3. Bölüm

10.1K 552 21
                                    

 O gün güzel bir dinlenen MinJi akşam karanlığında her zaman ki gibi çatı katına çıkarak göz yüzüne bakmaya başlamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 O gün güzel bir dinlenen MinJi akşam karanlığında her zaman ki gibi çatı katına çıkarak göz yüzüne bakmaya başlamıştı. Yıllar sonra bile bunu yapmak ona huzur veriyordu. "Kısa bir süre!" diye sayıklayan genç kız, sabah iş başvurusu için Andong'un en iyi hastanelerinden birine gidecekti.

Bu hastane son teknoloji ile donatılmış olsa da MinJi'nin dikkatini çekmiyordu. Çünkü o bir daha özel hastanede çalışmayacağına kendi kendine söz vermişti. Sadece para için insanlara bakmak için okumadığını düşünen genç kız yeniden asistan olmanın heyecanını yaşayacağına inanamıyordu.

Büyükannesi ve babası o yattıktan sonra bir süre daha oturmuş ve genç kız hakkında konuşmaya başlamıştı. Soyung onu bırakıp gitmek istemese de sabahın ilk saatlerinde arabasına atlayarak Seul'un yolunu tutmuştu. MinJi üzgün olsa da bunu babasına belli etmek istemiyordu. Ondan ayrılmak hiç bu kadar can yakıcı olmamıştı.

Babası sabah karanlığında yola koyulurken MinJi de erkenden kahvaltısını hazırlamış ve üzerine giyecek ciddi bir kıyafet hazırlamıştı. Birkaç saat sonra da giyinmiş bir şekilde büyükannesinin yanağına şans öpücüğü kondurmasını isteyerek evden ayrılmıştı. Bir süre yürüdükten sonra çocukluğunun geçtiği parkın önünde durarak eskiye ait bir şeyler aramaya başlamıştı. Burası tamamen değişmişti. Eski tahta kaydırakların yerini şimdi daha modern kaydıraklar ve lastik salıncakların yerini de yeni model salıncaklar almıştı.


Biraz oturarak etrafı seyreden genç kız nedense geç kalmaktan çekinmiyordu. İçinde ki garip bir his onun fazla acele etmemesini söylüyordu. Bir süre sonra bir kadının sesini duymuştu. "Daeso" diye bağıran genç kız oldukça telaşlıydı. Neredeyse ağlayacaktı. "MinJi genç kadına bakarak "Oğlunuzu mu kaybettiniz?" diye sormuştu. Onun sorusu ile genç kadın "Hayır, bakımını üstlendim çocuk kayboldu. Her hafta böyle yapıyor. Eve gideceğimiz zaman saklanıyor. Ah onu bulamazsam..." dedi ve gözyaşlarına hakim olamadı.

MinJi etrafına bakınarak bir hareketlilik aramıştı. Sonra üzgün bir şekilde "Size yardım etmek isterdim ama benim iş görüşmesine yetişmem gerek. Bence siz onu çağırmak yerine gidiyormuş gibi yapın, mutlaka korkarak çıkacaktır saklandığı yerden" dediğinde genç kız başını yaşlı gözlerle sallamıştı.

MinJi oradan ayrılırken içinden "Veletlerin hepsi aynı. Can sıkıcı çocuklar" diye söylenmişti. Taksiye atlayarak oradan uzaklaşırken gözü yeniden çocuğu arayan genç kadına ilişmişti. Onun için üzülmeye başlayan genç kız çocuğu bulması için içinden ona şans dilemişti. "Zengin çocuğu nede olsa!" diyerek taksiciye gideceği yerin adresini vermişti.

Birkaç dakika sonra büyük bir hastanenin önünde başını yukarıya doğru kaldırmış hastaneyi izlerken bulmuştu kendisini. O sırada hızla gelen bir adamın ona çarpması ile dengesini kaybetmiş ve yere düşeceği sırada dengesini yeniden toplayarak düzelmişti. Adam ona aldırış bile etmemişti. Acelesi olduğu o kadar belliydi ki bir kereliğine onu görmezden gelmeye karar vermişti. Acil servise doğru koştuğunu görünce de merak ederek o tarafa gitmişti.

Acil servis o kadar kalabalıktı ki bir kaza olduğu hemen anlaşılıyordu. Sedyelerde uzanan kanlar içindeki birkaç kişiye yakından bakmıştı. Az önce kendisine çarpan kişiyi gören genç kız onun için üzülmüştü ama az sonra ona doğru elinde önlükle koşan bir hemşire görünce duraksamıştı. Hemşirenin verdiği önlüğü hızla giyen adam hastalara müdahale yapmaya başlamıştı.

MinJi bu genç adamı adeta göz kıskacına almıştı. Onun bakışlarının yoğunluğunu hisseden genç adam biranda ona dönerek "Sen neye bakıyorsun yardım etmeyeceksen uzaklaş" dedi. MinJi şaşkınlıkla ona bakmaya devam etmişti. Ama az sonra bir kadının feryadı ile hemen kendisine gelerek başını o tarafa çevirmişti. Kan kusmaya başlayan çocuğu gören genç kız hızla onun yanına gitmişti. O sırada ortalık o kadar çok karışmıştı ki kimse ne yaptığını ya da kimin ne yaptığını takip edemiyordu. Minji küçük çocukla ilgilenirken üzerinde ki kıyafeti umursamamıştı bile. Uzun süren bir müdahalenin ardından hemşire bile onun kim olduğunu sorgulayamamıştı. Çünkü o kadar dikkatli ve kendinden emin davranıyordu ki onun bir doktor olduğu hemen anlaşılıyordu.

Çocuğa müdahale için onun acilden çıkarılmasını söyleyen Minji, aşırı kalabalıkta çocuğun sarsılmasını engellemek istemişti. Hemşire ona bakarak istediklerini yerine getirmişti. Genç kız o kadar şaşırmıştı ki Minji'ye kim olduğunu dahi sormamıştı. Çocuğun annesi her an oğlunun yanındaydı. Ona bakıyor ve MinJi'yi garip bir şekilde inceliyordu. Bir süre sonra çocuk rahatlayarak uykuya dalmıştı. MinJi kolu ile alnında ki teri silerken son anda ne yaptığını fark etmişti. Yine iş ahlakı onu ele geçirmişti. Ve buna hakkı olmamasına rağmen hastalara bakmıştı.

Yaptığı kendince hata olmasa da kanunen suç sayılırdı ve bu onun diplomasının elinden alınmasına kadar giderdi. Bu yüzden hemen oradan uzaklaşmak isteyen genç kadın çocuğun annesi tarafından durdurulmuştu. "Doktor hanım o nasıl?" diye soran acılı anne genç kızın gülümsemesi ile rahatlamıştı. MinJi gülümseyerek "Merak etmeyin atlatacak. O çok güçlü bir çocuk" dedi.

Kadın onun sözleri ile rahatlarken MinJi kendisini süzen bakışlardan habersiz hızla oradan uzaklaşmıştı. Bu yaptığı düşüncesizlik onu mesleğinden edebilirdi. Hızla lavaboya giren genç kız üzerine bakınca yüzünü asmıştı. Az önce fark etmemişti ama perişan görünüyordu. İş görüşmesine kesinlikle bu şekilde gidemezdi. Toplanmış olan uzun saçlarını salarak taramaya başlamıştı. Yanında ki çantada spor salonuna gitmeyi düşündüğü için bir spor kıyafet vardı. Onu alarak üzerine geçirmişti.

Birkaç dakika sonra üzeri tamamen temizlenmiş bir şekilde lavabodan çıkan genç kadın derin bir nefes alarak çıkış kapısına yönelmişken düşündüğü tek şey "Bu iş için uygun olmayabilirim. Ben asistan olamam. En azından bu kıyafetle iş görüşmesi yapamam" şeklindeydi.

Kapıya yaklaştığında ise kolunun tutulması ile duraksamıştı. Şaşıran genç kız başını çevirdiğinde az önceki hemşire ile göz göze gelmişti. İlk kez korkan MinJi onu ne istediğini merak ediyordu. "Bir sorun mu var?" diye soran MinJi genç kızın gülümseyerek "siz az önce iş için gelmiştiniz değil mi?" diye soru sormuştu. MinJi yutkunarak "evet ama iş görüşmesine katılamayacağım. Şansım yaver gitmedi" derken içinden de 'O kadar da büyükannemden öpücük almıştım' diye kendi kendiyle alay ediyordu.

"Ama sizi bekliyorlar. Zaten iki kişi başvurmuştu. Neden şansınızı denemiyorsunuz?" diye sordu Minji onun samimi sözleri ile gülümsemişti. "Aslında özel hastanede çalışmak istediğimi artık pek sanmıyorum" dedi. Bu sırada genç kızın çağrı cihazı çalarken genç kız hızla odaya doğru ilerlemişti. MinJi de merak ederek onu takip ettiğinde genç kızın girdiği odadan yükselen ses ile şaşırmıştı. "Bu gün bir tanıdığımın torunu iş için gelecekti. O gelirse bana haber ver" dedi.

Bu konuşan az önce acilde hastalarla ilgilenen genç doktordan başkası değildi. O kadar otoriter konuşmuştu ki MinJi kendi hastanesinde ki günlerini hatırlamıştı. Sonrasında ise fark etmeden odanın kapısını tıklayarak içeri girmişti. Kendisine yönetilen bakışlar ile ne yaptığını anlayan genç kız genç doktorun delici bakışları ile karşılaşmıştı. Bu tür bakışlara alışkın olan genç kız bakışlarını yan tarafta oturan ikinci adaya çevirince gülümsemeden edememişti. Genç kız doktorun karşısında işveli bir şekilde gülümsüyordu. Sonrasında ise MinJi doktora dönerek "Özür dilerim geç kaldım galiba? Anlaşılan işi alan bir aday var" dedikten sonra genç doktor gözlerini kısarak MinJi'nin gözlerine odaklanmıştı. Minji kahkaha atmamak için kendisini zor tutuyordu. Oldu olası bu gibi beden hareketleri ile erkekleri tavlamaya çalışan ve tav olan erkeklere çok gülmüştür. Kapıya yöneldiğinde ise "Bayan Minji" diye kendisine seslenen doktora dönmüştü.

Adamın gözlerinde farklı bir ışık vardı. Oldukça otoriter olmasının yanında aklından ne geçtiğini saklayabilen bir adam olduğu da belliydi. Yüz ifadesi tamamen ifadesiz bir şekilde "Size çıkabileceğinizi söylemedim. Ayrıca iş görüşmesine bu kıyafetle gelmek pek mantıklı olmasa gerek?" diye sorduğunda hemşire öne atılarak bir şeyler söyleyeceği sırada MinJi bakışlarını ondan çekmeden elini kızın önüne uzatarak onu susturmuştu. 

AFACAN & GÜZEL BAKICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin