"Bak bana... Bana Bak MinJi... Sana ne kadar çok benziyorum değil mi? Sende bak!" Jong'a yüzünü yaklaştırarak kendisine bakmasını söylüyordu. MinJi ise ona ne söyleyeceğinin farkında bile değildi. "Sana benziyorum değil mi? İyi baksana MinJi... Bana iyi bak dedim sana... Gözlerini kaçırmadan bana dikkatli bak ve aramızdaki benzerliği gör. Neden beni bu kadar çok istediğini seni görünce hemen anlamıştım. Ama çok tuhaf değil mi? Baban bana verdiği sevgisini öz kızına verememişti. İşte öğrendin... Ben onun öz kızı değilim, beni evlat edindi. Beni alabilmek için ne kadar uğraştı biliyor musun? Başta bunu anlayamamıştım ama senin lise üniformalı resmini gördüğümde bir an kendime bakar gibi oldum. Sence de çok komik değil mi? Bir adam sırf kızına benziyor diye başka bir ailenin çocuğunu evlat ediniyor. Ona minnettarım. Beni o yurttan aldığı için, bana tüm sevgisini vermeye çalıştığı için babama minnettarım. Bana gerçek ailemden daha iyi davranıp sevdiği için... Sen ne söylersen söyle, onu asla başka bir aileye değişmezdim!"
MinJi ve oradaki diğer iki kişi şok olmuş bir şekilde genç kıza bakıyordu. MinJi ise sadece mırıldanıyordu. "Yalan söylüyorsun... O beni hiç istemedi, beni düşünmedi, yalan söylüyorsun!" MinJi'nin dünyası karmakarışık olmuştu. O sırada Agata ile konuşmaya gelen Soyung da olanlara tanık olmuştu. Orta yaşlı adamın gözleri kızının çaresizliğine yaşlanırken MinJi arkasını döndüğünde göz göze gelmişlerdi. Bu kadar yük genç kıza ağır gelmeye başlamıştı. "Baba!" dediğinde sanki tüm dünyası kararmıştı. Soyung korkulu gözlerle kızına doğru koşarken Jong ondan hızlı davranarak düşmekte olan genç kızı kucağına almıştı. Hızla salona doğru MinJi'yi taşıyan genç adam ne yapacağını bilemiyordu. Soyung kızının başucuna gelerek elini saçlarında dolaştırırken Jong'a bakarak "Sonunda öğrendi mi?" diye sormuştu. Jong bakışlarını Soyung'a çevirirken "Siz biliyor muydunuz?" diye sormadan edememişti.
"Annesi evlenmeden önce anlatmıştı. Kısmen de olsa babasının neden gittiğini biliyordum ama o benim kızım. Bunca yıl onun için en iyisini yapmaya çalıştım. MinJi'nin gitmesine izin veremem. Benim için hayattaki en önemli kişi!" Jong üzgün bir şekilde Soyung'a bakarken "Onun bilmeye hakkı vardı. Şuanda tam bir şok yaşıyor olmalı. Kısmen de olsa annesi babasını gitmeye zorladı. Sözleri ile olmasa da davranışları ile bunu yapmış oldu. MinJi bunu kaldıramıyor galiba. Bunca yıl kin besledi babasının geçerli nedenleri olmasını kaldıramıyor." Soyung üzgün bir şekilde başını sallarken MinJi'nin ayılması için bileklerini ovalıyordu. "Kızım aç gözlerini... Bana bak. Her şey senin istediğin gibi olacak, beni korkutma. Sana bir şey olmasına dayanamam!" MinJi'nin kulakları uğulduyordu. Babası ile Jong'un konuşmalarını hayal meyal duyabiliyordu. "O adam her ay bir miktar para gönderiyordu MinJi'nin ihtiyaçları için. Karım o paraya hiç dokunmadı. Ben tesadüfen öğrenmiştim. Bunca yıl ne gönderdiyse hiç birine dokunmadı. Kızı için dahi kullanmadı. Sadece biriktirdi..." Jong elini alnına koyarak ovalamaya başlamıştı. MinJi'nin yanağından süzülen yaşı gören genç adamın içi acımaya başladı. "Tekrar gitti! Bu sefer iki kızını da bıraktı ve gitti!" Scarlet Jong'un sözleri ile korkmuştu. "Kim gitti? Nereye gitti?" Jong üzgün bakışlarını genç kıza dikerken "Babanız gittiğini bildiren bir mektupla birlikte MinJi'ye her şeyi yazmış!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFACAN & GÜZEL BAKICI
HumorHikaye yazmaya başladığım ilk yıllarda (12 Ocak 2013) yazılmıştır. Bu yüzden hata varsa şimdiden affola. Okurken amatör bir şekilde yazıldığını aklınızda tutarak yıkıcı değil yapıcı yorumlar yaparsanız sevinirim. İsimler sizin için zor olacağını dü...