WORST OF THE WORST

201 34 42
                                    

EVET MULTİDEKİ ŞARKI CİDDEN MÜKO DOSTLAR. KESİNLİKLE TAVSİYE EDERİM.

Bu bölümün ithafı da; larryvslovato ya. Seni çok sevdiğimizi bilmelisin. Bu bölümü sana ithaf etmemizin sebebi sadece oyların ve yorumların değil. Ayrıca bizce harika bir insan ve dostsun. :) :* iyi okumalar. Umarım beğenirsin. Aşağıdaki foto benim shop becerim :) B)

 Aşağıdaki foto benim shop becerim :) B)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

DEMİ

"Ben Selena ile konuşuyordum."

Ve o cümlesi susmamı sağladı. Geçirmekte olduğum şok ile susmamı. Neden geldiğimden beri bana kaba davranıyordu?! Oysa herkes çok cana yakındı. Sıcak kanlılarda. Sel onu dürtüpte bir şeyler fısıldarken (ne yazık ki duyamadığım şeyler) bende Liam a baktım.

Liam derin nefesini sesli bir biçimde verdi. Ve çatık kaşlarla Niall a baktı. Diyecek bir şey bulamıyordum. Bir yandan da haklıydı çünkü. Gelipte düzenlerini bozmuştum. Niall ın yalnızca Selena ile kurduğu bütün planları yerle bir etmiştim. Ama ben ne kadar hoş görmeye, alttan almaya çalışıyorsam Niall o kadar üstüme geliyordu.

"Hey hey hey"diye lafa karıştı birden Bayan Gomez (artık Bayan Horan olsa bile ben ona Bayan Gomez demeye devam edeceğim). "Demi yi yalnız bırakamamalısınız"

Tam itiraz edicektim ki bu kez de Liam atıldı. "Ben kalırım"derken kolunu omuzuma attı. Ve beni kendine çekti. Yeniden itiraz etmeye yeltendim. Ama bu sefer konuşan kişi beklemediğim biri oldu.

"Hayır hayır ben kalırım"dedi Niall. "Hem biraz..kaynaşırsınız"diye ekledi Sel. "Kesinlikle"diye mırıldandı Niall. Tek kaşımı kaldırdım. Öyle mi? Benden nefret ettiğini sanıyordum oysa.

Herneyse çocuklar gittikten sonra açıkçası Niall ın yanında kalmaktan çekindiğim için odama çıktım. On beş dakikada valizimin tamamını yerleştirdim. Böylebir yerde yaşamak mükemmel olmalıydı sanırım. Harry ve Niall çok şanslılardı. Üstelik Sel in değimiyle 'Bobby' ve Bayan Gomez de harika insanlardı.

Odamdan çıktığım an -ki amacım televizyon izlemekti, Bayan Gomez yakaladı beni. Kocaman gülümsedi.

"Ah Demi. Aç olabileceğini düşündüm. Mutfakta krep var. Senin için yaptım"dedi sevecen bir şekilde. Gülümsedim. Ah Bayan Gomezsiz geçirdiğim süre boyunca onunla ilgili en çok özlediğim şey bana yaptığı güzelim krepleriydi.

Bu yüzden tek kelime etmeden, heyecanla ve ikişer ikişer indim merdivenleri. Eh tabi ölüm tehlikeside geçirmiş sayılırdım. Mutfağa girdiğimde masada oturan Niall ı görmemle bütün mutluluğumun açıkça sömürülmesi bir olmuştu.

Ona doğru yürüdüğümde Bayan Gomez in benim için yaptığı kreplere gömülmüş olduğunu gördüm. Boğazımı temizleyerek yanında olduğumu göstermeye çalıştım. Ama Niall bana bakmaya yeltenmedi bile. Silkelenip konuşmaya karar verdim.

"Um şey yanılmıyorsam o krepler benimdi"dedim zar zor. Ah konuşmak hiç bu kadar zor gelmemişti. Başını kaldırıp eşsiz gözlerini gözlerime kenetlediğinde ile yutkundum. Tanrım o...ah onu ve mükemmelliğini tarif etmeye kelimeler yetmiyordu.

Kusursuz çene hatları, kusursuz cilt, kusursuz yüz hatları, kusursuz dudaklar, hafifçe çıkmış kusursuz sakallar, kusursuz saçlar ve daha da kusursuz olan, hatta ve hatta uğruna ölünebilecek güzelim mavi gözler.

O bir Yunan Tanrısıydı ve kimse beni aksine inandıramazdı. Onu gören kimse aksini iddia etmezdi ki. O özenilesiydi. Hatta tapılası. Ama içi, dış görünüşünün aksine kapkaraydı. Yinede o karanlıktan uzaklaşmaya çalışıyormuş gibiydi. Sıkışmış gibi. Çaresiz kalmış gibi. Yalvarıyor gibi.

"Y-yani B-Bayan Gomez bana yaptığını s-söylemişti ama...bir dilim yeter"diyerek saçmaladım. Kekeleyerek kendimi ona rezil etmiştim. O ise donuk ifadesini korumaya devam ediyordu. Her ne kadar soğuk kanlı olsa bile çekiciydi. Dayanılmaz derecede. Tıpkı seri katiller gibi. Heyecanımın verdiği kafa ile konuşmaya başladım.

"Y-yani yolda pek bişey yiyemedik. Aslında bilirsin yolda yenilen şeylerin tadı da prk güzel gelmez insana. En sevdiğin yemeği yemiş olsanda. Mesela ben en çok mantar soslu makarna severim. Ama tabi ki yolda mantar soslu makarna yemedik. Her yere bulaşırdı. Bunu göze alamazdım araba Teyzeminde. Teyzem şey Ox-"

Ayağa kalktığında ister istemez irkildim. Ve susmama sebep oldu. Neyse ki. Paniklediğim zamanlar fazla konuşuyordum. Tıpkı Sel de de olduğu gibi. Ve bu oldukça sinir bozucu bir şeydi.

Onun yanındayken...her yanımı bir telaş kaplıyordu. Nedenini bilmiyordum bile. Sadece panikleyip az öncede yaptığım gibi kekeliyordum. Kendimi rezil ediyordum. Becerebildiğim tek şey buydu.

Dolaptan bir tabak çıkardı ve tabağa iki dilim krep koyup önüme itti. Ona ve ardından da tabağa baktım. "Bir tane yeterdi"

"Uzatma ve ye işte!"dedi birden şiddetle. Gözlerimi pörtletip ona baktım. Kaşlarımı çattım. Ah artık canıma tak etmişti. Bunu yapmaya hakkı ypktu. Bana saçmasan hatta bazen yokmuşum gibi davranmaya, beni gereksiz yere azarlamaya... Sonunda kendimi tutamayıp çattım.

"Ne diye bana geldiğimden beri böyle davranıyorsun?!". O anki bakışları, biraz korkutucuydu. Önceden de demiştim ya, seri katil gibi. Öyle ki kurduğum cümleden pişmanlık duymuştum. Konuştuğumdan. Sesimi çıkardığımdan. Hepsinden. Birden, beklemediğim bir şekilde yumuşattı ifadesini.

"Nasıl?"diye sorduğunda kaşlarımı kaldırdım bu kez. Birde hiçbir şey yokmuş gibi davranıyordu. Kısacası bok gibi. Kendimi fazlalıkmışım gibihissetmeme sebep oluyordu. Ah hayır geri basmamalıydım. Kendimi savunmalıydım. "Kötü."dedim basitçe.

Niall deri bir nefes alıp onu sesli bir şekilde verdi. Elindeki çatalı bıraktı ki bence bu pek de iyiye işaret sayılmazdı.

"Ne bekliyorsun?" Evet en azından bunu beklemiyordum. Sesini daha da yükseltti.

"Bütün bir yazı planlamıştım. Herşey kusursuz işliyecekti. Sel ile harika zaman geçirecektik! Tabi sen ortaya çıkmasaydın! Herşeyi berbat ettin Lovato! Şimdi tekrar soruyorum, ne bekliyorsun?!"

Yorum bekliyorum!!!

HOME •» zaylena+diall -tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin