Şu an çelişkideyim. Aslında buraya geliş amacım belli, şansım döndü sanırım. Allah karşıma bu tipsizi gönderdi filmi çekeyim diye. Ama nasıl olacak bilmiyorum. En ufak bir aksilikte bu adam beni İstanbul boğazında ibret-i âlem olsun diye donla koşturur. Bu işler böyle oluyordu diye hatırlıyorum, mafya işleri. Kemal Sunal öyle yapmıştı yani. Neyse, düşündüm ve karar verdim. En kötü ne olabilir ki, koşarım donla. Hem ben şu sıralar Avrupalı takılıyorum, orada insanlar donsuz geziyormuş. Kabul ediyorum, fakat kendimi biraz ağırdan satmam lazım.
-Pekâlâ, o zaman düşünceleriniz nelerdir, nasıl yapacağız?
-Şimdi ciğerim ben bu işlerden pek anlamam, sen daha iyi bilirsin o yüzden her şey sende. Ben parayı vereceğim sen bütün işleri halledeceksin. Hee bir de gelip o yönetmen koltuğuna oturacağım. Baksana bana bir!
-Bakıyorum.
-Ne görüyorsun?
-Gömleğiniz kırışmış.
-Çok kafa bir çocuk lan bu. Onu demiyorum oğlum karşında yeni yönetmen Mümtaz Çimdik duruyor görmüyor musun?
Onu bunu siktir et hacı dayı Çimdik nedir ya, sen meslekten önce git o soyadını değiştir. Zor tutuyorum kendimi.
-Ayakyolu ne taraftaydı?
Aslında insanlarla dalga geçen birisi değilim, son günlerde yaşadıklarım beni çok değiştirdi. Boşuna dememişler "gidince orada bozulursun" diye. Bana söyleyen olmadı ama eminim bunu duyan kişi de bozulmuştur. Neyse, sonuç olarak bu işi kabul ediyorum.
-Tamam Mümtaz Çimdik Bey, kabul ediyorum!
6,"htt��Y??��
