Ilgar'dan...
"Yalnız kalmak istiyorum!"
Annem anlamıyordu beni. Ne zaman anlamıştı ki zaten? Kendimce bir ölümü atlatmıştım ve onun haberi yoktu.
"Ilgar tek başına kalamazsın. Bu senin için sakıncalı."
Evet... Benim düşünceli annem... Hep beni düşünür ya... Teşekkür ederim... Kendimi harika hissediyorum...
"Git... Anne...!"
On beş adım aramızda ki uzaklıktan yüzüne karşı bağırdım.
Annem bozuntusu bir şey demedi, bağırmamla çatılmış kaşları üzgün bir ifadenin haline geldi."Tamam... Tamam oğlum..."
Annem bu sözünden sonra arabasına bindi.
Onun gidişini izlerken Elis'i düşündüm.
Yaşıyor muydu?
"Hayır..."
İç sesim sanki arkamdan biri seslenir gibi konuştu.
"Saçmalama ya... Tabiki de yaşamıyordur..." dedim kendi kendime.
Yüzüme de küçük bir gülümseme koydum.
"Neye bağladım ben ya... Bozuk piskolojimi iyice bozdum..."
Kahkahımı attıktan sonra arabaya yöneldim. Koltuğa yerleşince arabayı çalıştırdım. Şimdi ise tek istediğim eski arkadaşlarımı görmekti... Ulaş ve Aylin...
"Hepinize selamlar...!"
Elimi selam verirmişcesine kaldırdım. Duvara yaslanıp değişik bir şekilde sırıttım. Benden yaşça büyük adamların bakışı üstüme dikildi.
"Selam verdik? Unuttunuz mu yoksa..?!"
Diye sesli bir şekilde karanlık ama sigara dumanlarının renk kattığı odada konuştum.
"Ilgar! Hoşgeldin koçum!"
Gelen sese kafamı çevirdim. Bana doğru gelenin Kerim Abi'yi görünce sırıtışım yüzüme yayıldı.
"Hoşbulduk..."
Dedikten sonra hızlı adımlarla bana doğru gelmekte olan Kerim Abi'ye sert bir şekilde sarıldım. Bu kötü ortamın başı olsa da iyi bir insandı. Dış görünüşü yırtıcı olsa da anlayışlı biriydi.
Herkes adımı tekrarlarken Kerim Abi'den ayrıldım.
"Gelir miydin be?!"
Sönmemiş sırıtışımla Kerim Abi'ye cevap verdim.
"Ait olduğum yere geri döndüm abi."
"Heyt koçum be..."
"Ulaş ile Aylin nerede?"
"Aylin yine bir şeyler çalma peşindedir. Onu bilirsin. Ulaş'ta üsttedir. Birisini dövmüyorsa tabi.."
Birlikte gülüştükten sonra yukarı çıkan merdivenlere yöneldim.
Belki de şuan Elis'in yanında olmalıydım...
Ama yaşamıyordur...
Büyük ihtimalle...
Kendimi sıkmaya gerek yok...
Unut onu...
Olmuyor...
Bu çok zor..."Ilgar!"
Gözlerimi merdivenin son basamağından ayırıp adımı seslenen Ulaş'a baktım.
"Lan piç kardeş! Ne işin var burada?!
Yüzünde ki gülümsemesi iyice yayılırken bende onun gibi yaptım.
"Evim kardeş evim!"
"Gel lan..!"
Bir dudağımın kenarını kaldırarak gülümseyip yanına yayılarak oturdum.
"Eee... Ne işin vardır senin burada?"
Derin bir iç çektim.
"Kötü şeyler oldu..."
Ulaş kaşlarını kaldırarak bana baktı.
"Sigara...?"
"İyi olur..."
Bana uzattığı sigara kutusundan bir adet sigara aldım. Masanın üzerinde duran çakmağı alıp dudaklarımın arasında ki sigarayı yaktım. Derin bir nefes çektikten sonra sigarayı dudaklarımdan çekip dumanı dışarı üfledim.
"Aşık oldum ya..."
Ulaş baygın bakışlarını devirip koltuğa yayıldı.
"Bitmişsin sen ya..."
Yüzüne bilmişlik bir ifade yerleştirdi.
"Ama öldü..."
Ulaş pencereden gözlerini ayırıp bana baktı.
"Sevmek kötü birşey."
"Aynen... Hemde çok fena..."
Yarım kalmış sigaramı küllüğe bastırarak söndürdüm.
"Yazık oldu..."
Bakışlarımı küllükten ayırıp Ulaş'a baktım.
"Sigaraya diyorum."
Gözlerimi devirip koltuktan kalktım. Çıkışa doğru yöneldim. Ulaş bir şey dememişti. Yalnız kalmak istediğimi biliyordu.
Arabaya binip çalıştırmadan uzunca düşündüm.
Hastaneye gitmem gerek miydi?
Hayır...
Selin'i ara..."Neredesin sen ya?!"
"Gereksiz soru... Napıyorsun?"
"Hastane de, nerede olabilirim? En iyi arkadaşımın yaşam savaşını izliyorum. O kadar eğlenceli ki (!)!"
Yaşam savaşı?
Hâlâ yaşıyor muydu?
"Yaşıyor mu?"
"En son kalp masajı yaptıklarını görebildim. Şu an bilmiyorum.!"
"Ölmüşte olabilir?"
"Ne biçim konuşuyorsun? Nasıl sakin olabiliyorsun?!"
"Önemsemediğim biri..."
"Tabi Ilgar! Onu ne kadar sevdiğini bir ben birde sen bili..."
Sözünü bitirmeden hıçkırdı. Telefon kısa bir hışırtıdan sonra rahatsız edici bir ses cevap verdi telefona.
"Ölmüştür. Kimin sayesinde? Ilgar Han sayesinde. Teşekkürler..."
Bu sesin Mete'ye ait olduğunu anlamıştım. Bu sözlerini cevaplayamadan telefonu kapattı.
Ellerimi yumruk yapıp sert bir şekilde direksiyona vurdum.
"Böyle hayatı sikiyim! Şimdi de katil mi oldum! Kız katili..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞIMARIK
JugendliteraturElis adlı 16 yaşında ve okula bazı sebeplerden dolayı erken başlamış lise 3'e giden bir kız. Saf, cesaretli ve duygusal... Tek gözleri anlatıyordu acısını içinde ki baskısını... Ta ki Samsun'da ki Ilgar önüne çıkana dek... O zamandan s...