Gençler herkese merhaba! İşte ikinci sezonun ilk bölümü. Ne kadar da bok gibi yerlerde bitirdik dimi. Pekala kısa keseceğim bu bölümün şarkısı öncelikle Not Today İkincisi bu bölümde ve ilerleyen iki bölümde eğik yazılan yerler bir nevi flashback. Ama arada günümüzdeki Demi nin yorumu da olucak. Yani flashbackler günümüz deminin ağzından anlatılıyor. Kafamız karışmasın diye tarihte koydum ama ben çoktan karıştırdım kafanızı dimi. Cidden çok karmaşık millet. Eğik yazılan yerlerde Demi nin o zamanki ruh halleri var. Yani yazının eğik ve ya düz olduğunu dikkat edin lütfen. Demi nin günümüzdeki düşüncelerine başlarken ve bitirirken »« işaretlerini koyacağım. Bu bölüme başlamadan önce söylemek istediğim bir şey daha var. Niall ın göz rengini çok iyi biliyorum. Şimdi bu mantıksız notumu dikkate alarak okuyun lütfen :) İyi okumalar :)
Demi
»"Hazır mısın Demi?"diye sordu Angelica. Derin bir nefes aldım. Hazır olup olmadığımla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Ama doktorlar hazır olduğumu söylüyorlardı. 5 aydır tıkılı kaldığım rehabilitasyon merkezinden çıkmak için hazır olduğumu. Bundan emin değildim açıkçası. Çimenlere basmayalı, güneşi direkt üzerimde hissetmeyeli, istediğim zaman istediğim şeyi yapmayalı çok olmuştu. Kendimi yeni yeni büyüyebilmiş, henüz çocukluk çağına gelebilmiş ve dışarı adım atmak için hazırlanan bir çocuk gibi hissediyordum.
Fazlasıyla stresliydim. Elim ayağım titriyordu diyebilirim. Burdan çıkınca evimize dönücektim. Yani yeni evime. Sel in ölümünden ve Niall ın hapse girişinden iki hafta sonra Oxford a dönmüştüm ve amma sıyırmıştım. Saçma sapan şeyler söylüyordum. Teyzem kendi kendime var olmayan şeylerle konuştuğumu iddia ediyordu ki artık ona inanıyorum.Etrafımdaki herkes bunu rahatlıkla görebiliyordu. Bende. Bu yüzden teyzemle konuşmuştum ve bir rehabilitasyon merkezinde yatmama karar kılmıştık. Bu fikri Bayan Gomez, Liam, Zayn, Louis ve Harry ile paylaştığımda (Bay Horan ile değil çünkü onunla olabildiğince konuşmuyordum) Londra da bir rehabilitasyonda yatmam için ısrar etmişlerdi.
Teyzem başta karşı çıkmıştı ama daha sonra evini satmaya ve Londra ya yerleşmeye karar verdi. Çünkü onlardan uzak kalmamı istemiyordu. Onların ziyaretleri ile geçireceğim (geçirdiğim diyebiliriz) sürecin daha kolay olacağını biliyordu. Kısacası Londra daydık. Ve ben çıkmak için ölesiye heyecanlıydım. Herkes dışarıda beni bekliyordu. Yani geriye kalan herkes.
Depresyon ve depresyon. Aslında burada geçen günlerim oldukça ilginçti. Geriye dönüp baktığımda beni bir tımarhaneye atmamış olmalarına şaşırıyordum doğrusu.
23 Temmuz
»O gün hayatımın en tuhaf günüydü sanırım. Radyoda çalan şarkıyı hatırlıyordum. Ve dans ediyordum. Daha doğrusu beklentilerimin aksine gayet de rahat olan yatağımda başımı sağa sola sallıyor ve bir yandan şarkıyı hafifçe mırıldanarak bir yandan da ellerimi kaldırmış bir şeyler yapıyordum. Hareketler. Karmaşık. «
"There she goes, front of me."
"Demi"diye böldü şarkımı içeri giren Angelica. Ve bu kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Yinede radyonun sesini kıstım. Ve merakla Angelica ya baktım.
»Angelica geldiğimden beri benimle ilgilenen hemşireydi ve mükemmel bir insandı. Her ne kadar şu an buradan kurtuluyor olsamda onunla bağlantılarımı koparmak istemiyordum. Herneyse devam edeyim.«
"Bir ziyaretçin var"dedi Angelica. Bu kez tek kaşımı kaldırdım. Günün bu saatinde kimsenin gelmemesi gerekiyordu. Sanırım. Fazla emin değildim. Angelica gelen kişiye geçmesi için yolu açtığında o mükemmel ses adımı söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOME •» zaylena+diall -tamamlandı
Fanfiction"Çok güzelsin Lovato"dedi büyüleyici sesiyle. Eşsiz gözlerine baktım. Kızardığımdan emindim. Güldüm. "Hah bu senden duyduğum ilk pozitif şeydi"dedim hafif kıkırtımla. Gülümsedi. Elini yanağıma yerleştirdiğinde teninin temas ettiği her nokta kavruldu...