~6~

373 31 1
                                    

   Rahat ve hüzünlü bir yolculuktan sonra babamı aradım.
"Alo baba, ben indim de şimdi ne yapacağım?"
"Sana bi telefon numarası vereceğim kızım not al." dediğinde beceriksizce elimi sırt çantama attım. Bir tane renkli kalem ve resim defterimi çıkardıktan sonra babamın dediği numarayı yazdım. Kalemi çantama atıp, çantamı taktım.
"Teşekkür ederim baba, seni seviyorum."
"Bende seni, kendine iyi bak." dedikten sonra telefonu kapattım gözlerim dolmuştu ama bu sefer ağlamayacaktım. Koca valizi zar zor sürükleyerek kendime oturacak bi yer buldum. Valizi yanıma koyup babamın bana verdiği numarayı telefonumda tuşladım. Kısa bir süre sonra telefon açıldı.
"Alo, adı Nermin olan babaannemle mi görüşüyorum?."
"Ah küçük torunum! Sen miydin hayatım, evet hayatım benim o. Şuan tam olarak nerdesin aliyim seni."
"Bilmiyorum, yanımda Kahve Diyarı var tam üstümde de sanırım hava tahminlerini gösteren bir televizyonumsu birşey var."
"Tam hayatım hemen seni almaya geliyorum."
"Dur, dur! Sen benim olduğumu nasıl anlayacaksın?!"
"Ah uzakta tam önümde duran kızımı tanımayacağım bebeğim."
Telefonu kapatıp 4 metre uzaklığımda ki yaşlı kadına baktım. Elleri ojeli, yüzünde hafif makyaj, üstünde kendine yakışmış mor bir pantolonuyla beyaz kazağı vardı. Kısaca tarzdı. Bana el sallayarak yanıma geldi. Bende beceriksizce ona gülümseyip, bana sımsıkı sarıldı. Sanki beni nerdeyse yıllar boyunca görmeyen anne gibi sarılıyordu. Bana sarılmayı bırakıp yanağıma genç bir kadın öpücüğü kondurdu.
"Hadi bakalım güzel gözlüm, eve gidelim dinlenmeye ihtiyacın vardır." deyip valizimi taşımaya çalıştı. Belli ki taşıyamamıştı güçsüz kadın. Elinden valizimi alıp yüzüne gülümsedim. O da bana gülümsedi.
"Ah benim gibi kocamış kadının taşımaya çalışıp beceremeyip rezil olması da var." dediğinde ikimizde gülmeye başladık. Yürümeye başladığımız da bana kocasından bahsetti o vefat ettiğinden beri sadece tek başına yaşadığını öğrendim. Ağlayacak gibi olmuştu, burnu kızarmıştı. Beyaz bir Range Rover bir arabanın önünde durduk. Bagajı açıp bana dönüp "Valizin bayağı büyük birlikte kaldırım." dediğinde birşey demeden onayladım. Bagaja koyduğumuzda beli ağırmış olmalıydı ihtiyarın. Bagajı kapattıktan sonra yerlerimize oturup aklımdan bu kadın zengin olmalı düşüncesinin geçmesine izin verdim. Sessiz bir araba yolculuğunun ardından pembe renkli bir evin önünde durduk. "Burası benim en sevdiğim evim, minik ama konforlu. Diğer koca evden daha kullanışlı." deyip arabadan bagaja doğru yürümeye başladı. Gerçekten zengin bu... Ona öyle bakakalmışken camıma vurmasıyla ayıldım. Yüzüme gülümsüyordu birşeyler dedikten sonra bagaja doğru gitti. Ben dediğini anlamamıştım beni çağırdığı düşüncesiyle arabadan çıktım. Bagaja geldiğimde koca bavulum için ona indirmede yardım ettim. Zorla sürükleye sürükleye merdivenlerden çıkarıp babaannemin dediği oda tarifine uydum. Benim için ayrılan kapının önü mavi renkteydi. Kapıyı açtığımda sade ve mavi tonunun en güzel haliyle döşenmişti oda. Çift kişilik bir yatak kendimi prenses gibi hissetmeme neden olmuştu bile. Valizimi kenarları turuncu çiçekli maviş bir kıyafet dolabın önüne koydum. Boyutu çok da büyük değildi. Ama benim kıyafetlerim dolabın çeyreğini doldururdu. Babaannem bana seslendiğinde odanın güzelliğinde dalıp gitmişken sesiyle ayıldım. Hemen odadan çıktığımda onun sesine doğru gitmeye başladım kısa beyaz renkli duvarda pembeye yakın minik renkli lale çiçek döşemeleri vardı. Koridorda siyah beyaz fotoğraflar asılıydı. Belli ki bir geçmişi olmalıydı. Şirin minik ama kullanışlı mutfağa geldiğimde babaannemin elinde iki tane sıcak kahve bardağı. Bardağın desenleri de çok hoştu. Birinde pembe geyikler varken diğer bardakta mavi geyikler vardı. Masanın üzerinde şekilli kurabiyeler vardı. Bu şekilde şımarmama neden olabilirdi. Kalpli sandalyeye oturdum bir tane kurabiye alıp iştahla yemeye başladım.
"Hangi bardak?" dediğinde mavi geyikli olan bardağı parmağımla gösterip onu istediğimi söyledim. Mavi geyikli bardağı önüme koyup karşımda ki sandalyeye oturdu.
"İstersen bundan sonra bana Nermin Anne diyebilirsin."
Nermin anne şu ekşınlı cümleye bak. İki defa yüzüne güldük diye bu kadar ileri gitmemeli. Ama olumsuz cevap verirsem aramızın bozulacağını da biliyordum, babam buna sinirlenirdi hem. Ve soruyu cevaplamadım.
"İstemiyorsan deme."
"Nermin anne biraz fazla uzun  Nermiş desem?"
Tamam dercesine kafasını salladı o da benim gibi şekilli kurabiyelerden alıp iştahla yemeye başladı.
"Yarın okula istersen gitme. Sonuçta burada ki ilk günün." şaşırmıştım, beni anlıyor gibiydi.
"Yok ilk günüm bile olsa gitmek isterim."
"Tamam o zaman senin için okul kıyafetlerinde hazır."
"Teşekkür ederim."
"Bir şey değil canım."

ŞIMARIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin