hatıralara veda!

248 16 5
                                    

Hani hayalleriniz vardır;ortaokulda en yakın kız arkadaş grubunuzla liseyi aynı okulda okuyup,üniversitede de aynı evde kalmak gibi. Benim de hayallerim vardı, sekiz yıllık dostum seda ile. Aynı lisede okumak da bunların başında geliyordu. Bizim seda ile olan hayallerimiz imkansız değildi aslında. Zaten ne imkansız ki şu fani hayatta Allah'a edilen samimi dualarımızdan sonra...kader,bazen en sevdiğinden ayırır seni,yıllarca süre gelen bir şeydir bu. Nedendir bilir misiniz? Çünkü o kalbe Allahtan başka ağır gelen her sevgi bir gün kopar senden. Daha doğrusu koparılır, Rabbim sana onsuz da yaşayabilip,her şeyi yapabileceğini gösterir. Bizim de seda ile imkansız olmayan hayallerimiz ayrılmamızla son buldu. Bu yüzden sevmiyorum belki de vedaları arkasında toparlanamayan bir enkaz,unutulmayacak anılar bırakıyor. Gitmeden bir gün önce geldi seda kapıma anca telefonda söylemiştim kadim dostuma gideceğimi. Kapı çaldığında aglamaktan bir hal olmuş bir şekilde uzanırken annem açtı kapıyı.
-"hilal seda gelmiş kızım" annemin sesiyle hemen toparlanıp kapıya gittim. Seda bedenini kapının kenarına yaşlanmış bana bakıyor.
-"gelsene" dedim can dostuma.
-"yok,çakmak'a inmiştim eve giderken bir uğrayayım da bir işin aslını öğreneyim dedim. Hilal... nereden çıktı bu Amasya işi? Gidiyor musun gerçekten? "
-babam be lokumum (aramızdaki hitap) babam iş için götürecek bizi oraya her şeyi hazırlamış. Bizde hazırlanıp gideceğiz işte, eşyaları da ablam sonradan göndericek paketleyip. Sadece kıyafet, yorgan falan götüreceğiz. "
-"ne yani bu kadar çabuk mu?"
-"suya düştü demi hayallerimiz?"
-"düştü tabi hemde kurtaramayacağımız bir okyanusa." Dediği an bir damla yaş aktı gözümden. Bir anda sarıldım ona sıkıca, sarıldı bana sıkıca.
O kalıp da enkazı düzeltmeye çalışırken bende elime batan hayal kırıklıklarını temizlemekle uğraşıcaktım. Daha on dört yaşımızda maruz kaldığımız şeyler için kimi suçlamalıydık biz? Herkes kendine göre haklıydı ne de olsa! Bir kaç çocuğun hayalleri yıkılmış, hayatı mahvolmus kimin umrunda!
-"ben giderken gelme sakın olur mu? Herkese tamam da bütün anılarımın saklı olduğu dostuma veda etmeye gücüm olmaz. "
-"çağırsan da gelmem zaten her şeye dayanırım da tüm hayallerimin saklı olduğu biricik lokumumdan ayrılmaya dayanamam."
Ne yani son görüşümüz mü birbirimizi?
Son kez mi görüyordum sekiz yıllık can dostumu? Ben ne yaparsam yapayım hep arkamda olan,beni hiç yalnız bırakmayan bu insanı... ona olan sevgimi o zamana kadar hiç içimde tartmamıştım,anlamamıştım. Ne zaman ki ayrıldım kalbimdeki yerini işte o zaman gördüm. Çok şey yaşadık be lokumum çok şeyler sığdırdık sekiz yıla daha da çok yaşayıp ne sekiz yıllar geçiricektik!
Kollarımı gevşetip kafamı geriye attım.
-"hadi git meryem teyze kızmasın şimdi sana." Annelerimizin adı bile aynıydı onlar da bizim gibi sınıfta tanışmışlardı. Bizim veli toplantımız da.
-bendeki yerini her zaman biliyorsun ne zaman sıkışırasan canın sıkılırsa ya da üzülüp de yanında kimseyi bulamazsan ara beni bir telefon kadar uzağındayim unutma tamam mı?" Nasıl unuturum be!
-"biliyorum, iyi ki varsın kendine dikkat et seni çok seviyorum "
-"bende seni çok seviyorum " dedi son kez. Son konuşmamız, ayrılmamız böyle miydi yani? O merdivenleri inene kadar bekledim. Gittiğinde de kapıyı kapatır kapatmaz bir odaya girip kulaklığımı taktım, gözlerimi kapattım ve yorganı yüzüme kadar çektim. Haaa nerde kalmıştık en son? Ağlama da! Ağla be hilal içinde tuttuğun her şey zarar!
Babam son bir kaç yıldır istanbuldan bıktığını başka bir yere -daha küçük bir yere- gitmek istediğini ve buna benzer hayallerinden bahsediyordu. Bizde böyle bir şey olamayacağını düşündüğümüzden kafa sallayıp geçiyorduk. Ahh be baba senin hayallerinin altında ben sıkışıp kaldım nasıl çıkarıcam kendimi? Nasıl öğreneceğim buradan çıkmayı? Nasıl baş edicem bu acıyla?
Babam tekstilci amasya merzifon da bulunan büyük bir aps firmasının önerisi ile gümüşhacıköy'e gitmeye karar vermiş, öncesinde de bize yol üzerinden yaşayacağımız yeri göstermeyi ihmal etmemişti. Ben ki o zaman o küçücük ilçeyi gördüğümde "burada nasıl yaşıyorlar " gibi tabirler kullanmıştım. Ne demiş büyüklerimiz "büyük lokma ye büyük LAF etme" tükürdüğümü yaladım resmen kaç milyonluk istanbul dan ayrılıp on dört bin nüfuslu gümüşhacıköy'e giderek!

Akşam olunca yattığım yerden kalkıp birseyler atıştırıp evimizin büyük balkonuna geçtim. Etrafa bakınırken önce kafamı aşağıya indirdim. Ahhh çocukluğumun geçtiği garaj üzerinde ki çardak. Ne oyunlar oynadık içinde, ne evler yaptık kartonlardan,ne kavgalar var üzerinde ne yaşanmışlıklar,kırgınlıklar.
Çocukluğumun geçtiği mahalle. Yaptığım tüm feşellikler,sütçü, hamsici,eskici amca... dar ve uzun yokuşun. Kollarımı mermere koyup yüzümü avucumun içine aldım ve etrafta dolastırdım gözlerimi. O kısacık zamanda da olsa kafamdan milyon tane görüntü geçti, alt kattaki irem ile kavgalarımız,karşıda oturan ahmet ve abdullah abi ile yaptığımız o çok konforlu kartondan evlerimiz,oyunlarımız...sesim güzel olsun diye bağıra bağıra şarkı söyleyip alt kattaki fikriye ablanın "hilal sus artık karga sesinden bıktım " deyip beni susturması. Yüzümde hafif bir gülümseme oldu o an. Mutluluktan olmayan bir gülümseme kırgınlıktan en çok da gelecek de yaşayacağım özlemden oluşan tuhaf bir gülümseme.

Çocukluğum,hayatım her yerine anılarımı kazıdığım bu yer; yarin 18 Eylül 2011 tarihinde kapılarını hiç açmamak üzere kapatıyor.

Hoşça kal eminönü, sultanahmet, fatih...
Hoşça kal ümraniye, üsküdar, kadıköy...
Hoşça kal aşık olduğum İSTANBUL...

^^ merhaba bugün 18 Eylül 2016...
Bundan tam.beş yıl önce beni gerçekten etkileyen bir vedayla başladım hikayeme, ilk kitap yazmam ve bu yüzden yaptığım hatalardan dolayı şimdiden özür dilerim.
Saatler tam gece yarısı olduğunda cumartesiyi pazara bağlayan gecede yani 18 eylülde tarih yeniden tekrarlanmış gibi ben yine çıktım yollara ama bu sefer tek başıma... belki suanda kurgu güzel olmasa da ilerki zamanlarda olaylar oturduğunda çok değişik şeyler olucak o yüzden lütfen desteğinizi eksik etmeyin :*:)~

#HİSSİZ VEDA#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin