MELİSSA

1.5K 105 3
                                    

"Kaç gündür buradayız?" ayağımdaki ayakkabının bağcığını bağladım.
"Bir hafta olmuştur," dedi Daniel. Bir haftadır buradaydık ve bize sadece bir kaç defa yemek vermişlerdi. Fazlasıyla açtım.
"Sence artık bizi çıkartırlar mı?" diye sordum.
"Bilmiyorum, orası onların vicdanına kalmış artık."
"Bu sert zeminde uyumaktan sırtım kopacak hale geldi, artık çıkmak istiyorum." Ellerimi belime bastırdım ve esnedim. Bu bir hafta içinde Daniel bana bir kaç dövüş hareketi öğretmişti. Yedi yıl dövüş sanatları eğitimi almış. Babası polis memuru olduğu için onun da kendini savunması için eğitim almasını istemiş.
"Buradan çıktıktan sonra onlara herşeyi anlatalım, daha fazla saklayamayız. Bilmeleri gerek," dedi Daniel. Saçlarımı örüp sağ omuzuma attım. Daniel'a bakıp gülümsedim
"Söyleyelim, baştan sakladığımız hataydı zaten. Keşke saklamasaydık."
Gözümün önüne düşen saç tutamını kulağımın arkasına sakladım. Daniel'ın dediğine genellikle göre en fazla bir hafta tutuyorlarmış hücrede mahkumları. Bugün çıkardık herhalde biz de. Ayak sesleri gelmeye başladı. Birileri geliyordu. Daniel ile birlikte ayağa kalktık. Adam kapıyı açtıktan sonra geçmemiz için kenara çekildi. Ben Daniel'a gülümsedikten sonra dışarıya çıktık. Tam bir haftadır bu hücredeydik. Banyo yapmaya ihtiyacım vardı ve çok acıkmıştım. Hızlı adımlar ile yatakhaneye gittim. Gökçe beni görünce gelip bana sarılmak istedi ama onu durdurdum.
"Bunu tavsiye etmiyorum, banyo yaptıktan sonra belki?"
"Olur, nasıl istersen," dolaptan iç çamaşırı ve yeni tulum aldıktan sonra banyoya gittim.

---


"Çabuk Bitirin, size anlatacaklarımız var," dedim son lokmamı ağzıma atarken.
"Ne anlatacaksınız?" dedi Umut.
"Gerçekleri." Apar topar masadan kalkıp Deniz'in yatakhanesi ne gittik.
Hala söylemek ile söylememek arasında gidip geliyordum. Bize karşı güvensizlikleri olabilirdi. En başında hiç bir şey anlatmamıştık.
Derin bir nefes aldım.
"Biz şey, aşağıda..."
Hepsi pür dikkat dinliyordu beni.
"Aşağıda-"
"Aşağıda tüplerin için de insan deneyi yapıyorlar." Daniel sözümü kesip hızlı kelimeler ile açıkladı herşeyi. Kaşlarını çattılar.
"İnsan deneyi mi?" Umut ayağı kalktı
"İnsan deneyinden kastınız ne?" Saçlarımı geriye attım.
"İnsan deneyinden kastımız, içi ilaç dolu olan tüplerin içinde insanlar var. Buradaki mahkumlar. Ölü değiller ama tam olarak canlı da değiller. Yani, çok karışık."
Umut çok sinirli bakıyordu.
"Neden bunu daha önce söylemediniz?" Sinirleniyordu.
"Buranın müdürü eğer birilerine söylersek hepimizi öldüreceğini söyledi. Nasıl söyleyebilirdik?" dedim. Uzun bir sessizlik oldu.
"Bizim de sonumuz aynı mı olacak?" Dedi Gökçe, korkmuş görünüyordu. Çaresiz bir şekilde ona bakarak kafamı salladım.
"Buradan çıkamazsak eğer evet," derin bir nefes aldım.
"Ama buradan mutlaka çıkacağız. Başka seçeneğimiz yok. Burada o şekilde ölmek istemiyorum, hiç birimiz istemiyoruz." Geriye gidip yataklardan birine oturdum. Tekrar derin bir sessizliğe bürünmüştü herkes. Umut elini çenesine yerleştirmiş bir şeyler düşünüyordu. Gökçe'nin gözleri dolmuştu ve Deniz oldukça sinirli bakıyordu. Yaklaşık on dakika kimse konuşmadı.
"Deniz," diyerek sessizliği bozdu Umut.
"Efendim?" diye cevap verdi Deniz.
"Bize bir kaç bir şey daha çalabilir misin?" Deniz kaşlarını kaldırdı.
"Ne gibi şeyler?"
"Silah," Deniz'in gözleri kocaman açıldı. Şaşırmıştı.
"Silah mı?"
"Evet silah," Umut oldukça öfkeli bakıyordu. Deniz hafifçe öksürdü
"Ama Umut, silah bıçak gibi değil, yapamam. Anında öldürürler beni. Yani bu... Bu çok zor."
"Yaparsın Deniz, sen bizim en güvenilir arkadaşımızsın. Biz değil ama burada bunu yapabilecek tek bir kişi var, o da sensin,"
Deniz yatağın kenarlarını eliyle sıktı. Gözlerinden ufak bir korku geçti.
"Silaha ihtiyacımız yok Umut, Deniz'i zorlama," dedim.
"Evet var, buradan kaçmak o kadar kolay mı sanıyorsun? Bir çatışma an meselesi. Deniz'in yapabileceğine tüm kalbimle inanıyorum, inanıyoruz!" Umut'un sesi biraz yüksek çıkmıştı sanırım. Deniz'i cesaretlendirmek için olmalıydı. Deniz sırtını dikleştirdi.
"Evet, sanırım bunu yapabilirim," dedi.
Daniel ayağa kalktı ve ellerini birbirine çarptı. Bana bakıp göz kırptı ve gülümsedi.

YERALTI HAPİSHANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin