Ceren içindeki hüznü almasını beklercesine o güzel yüzünü rüzgara vermiş, mavi gözlerini sıkıca kapamıştı.
Son zamanlarda huzur bulduğu tek yer burasıydı. Bebek sarısı gür saçlarının rüzgarda dağılmasına aldırmadan mis gibi havayı içine çekti.
Aklın...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MULDİMEDYA: SEYHAN 💞 CEREN
KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİM. 😍🥰
BİR ADIM ÖTE AŞK CERENS💞SEYHAN 11. BÖLÜM PART 1
Masasının başında sıkıntıyla oturup beklerken ikide bir kolundaki saatine bakıyordu. Efkan'ı en son aradığında, "Her şey yolunda patron, on dakikaya orada olurum, ayrıntılı konuşuruz." demişti. Ama yirmi dakika geçmesine rağmen hâlâ ortalarda yoktu. Efkan'ın her şey yolunda demesi bile onu rahatlatmıyordu. İçindeki sıkıntıyı bir türlü atamıyordu. 'Umarım verdiğim işi sorunsuz halletmiştir' diye düşündü.
Önünde duran evrakları dosyanın içine sinirle tıkıştırdı. Kafası bu konuyla meşgulken kendini bir türlü işlerine veremiyordu. Üstelik oğlu da planı berbat ettiklerini öğrenmişti ve İsviçre gezisini yarım bırakıp gelmek zorunda kalmıştı. Onunla telefonda konuştuğunda ise çok öfkeli olduğunu anlamıştı. Haklıydı. Keşke oğlunun yaptığı plana göre hareket etselerdi. Ama son pişmanlık fayda etmiyordu. Saatine baktı, şirkete ait özel uçak ineli bayağı olmuştu. Her an burada olabilirdi. O gelmeden Efkan ile konuşması lazımdı. 'Nerede kaldı bu adam' diye düşünürken kapının çalındığını duydu.
"Gir." diye seslendi.
İçeri giren adamı görünce hemen sordu. "Ne yaptın hallettin mi?" Bakışları ve sesi endişeliydi.
"Evet, hallettim konuşmayacak."
"Ya patlayıcı madde ile dolu tırı ne yaptınız?"
"Artık öyle bir tır yok."
"Bu tır olayını Ulaş bilmesin!"
"Öyle bir olay yok zaten, patron."
Efkan'ın rahat ve emin tavırları, gergin olan sinirlerinin hafiflemesine sebep oldu. Sabırsız davranıp verdiği yanlış karar, adamlarının becerisizlikleri ve birdenbire o meçhul adamın ortaya çıkması yüzünden her şey yeterince berbat olmuştu. Bir de bu işin arkasını toparlamak canını sıkıyordu.
"Metin ile konuştun mu, durumu nasıl?"
"Evet, konuştum. Durumu iyi sayılır. Elindeki yara önemli değil de bacağı çok fena ve hemen iyileşecek gibi görünmüyor. Onu vuran adama bayağı kinlenmiş, öfkeden delirmiş gibiydi."
"Tahmin edebiliyorum... Neyse, onları bu hale getiren adamın kim olduğunu hâlâ öğrenemediniz mi?"
"Öğrenemedik ama araştırıyoruz."
Sinirleri tekrar gerildi. En kısa zamanda o adamın kim olduğunu öğrenmeleri gerekiyordu. Oğlu nedense bu konuda çok ısrarlıydı. En son konuştuklarında ise, "Restoranın kamera kayıtlarını alın." demişti.