Sınıfa girdiğimde koşarak sırama geçtim. Ellerimi saçlarımın arasına götürdüm. Saçlarımın dibleri bile yanıyordu. Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Sıra arkadaşım Ata, yanımda telefonuyla uğraşıyordu. Telefondan kafasını kaldırıp ifadesiz bir şekilde bana baktı.
"Sana demiştim ondan hoşlanıyorsun diye."
Kafamı kaldırıp ona baktım.
"Öyle bir şey yok. Asla olmaz!"
Olmaz kelimesini çok sert ve bağırarak söylemiştim. Ata bana anlamsız bir şekilde baktı. Yerinden kalkıp telefonunu cebine atıp dışarıya çıktı. Selin Ata çıktıktan sonra yanıma geldi.
"İyi misin? Ilgar yoksa bir şey mi yaptı?" ona baktım. Yine kafamı sıraya eydim.
"Lanet olsun. Onu nereden tanıdım. Bana bulaşması çok rahatsız edici. Bana üstelik 'ezik' dedi."
Sinirime dayanamayıp ağlamaya başladım.
"Ona sorarım..."
"Hayır, sakın bir laf bile etme. Ne olur?"
"Peki sen bilirsin. Ama iyiliğin içindi."
"İstemiyorum!"
"Tamam"
Göz yaşlarım bu sefer daha da şiddetlenmişti. Ben ne olmuştum ki böyle. Biri için ağlıyor gibiydim. Ankara'da ki okulumda olsam böyle olmazdı.
Önlerden Ilgar kolunu omzuna attığı kız gelmişti. Bana sebepsizce bakıyor, havalı havalı geliyordu. Kafamı o ara kaldırmıştım. Onu izliyordum. Diğer herkes gibi...
Kız yanıma gelip başıma dikildi. Gözlerini devirerek konuşmaya başladı.
"Ben Aleyna. Böyle ilk günden ağlama numaraları yapıp benim canımı sıkma! Sonu kötü olur..." deyip saçlarını savurarak, dışarıya çıktı. Bir süre sonra Selin yerinden kalkıp yerine geçti. Kollarımı sıraya koyup, kafamı kollarımın arasına soktum. 25 dakikalık teneffüsün bitmesini bekledim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞIMARIK
Teen FictionElis adlı 16 yaşında ve okula bazı sebeplerden dolayı erken başlamış lise 3'e giden bir kız. Saf, cesaretli ve duygusal... Tek gözleri anlatıyordu acısını içinde ki baskısını... Ta ki Samsun'da ki Ilgar önüne çıkana dek... O zamandan s...