut var değil mi?
...
Aradan bir hafta geçmiş neredeyse iyileşmiştim. Kook ve Eun Sun dört dönüyor ve iyileşmem için çabalıyorlardı. Kook yanıma oturup ellerimi tuttu "İyi misin güzelim?"dedi. "Iyiyimmm sevgilimmmm"dedim mutlulukla. Bana kocaman sarıldı. O şekilde uyuyakalmıştım. Gece boğazımda oluşan kurulukla yavaşça kalkıp mutfağa indim ve su içip geri çıkıyorum ki aynadaki yansımamla irkildim. Aynada kollarım kan revan içindeydi. Ellerimi kolumda gezdirdim elime bulaşan kanla çığlık attım. Kook hızla yanıma koştu ve beni kucakladı. Karanlıkta Touka'yı gördüm
"Seni annenlerin yanına yollayacağım..."