~31~

171 9 1
                                    


Sessizlik... Bir annenin odaya verdiği sessizlik... Ölümünün verdiği sessizlik... Ölüme dakikalar kala... Saniyeler kala... Dökülmüş saçlar, zayıflamış bir beden, mor renge dönüşmüş bir yüz... Ölüm bu kadar yakındayken umut içinde olan bir kadın ve bir adam...

Sercan Bey karısının elini tutuyordu. Ona destek oluyordu. Çünkü karısı 2 saat sonra aldığı zor bir kararla ameliyata girecekti.
"Herşey daha iyi olacak. Yeniden kızımız sen ve ben normal hayatımıza döneceğiz." dedi Sercan Bey. Zübeyde Hanım küçük tebessüm etti.
"Canım kızım... Umarım onun güzel yerlere geldiğini görürüm. Eğer ölürsem..." dedi Zübeyde Hanım. Sercan Bey öksürerek sözünü kesti.
"Öyle bir şey olmayacak. Olamaz. Onun nerelere gidip geldiğini göreceğiz hanım.."
Zübeyde Hanım'ın gözleri doldu.
"Keşke..." dedi "Keşke bizim gerçek bir tohumumuz olsaydı Elis... Bizim çiçeğimiz tohumu olsaydı..." Gözlerindeki yaşlar yanaklarından süzülmeye başladı.
"Bir çiçeğin poleni eksikse tohum yapamaz... Başka bir yerden tohum alır... Diğer çiçeğe minnettar olur..." dedi Sercan Bey. Karısının elini öptü. "Bizde böyleyiz... Ama bir aileyiz..."
"Benden nefret edecek..." Zübeyde Hanım diğer elini zar zor kaldırarak göz yaşlarını sildi.
"Benim bir tane eski kutum olacak... Dolabımızın en üst köşesinde... Eğer bana birşey olursa... Onu Elis'e ver..." dedi Zübeyde Hanım. Artık umudu kesilmeye başlamıştı. Kalbinin ritmi yavaşlamış ve bozulmuştu.
Sercan Bey kendini ağlamamak için sıkıyordu. "Daha Almanya'ya gideceğiz hanım. Orada çalışacağım ben. Sende benim karım olarak yaşayacaksın orada. Kızımızın en çok gitmek istediği yer... Orada iş bulmuşken umudu kesme..."

Kapı aniden açılınca ikiside o yöne baktı. Gelen Nermin Hanım'dı... Yatağın yanındaki koltuğa oturdu.
"Nermin anneciğim..." dedi Zübeyde Hanım. "Geçmişte olan herşey için özür dilerim... Keşke sizin yönden gitseymişim. Belki şuan Sercan'ın durumu böyle değildi. Bende olsam çocuğumun böyle olmasını istemem..."
Nermin Hanım geçmişi hatırlamak bile istemedi. "Sen geçmişi unut gelinim. Sende benim kızımsın. Sen sadece kızını düşün..." Nermin Hanım umudu kesmişti.
"Eğer bana birşey olursa Elis'e herşeyi 3 sene sonra deyiverin. Ama alıştıra alıştıra..." Zübeyde Hanım öksürdü. Zorlukla konuşuyordu.

Oda sessizliğe büründü. Ölüm yaklaşmıştı. Mor renkli yüz beyaza büründü.
Son öksürüş çıktı kuvvetlice Zübeyde Hanım'dan...
Elindeki peçeteyi ağzından çekerken buğulanmış gözleriyle peçeteye baktı. Beyaz peçeteyi artık kırmızı görüyordu.
Zorlukla son kez seslendi kocasına...
"Sercan..." bir nefeste ismini söyledi.
Odanın sessizliği tek bir sese bürünmüşken Sercan Bey ve Nermin Hanım hemen ayaklanıp kapıya doğru koşar adımlarla ilerlediler. İkisinden tek bir isim çıkıyordu.
"Doktor..!"


***
***
***
***
***
***

ŞIMARIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin