Hafifçe esneyerek uyandım. Kollarım da bir boşluk hissettim. Gözlerimi yavaşça açtım. Neden yatağımdayım? En son Umut'a sarılıyordum. Üzerimdeki örtüyü kaldırıp yatakta oturur pozisyona geçtim. Sol tarafa baktığımda Umut yastığa sarılmış bir şekilde uyuyordu. Ağzı açıktı. Görüntüsü oldukça komikti. Telefonum olsaydı bir fotoğrafını çekerdim. Yavaşça kalkıp lavoboya gittim. Yüzümü yıkadıktan sonra geri yatağıma döndüm. Uyanma vaktine yarım saat vardı ve herkes uyuyordu. Sol tarafımı dönüp Umut'u izlemeye başladım. Görüntüyü görünce bir kez daha gülümsedim. O iyi bir arkadaştı. Sanırım buraya geleli biraz değişmiştim. Tam emin değilim, emin olmak istemiyorum. Sadece buradan çıkmak istiyorum. Yarım saat sonra siren sesi duyulmaya başladı. Uyanma vakti gelmişti diğerleri için. Herkes uyanıp lavobolara gitti. Gökçe yanıma geldi
"Günaydın." dedi esneyerek
"Günaydın, haydi kahvaltıya gidelim. Çok açım."
Kafası ile beni onayladıktan sonra beraber yemek haneye gittik. Bir masa bulup oturduktan sonra yemeklerimizi yemeye başladık.
"Dün gece nereye gittiniz Umut'la?"
Görmüş müydü?
"Şey çatıya çıkardı beni."
"O kadar merdiveni çıktınız mı?"
"Yorulduk biraz ama çıktık işte. Bir ara beraber çıkalım oraya. Çok güzel."
"Biliyorum, bir kaç defa çıkmıştım. Ama yakalanırsan bam! Hücre!"
Dediği şeye güldükten sonra bir tane domates attım ağzıma.
Yemeklerimizi yedikten sonra Gökçe ile birlikte yemek haneden çıktık. Umut önümüze çıktı
"Toplanmamız gerek, Rüya dünkü olayı anlatacağız."
"Tamam." diyip peşinden toplandığımız yere gittik. Herkes geldikten sonra Umut ile ben ayağa kalktık. Umut konuşmaya başladık.
"Herkes geldiğine göre anlatmaya başlayabiliriz."
O sırada gözüm Daniel'e kaydı. Kaşlarını çatmış bize bakıyordu. Onu Melissa'nın odasında görmüştüm. O kadın ile bir ortaklığı olabilir miydi? Ona güvenmiyordum.
"Rüya ile dün bir şey bulduk. Biz dün-"
"Umut bir dakika gelir misin?"
Gözüm hala Daniel'in üzerindeyken Umut'un kolunu çekiştirdim. Daniel'in üzerimdeki sert bakışları artmıştı. Ona olan tepkimi anlamış mıydı?
Umut'u bir köşeye çektim
"Bunu bugün burada açıklayamayız."
Umut kaşlarını çattı
"Neden?"
"Nedenini boşver, bugün olmaz. Bir şeylerden emin değilim. Sonra açıklasak olur mu?"
Bir süre başka tarafa bakıp düşündü
"Madem öyle diyorsun."
Geri yerimize gittik.
"Öğrendiğimiz şeyi daha sonra anlatacağız. Sürpriz olsun." Dedi Umut gülerek.
"Neydi bu şimdi?" dedi Deniz sitem dolu bir ses ile.
"Sonra söyleceğiz dedik."
Aniden kapı açıldı. İçeriye siyahi bir adam girdi. Umut'un kulağına bir şeyler söyledikten sonra beraber çıktılar. Ben de gidip Gökçe'nin yanına oturdum. Deniz ayağa kalkıp yanıma geldi
"Ne söylecektiniz bize?"
Kafamı kaldırıp ona baktım
"Daha sonra açıklama yapacağız."
"Dalga mı geçiyorsunuz?"
"Hayır."
Gülüp karşımdaki yatağa oturdu.
"Neler çeviriyorsunuz bilmiyorum ama sana güvenmiyorum kızıl kafa."
"Deniz uzatma."
Bu defa konuşan Daniel'di. İlk defa konuşuyordu. Bana oldukça sert bir şekilde bakıyordu.
"Nasıl olsa söylecekler, değil mi Rüya?"
Ona bakıp kafamı evet anlamında salladım. Ona güvenmiyorum. Bir süre daha yatakhane de oturduk. Daha sonra Gökçe ile çıktık oradan. Gökçe bir arkadaşının yanına gideceğini söyleyerek yanımdan ayrıldı. Bende koridorda öylece gezinmeye başladım. Oldukça büyük ve karmaşık koridorlardı. Hepsinin arasında bir bağlantı vardı. Sağ tarafa dönüp başka bir koridor vardı. Kimse yoktu burada. Kafamı dinleyebilirdim en azından. Koridorda tekrar boş boş yürüdüm. Sol tarafa dönecekken biri omuzumdan tutup beni kendine çevirdi. Bi Daniel'di, ve bana aynı şekilde kızgın bakıyordu. Kaşlarımı çatıp bir adım geriye gittim
"Ne istiyorsun?"
Bana doğru yaklaşıp üzerime eğildi.
"Öğrendiğiniz şeyi bana söylemen gerekiyor."
"Daha sonra söyleceğiz."
"Bana şimdi söyleceksin!"
Bende onun gibi kaşlarımı çattım.
"Neden? Gidip o kadına söylemen için mi?"
Daniel'ın kaşları normal haline döndü.
"Seni gördüm, onunla gayet samimiydiniz. Gidip ona söylemeyeceğini nereden bileyim?"
Derin bir nefes aldı
"Söylemeyeceğim."
"Sana inanmıyorum."
Adımlarımı geldiğim yöne çevirdim. Daha bir adım bile atmamışken kolumdan çekip beni köşedeki duvar ile kendisi arasında sıkıştırmıştı.
"Ne yapıyorsun! Bırak beni-"
Elini ağzıma kapattı
"Sessiz ol." dedi. Kolundan tutarak baskıyı azaltmaya çalıştım.
Başımı onun baktığı yere çevirdim. Doktorlardan bir kaçı toplanmış bir şeyler konuşuyordu. Yanlarında bir kaç tane asker vardı. Daniel onları dikkatli bir şekilde dinliyordu. Ben ise onları duyamıyordum. Kulaklarım tıkanmış olmalıydı. Eli hala ağzımdaydı. Bu durumdan oldukça rahatsız olmuştum. Bir süre sonra sesler kesildi ve ayak seslerinden buradan uzaklaştıklarını anlamıştım. Tüm sesler kaybolunca Daniel'den uzaklaştım.
"Neler oluyor?"
"Eğer bizi görselerdi neler olacağını emin ol görürdün. Burada olmamız gerekiyor."
Kolumdan tutup çekiştirmeye başladı. Biraz onunla yürüdükden sonra kolumu onun elinden kurtardım.
"Ne konuşturlar? Onları duyamadım."
Tedirgin görünüyordu.
"Boşver, hemen buradan gitmemiz lazım."
"Ne konuştuklarını bana söylemezsen her şeyi gider herkese anlatırım."
Gözlerini bir süre yerde gezdirdikten sonra bana baktı.
"Havuzdaki şırıngalardan biri kayıpmış. Yatakhaneler de arama yapacaklarmış."
"Ne?" Kaşlarımı çattım. Benden önde giderken ona yetişip kolundan tuttum.
"Zaten oraya indiğimizi biliyordun değil mi?" Daniel bir şey söylemek yerine dişlerini sıktı.
"Neden bilmiyormuş gibi yaptın o zaman?"
"Deniz'i tanımıyorsun Rüya, sizi oraya atlarken gördüm. Şimdi yatakhaneye gitmezsek sonumuz hücre olur."
Yatakhane, şırıngalar, ilaç...
Dolapta krem kutusunun içindeydi. Büyük ihtimalle bulurlardı.
"Ne zaman yapacaklar aramayı?"
"Birazdan."
Vücudum aniden gerildi. Bir şeyler bildiğimizi bilmemeleri gerekiyordu.
Koşmaya başladım. Arama yapılmadan önce yatakhaneye ulaşıp ilacı dökmem gerekiyordu. Daniel hemen arkamdan koşuyordu. Yatakhaneye geldiğimde dolabın kapağını açıp krem kutusunu aldığım gibi tuvalete fırladım. Kabinlerden birine girip kapıyı kilitledim. Tulumun önünü açıp ilacın birazını atletimin ucuna döktüm. Geri kalanını tuvalete döküp sifonu çektim. Kutuyu çöpre attıktan sonra önünü kapatıp tuvaletten çıktım. Yatakhaneye geri döndüğümde aramaya başlamışlardı. Bir tane kadın asker hemen yanıma gelip üzerimi aradı. Bir şey bulamayınca diğer kızlara yöneldi. Korkudan ellerim buz gibi olmuştu. Yatakları, dolapları, mahkumları herşeyi aramışlardı. Önemli bir ilaçtı demekki. Yarım saatlik aramanın ardından herkes gitmişti. Banyoya geri dönüp atleti çıkarttım. Tulumu geri giydikten sonra geri dönüp atleti dolabta ayrı bir köşeye koydum. Umut yanıma geldi ve kulağıma fısıldadı
"İlacı ne yaptın?"
"Döktüm."
"Ne? Tekrar nasıl alacağız?"
"Merak etme, atletime biraz sürdüm. Örnek var yani."
Örneği ne yapacağımızı tam olarak bilmiyorduk hala.
"Ilacı boşver, o havuzun altındaki penceredeki tünel nereye gidiyor?"
Elimi çeneme götürdüm. Bir tünel?
"Önemli bir yer olduğu kesin."
Derin bur nefes aldım.
"Öğrenmenin tek yolu var. Oraya tekrar ineceğiz."---
Ertesi güne öğle yemeğinden iki saat sonra tekrar toplanmıştık. Daniel gelmeden olayı açıklayıp oraya tekrar inmemiz gerekiyordu.
"Haydi Umut."
Umut ayağa kalktı ve ellerini birbirine kenetledi.
"Dün söylememiz gereken şeyi şimdi açıklayacağım. Herkes iyi dinlesin."
Umut cümlesini bitirdikten sonra kapı açıldı ve içeriye Daniel girdi. Hızlı adımlar ile yürüyüp tam karşımdaki yatağa oturdu.
"Evet, devam et Umut."
Umut'a müdahale edemeceğime göre mecbur o da öğrenecekti. Elimden tek gelen şey herşeyi o kadına söylememesi için dua etmekti. Umut sözlerine devam etti.
"Rüya ile iki gün önce C2 koridorunun sonundaki havuza girdik. Dibine indikçe tuhaf şeyler ile karşılaştık. Su geçirmez paketlerin içinde şırıngalar ile ilaçlar."
O anda Daniel kaşlarını çattı
"Neden dün söylemediniz?"
Umut ona kısa bir bakış attıktan sonra devam etti.
"Havuzun duvarında bir pencere vardı. Arkası boş. Bir tünel olabileceğini düşünüyoruz. Bugün Rüya ile oraya tekrar inip penreceden içeriye goreceğiz."
Gökçe lafa atıldı
"Bir dakika Umut, iyi de sen nefesini uzun süre tutamazsın."
Umut hafifçe öksürüp ona susması için işaret verdi. Ayağa kalktım
"Nefesini tutamıyor musun?"
Bana hafifçe gülümsedi
"Ama tutabilirim."
"Az kalsın ölüyordun!" Çok sinirlenmiştim. O gün orada ölseydi tüm sorumlusu ben olacaktım."Ben giderim." hepimiz aynı anda Daniel'e baktık. Elini havaya kaldırmış bize bakıyordu.
"Ortaokul ve lisede yüzme takımı kaptanıydım. Yani nefesimi tutabiliyorum."
Ona kesinlikle güvenmiyordum. Ama ilaçlar ile ilgili bir şey bilmiyor gibi görünüyordu.
"Sorun yok Daniel, bu sefer yapabilirim." Umut hala oraya inmekte ısrarcıydı.
Tam konuşacakken Daniel ayağa kalkıp yanımıza geldi ve elini Umut'un omuzuna koydu.
"Herhangi birimizin ölmesine müsaade edemem."
Umut başını yere eğdi. Bir şeyler düşünüyordu.
"Sadece bu seferlik kabul. Ama tehlikelere karşı benimkileri alacaksınız."
Daniel gülümsedi.
"Kabul." dedi ve el sıkıştılar.
Umut Deniz'e eliyle işaret verdi. Deniz de kafasını sallayıp banyoya gitti. Geri döndüğünde elinde bir tulum vardı. Yere oturup tulumu açtı. İçinde çeşitli bıçaklar vardı. Gayet normal bir durum gibi benim dışımda herkes sakindi.
"Bunları nereden nasıl aldınız?" Diye sordum.
"Deniz iyi bir hırsızdır." dedi Umut.
Daniel eğilip bir kaç tanesini aldı. Bana da bir tane uzattı. Deniz yanıma geldi
"Sütyeninin içine sakla." dedi. Söylediği şey karşısında kaşlarımı çattım. İşaret parmağımı dudaklarıma götürüp sus işareti yaptım.
Daha sonra Daniel bir tane daha uzattı
"Kullanabilir misin?"
"İhtiyacım olacak mı?" diye sordum.
"Orada neler olduğunu bilmiyoruz, seni koruyamayabilirim."
"Vakit kaybetmeden gitmeliyiz."
Bıçağı kolumun içine sakladım. Deniz ile Gökçe birileri olmasına karşı önden gittiler. Umut bizim yanımızdaydı.
"Dikkatli olun, tuzaklar falan olabilir."
"Ne tuzağı?" dedi Daniel. Umut kolunu onun omuzuna attı
"Filmlerde görüyoruz ya ondan dedim."
Bir kaç dakika sonra havuzun oraya gelmiştik.
"Kamera olmadığı için çok şanslıyız." dedim. Ufak el fenerlerini de tulumumun kollarının içine sakladım. Bakışlarımı Deniz'e çevirdim. "Bu el fenerleri suya girdikten sonra çalışacak mı?" Dedim. Deniz omuzlarını silkti. "Çalışması lazım, buradaki bütün askerler üst düzey malzeme kullanıyor." Daniel araya girerek "Gitmeliyiz artık," dedi.
Gökçe Deniz ve Umut'a sarıldım.Orada bizi neler beklediğini bilmiyorduk.
Belki hayatta kalacaktık belki ölecektik.İnstagram: fatmanur_Klksz
Sorularınız ve merak ettikleriniz için ask.fm : ftmnr_klksz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERALTI HAPİSHANESİ
AdventureFBI'nun kurduğu söylenen, kimsenin yerini bilmediği Amerika'da bir yeraltı hapishanesi. 12-25 yaşları arasında suçlular bu hapishanelerde tutulur. 25 yaşına gelenler hapishaneden götürülür ve bir daha haber alınamaz. Fakat garip bir durum va...