Önceden söyleyeyim biraz saçma oldu.
•
•
•
•
Yeni bir başlangıç...
•
•
•
•Şuan Elis veya ılgar anlatmıyor...
Ilgar kafasına silahı dayamış kendini cesaretlendirmeye çalışıyordu...
Elis'te doktorlar sayesinde yaşam mücadelesi veriyordu...
İkisinin de gideceği istediği tek bir yer vardı. CENNET..."Cesaretlensene lan! Vursana kendini!"
Diye haykırıyordu Ilgar...
Kalbi "vur işte kendini buluşacaksınız bir yerde onu çok sevdiğini unutma." Derken beyni ise "neden vuracaksın kendini? Bu gencecik yaşında bir kız için mi öleceksin? Nesin sen köle felan mı?" Diye isyan çıkarıyordu...
Ilgar ne yapacağını bilmiyordu... Kalbi ve Beyni arasında kalmıştı...
Cesaretlenip tetiği daha sıkmaya başlasa da beyin bunu engelliyordu."Ne yapacağım? Şimdi bir kadını daha mı kaybedicem?" Dedi ve gözlerinde ki yaş akmaya başladı.
Annesini düşündü... Onu başka biriyle ilk gördüğü zamanı hatırladı. Tetiğe daha da basmaya başladı. Annesini o gün kaybetmişti. O gün...
"Bu hayat neden beni seçtin Neden?!!"
Diye bir kez daha haykırdı.Ellerinle gözlerinde ki yaşları silmeye çalıştı... ama her sildiğinde gözleri yeniden yaşları akıyordu...
***
"Kalp masajı yapacağız! Aleti verin!!" Diye haykırdı doktor. Artık kalp sayacı tek bir sese bürünmüştü. Yanındakiler hiç geçmeden istediği şeyi doktora verdiler... Doktor aleti göğsüne koydu. Bir kez daha ve bir kez daha...
***
Elis'ten...
"Beni bırakma Ne olur! Elimi bırakma Ilgaar!!"
Ilgar elimi sıkıyordu. Bende onun gibi yapıyordum. Ama bir şey beni çekiyordu. Karanlığın içine doğru...
"Seni asla bırakmayacağım! Gideceğimiz yer ikimizin yeri olacak..." diye bana bağırdı.
"Elimi bırakma. Çok korkuyorum.!"
Şimdi ise daha da güçsüzleşmiştim. Elim bırakacak haldeydi. Ama ben daha da sıkı tutmaya çalışıyordum. Ilgar da elimi çok sıkı tutuyordu. Canım acıyordu... Karanlık ise beni içine daha çok çekiyordu.
"Seni seviyorum Ela Gözlü...!"
Yüzümde küçük bir tebessüm oluştu. Canımın acısına karşın...
"Bende..." dedim küçük ve rahat bir sesle...
Bu sefer daha gücüm kalmamıştı. Elimi Ilgar'ın elinden çekip beni yanına almaya zorlayan karanlığın içine girdim.
Huzurlu bir şekilde...
Karanlığın içine girdiğimde beyaz bir ışık oldu...
Ardından minik ama kuvvetli kalp atışları...
Sanki kulağımda kalp atar gibi...***
Yine ara yer...
Ilgar silah ile kafasına vuruyordu. Belki böyle ölebilirim diye düşünüyordu.
"Sussana beyin sussana!" Diye bağırdı kendi kendine...
Kalbi "Vur kendini hadi!" Diye bağırıyordu.
Beyini "Vurma belki ölmemiştir " diye kalbin sesini bastırıyordu.Ilgar silaha baktı.
"Sen ne diyorsun?"
Silahtan bir ses gelmedi. Ama kalbiyle beyni hâlâ atışıyordu."Yapabilir miyim sizce?" Diye sordu kendi kendine.
Beyniyle kalbi aynı anda konuşmaya başladı.
"Yaparsın!"
"Yapamazsın! Sen bu değilsin!"
"Hayır yaparsın! Öldü o!"
"Ben beyinim ölmemiştir diyorum.! Kalbe güvenme!"
Ilgar denize doğru baktı. Uzunca bu sesleri dinledi.
"Yapsana!!"
"Yapma.!!!"
İkisi de öylece atışıyordu.
Sinirlenmişti...
Ayağa kalktı...
Silahı kafasına dayamayı bıraktı...
"Yeter!" Diye bağırdı boş arazide...
Silaha baktı...
Bir kez daha dokundu...
"Bunu yapamam!" Diye bir kez daha bağırdı ve silahı denize attı."Ne oluyorum ben! Delileniyor muyum!?"
Diye bağırdı.
"Evet" dedi beyin.
Ilgar içinde ki sesi umursamadı ve kendine gelmeye çalıştı.
Arabasına gidip su şişesini çıkarıp yüzüne döktü. Gözlerini ovalayıp kendini silkeledi. Şimdi daha iyiydi...
Taşların kenarına gidip denize karşı oturdu.
Kokusunu çekti.
Elis'i düşündü.
"Nereden çıktın önüme? Neredeyse kendimi öldürüyordum." Diye konuştu kendine. Kendince kahkaha atmayı da eksik etmedi.
Taşlara uzanıp yıldızlara baktı.
Düşündü...
Ela gözlerini...
"Bir kız seviyorum şuna bak..."
Deyiverdi yine kendi kendine.
Gülümsedi...
İç çekti...
Düşündü...
Gülüşünü...Aniden arkasında bir ışık belirdi. Gülümsemesi soldu. Ayağa kalktı ve arabaya baktı.
Gelen annesiydi.
Ama o anlayamamıştı.
Gözüne vuran ışıktan.
Zümra Hanım hemen çıktı arabadan kapıyı açıp bırakıp bir süre oracıktan baktı.
Ağlamış oğluna.
Hatırladı.
Onu gördüğü zamanı.
Pişman oldu.
Üzüldü.
Gözleri doldu."Ilgar...?"
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞIMARIK
Fiksi RemajaElis adlı 16 yaşında ve okula bazı sebeplerden dolayı erken başlamış lise 3'e giden bir kız. Saf, cesaretli ve duygusal... Tek gözleri anlatıyordu acısını içinde ki baskısını... Ta ki Samsun'da ki Ilgar önüne çıkana dek... O zamandan s...