"Çok güzelsin Lovato"dedi büyüleyici sesiyle. Eşsiz gözlerine baktım. Kızardığımdan emindim. Güldüm.
"Hah bu senden duyduğum ilk pozitif şeydi"dedim hafif kıkırtımla. Gülümsedi. Elini yanağıma yerleştirdiğinde teninin temas ettiği her nokta kavruldu...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Demi
"Gitmemize izin vericeksiniz. Yoksa tetiği çekmekten hiç çekinmem baba."
Git gide iyice korkmaya başlamıştım. Niall ın amacının ne olduğunu anlayamıyordum. Neler olduğuyla ilgili en ufacık bir fikrim yoktu. Boğazım ağrımaya, hatta acımaya başlamıştı. Nefes almam gittikçe daha da zorlaşıyordu ve bu beni daha da ürkütüyordu.
"Bobby"dedi Bayan Gomez Bay Horan a bakarak. Bay Horan kaşlarını çatmış, bakışlarını Niall dan ayırmıyordu. Sonunda ise Celine in babasına baktı. Ve adamın tek el hareketi ile kilise kapısının önündeki iki devasa adam yana çekildi. Niall yavaşça geri geri yürümeye başladığında otomatikman beni de sürükledi. Tanrım! Tanrım! Tanrım! Şu anda resmen başıma bir silah dayalıydı ve tetiği çekmekle tehdit eden kişininde Niall olması cabasıydı. Kapıdan çıkarken zar zor adını söylemeyi başardım.
"Niall"
"Şşşhh"dedi ve belki bilerek, belki de bilmeyerek boğazımı biraz daha sıktı. Daha sonra kulağıma doğru fısıldadı.
"Güven bana"
Yutkundum. Haklıydı. Ona güvenmeliydim. Her ne olursa olsun. Şu anda bulunduğumuz durum saçma bir aksiyon filmine benzesede yanımdaki kişi Niall dı. Beni tehlikeye atıcak hiçbir şey yapmazdı.
"Arkamızda bir araba var"diye devam etti. "Bu adamlara güvenemiyorum Lovato seni bıraktığım an, arabaya koşmanı istiyorum. Anladıysan kolumu tut"
Komutu üzerine yavaşça boynumdaki kolunu tuttum. Derin bir soluk aldım. Her ne kadar Niall ın kolu bunu engellese de başardım işte. Ve Niall beni bıraktığı an "şimdi!"diye bağırdı. Aynı anda yolda duran kapısı açık arabaya koştum ve içeri resmen atladım. Niall da hemen yanıma bindiğinde ön koltukta Louis ile Harry nin oturduğunu fark ettim.
"Gazla"dedi Niall sürücü koltuğundaki Harold a. "Neler oluyor?!"diye bağırdım dayanamayıp.
"Dostum aksiyon filminde gibiyiz"dedi Louis. Yanımda oturan Niall a baktım. Daha sonra arka camdan dışarıya. Kilise uzaklaşırken derin bir oh çektim. Sonra yeniden Niall a baktım.
"Başıma silah dayadın"diye tısladım ona. Ona kızmak istememiştim ama çok korkmuştum. Niall elindeki silahı bana uzattı. Ve silahı elime aldığında plastik bir tabancadan ibaret olduğunu anlamıştım. Soluğumu sesli bir şekilde dışarıya verirken Niall halime kıkırdadı ve bende omuzuna bir yumruk attım. Bana göre güçlü ama ona göre bir karınca yumruğu kadar güçsüz bir yumruk.
"Nereye gidiyoruz?"diye sordum ortaya. "Şehir dışındaki eve"diye yanıtladı Niall.
