Yeni bir güne zorlukla açtım gözlerimi. Üstümde olan ağırlığı farketmem uzun sürmemişti. Ilgar hâlâ uyuyordu. Sıkıca sarmış olduğu eli kendimden çektim. Hayatımda hiç bu kadar rahat uyumamıştım... Yataktan kalkıp telefonumu elime aldım. Saat 8:02'ydi. Kalbim hızlı bir şekilde atmaya başlamışken bugünün cumartesi olduğunu öğrendiğimde ritmi normale dönmüştü. Telefonu yerine koyup kapıyı açmaya çalıştım. Sonradan aklıma geldi ki dün gece Ilgar kapıyı kilitlemişti. Nereye koymuştu şu lanet anahtarı! O uyanana kadar buradaydım. Banyoya girip elimi yüzümğ yıkadım. Aynadan kendime bakıp aklıma sinsice bir plan geldi. Kendi kendime aynadan gülümsedim. Lavabonun üstünde duran süslük minik bardağı elime aldım. Normal bardakla yarı yarıya küçüktü. Soğuk suyu içine doldurdum. İkinci minik bardağı da aynı şekilde doldurdum. İki bardağı da elime alıp derin bir şekilde uyuyan Ilgar'ın yanına gittim. Gülmemek için kendimi sıktım. Kendimi hazır hissedince Bam! Suyu suratından aşağı dökmüştüm. Su vücudundam aşağı akarken büyük küfürle gözlerini açtı. Bense kahkaha atmaya başlamıştım. Gülüyordum tek yaptığım şey gülmekti şuan...
Ilgar yataktan doğrulup yüzünü sildi.
"Aklımdan bir kova buzlu su diye geçmişti ama olanlarla idare ettim." Dediğimde yine gülmeye başlamıştım.
"Cezasını çekeceksin." Diye karşılık verince yataktan kalltı. Cebinden anahtarı çıkartıp kapıyı açtı.
"Ben soğuğa alışığımdır."
Sonra dışarı çıktı.
"Gördüük!" Diye arkasından bağırdım.
Kapıyı kapatıp üstüme açık mavi sweatshirt giydim. Altımada açık gri bir pamuklu eşofman altı giydim. Ayaklarıma da kedili patiklerimi giydim. Saçımı tarayıp topuz yaptım. Telefonumu alıp aşağı indim. Merdivenlerden inerken Ilgar ve annesinin seslerini duydum.
"Elis'e öyle davrandığını bir daha görmeyeceğim. Birlikte yatmakta nedir? O daha 16 yaşında! Senin reşit olmana aylar var onun ise... 2 yıl!"
"O kendi isteği anne. Ne zorluyorsun?"
Merdivenlerde durup duvara yaslandım. Dinlemeye başladım.
"Ilgar ben ne diyorum sen ne diyorsun! 16 yaşında 16! Öğrendiklerini tam oturtma yaşı! daha çocuk o!"
"Anne! Ben 16 yaşında neler yaşadım biliyor musun?! Gördüm..! Herşeyi gördüm! Artık bana karışmayı kes!" Ilgar bağırdığında hemen ayaklandım sessizce koşarak odama girerken Ilgar arkamdan bağırdı.
"Seni gördüm Elis!"
İçeri hemen girip kapıyı sertçe kapattım. Görmüştü... Umrumda değil... Ama Zümra Teyze'nin dedikleri... Ben henüz bir çocuğum... bu yaptıklarım... utanç verici...
Yatağa oturup kendi kendime konuştum.
"Onunla bir yakınlık kurma... Onunla bir yakınlık kurma..."
Tekrarlayıp durdum... Telefonumun sesiyle tekrarlamamı durdurdum. Telefonda yazan kişi ismini gördüm. Mete... Ona yakın davranacağım... Bunu yapmak zorundayım... Kendimce öyleydi...
Telefonu açtım...
"Alo. Elis, sana bomba gibi haberim var."
Heyecanlanmıştım...
"Dinliyorum."
"Otobüsteyim! SAMSUN'A GELİYORUM!"
"Neeee! Ciddi misin?"
Yüzüm gülmüştü...
"Evet yarın sabah orada olurum. Nermin babaannenin evinde ol."
Çok mutlu olmuştum... Zıplanıp duruyordum.
"Yarın sabah kaçta?"
"10 gibi birkaç işlerim var orada o yüzden..."
"E... ama okul?"
"Okulu umursadığım mı var? 3 gün felan kalıcam."
"Tamam o zaman... Bay."
Dedim ve telefonumu kapattım. Mutlu olmuştum hemde çok... Zıplıyordum ve şarkı söylüyordum...
Aniden kapı açıldı ve o yöne baktım. Selin'i gördüm... Gidip boynuna sıkıca sarıldım.
"Ne oluyor?"
"Gel... Gel..." elinden tutup yatağa oturttum. Bende oturdum.
"Mete varya... Dikkatini çeken çocuk..."
"Eee... Ne olmuş ona..."
"Buraya geliyormuş!!"
"Nee! Ohaa! Yaşa bee!" Deyince bana sarıldı. Bende ona sarıldım..
"Onu görmek için sabırsızlanıyorum ne zaman burada olur?!"
"Yarın 10'da."
"Ooof. Nasıl bekleyeceğim..."
İkimiz kahkahalar atıyorduk...
Kapıyı birisi tıktıkladı ve kapıyı açtı. Bizde sustuk.
"Selin Hanım, Elis Hanım. Kahvaltı hazır anneniz sizleri bekliyor..."
"Tamam."
Hizmetçi odadan çıktığında Selin elimi tuttu.
"Hadi gidelim. Bekletmek istemeyizz..." dediğinde yine gülmeye başladı. Elimden çekiştire çekiştire mutfağa gittik. Ilgar yoktu. Zümra Teyze ve Kocası vardı. Bizde karşılıklı Selin ile oturduk.
"Anne, Ilgar nerede?"
"Yemeğini başka yerde yiyecekmiş... Böyle rahatsızlıktan dolayı özür dilerim Elis'çim..."
"Sorun değil. Bende özür dilerim..."
Aahh... Neden özür diliyorsun...
"Nedenki canım?"
"Şey... Yani karşılıklı olsun dedim felan..." konuştukça batıyordum...Sessizce kahvaltımızı yaptık...
Kahvaltıdan sonra Selin'in odasına gittik. Çalışma masasına oturduk.
"Dün müdür sınıfa geldi kızdı azarladı felan. Sonra da bize ödevleri verdi. Annemin dediği gibi yaptım. Sen, ben ve Ilgar."
"Ilgar mı?"
"Onu ben istemedim. Çoğu kişi istedi ama müdüre söylenmiş önceden. Annem demiş..."
"Ooofff... Peki o zaman. Konu ne?"
"Hayatımızda doğru bilinen yanlışlar ve yanlış bilinen doğrular."
"Kolay. Yaparız be."
"Tamam o zaman ben kitaplardan araştırayım. Sen bilgisayardan. Tamam?"
"Tamamm..."
Ben Selin'in bilgisayarını açıp bu konu hakkında araştırma yapmaya başladım. Selin'de bulduğu yararlı bütün kitapları masaya koyup kurcalamaya başladık. Gördüğümüz her bilgiyi taslak bir şekilde yazıyorduk.
Kapının açılmasıyla dikkatimiz dağıldı ve o yöne baktık. Gelen Ilgar'dı. Umursamamaya özen göstererek önüme dönüp işime devam ettim.
"Size kütüphaneden işe yarayacak bilgiler getirdim. Neredeyse yüz madde var."
"Hiç gerek yoktu Ilgar Bey! Sen bu işlere bulaşır mıydın?" Selin konuşmadan ben konuşmuştum.
"Görevim olunca evet, Elis Cadısı."
"Yaa şaşırdım doğrusu. Getirde bakalım."
Beni cevaplamadan 5 tane kağıt koydu önüme. Önlü arkalı taslak bir şekilde doluydu.
"Bir şey soracağım. Bunları elle mi yazacağız?"
"Müdür dedi ki elle yazarsanız sergiye çıkması garantide. 3 günümüz var."
"Ohaa!" Dedim yüksek bir sesle.
Ilgar yanıma sandalye çekmiş yayılarak oturmuştu.
"Müdürde fazla zorlamaya başladı." Dedi Ilgar.
"O zaman... Ben yazayım... Siz araştırın... Tamam mı?"
"Olur iyi fikir." Diye onayladı beni Selin.
Ilgar itiraz etmeden beni onayladı. Ben yazılmış kağıtları aldım. Ilgar'ın odasına gidip düzgünce yazmaya başladım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞIMARIK
Teen FictionElis adlı 16 yaşında ve okula bazı sebeplerden dolayı erken başlamış lise 3'e giden bir kız. Saf, cesaretli ve duygusal... Tek gözleri anlatıyordu acısını içinde ki baskısını... Ta ki Samsun'da ki Ilgar önüne çıkana dek... O zamandan s...