Geçemeyen Sayılı gün

983 44 5
                                    


Yazar;
Zaman herşeyin ilacı mı?
Belki de değildir.
Nazlı için değil. O günden sonra ailesi onu özgür bırakmaya karar verdi. Daha doğrusu cesaret edemediler. Semra hanım ona anne gibi davranıyordu. En ufak şeyde bile üstüne titriyordu. Boşluk hissetsin istemiyordu. Engin annesine hep bu yüzden hayrandı. Karşılıksız sevgisi ve merhameti. Semra hanım gelin diye görmüyordu ki nazlıyı. Kızıydı onun. Bunda enginin faktörü yoktu. Gerçekten yoktu. Enginle evlenmeseydi de nazlıyı kızı bilirdi. Çok emeği vardı nazlının üstünde semra hanımın. Yeliz hanım ahretliği biricik dostu ise kızı da öz kızıydı. Hem oğlan çocuğunun sevgisini yeterince alıyordu bir de kızı olsaydı. Aslında mine de kızıydı. İlk kızı nazlı ikinci kızı mineydi. Her ne kadar mine daha erken bu ailenin gelini olsada nazlı ondan da erken bu evin miniği bu ailenin reçeli olmuştu.
Semra hanım dolan gözlerini kapattı. Gözyaşı albümün üstüne damladı. Eski fotoğraflara bakıp duygulanmıştı. Bu fotoğrafta engine hamileydi ve kiraz yiyordu. Hakikaten ne de çok aşermişti engine hamileyken. Bir sayfa daha çevirdi burada da eşi seyfettin bey onu kucaklamış yanağından öpüyordu. Bu çok güzel bir fotoğraftı işte. Eşini hep sevmişti eşi de onu. Bu kadar yılın sebebi birbirlerine duydukları büyük saygı ve sevgiydi. Herşeyin başı saygıydı zaten.
"Annee"
Enginin sesiyle albümü kapatıp kenara koydu semra hanım.
"Efendim oğlum"
Engin merdivenlerden inip salona sevinçle bağırarak gelmişti.
Annesinin yanına oturup kolunun altına aldı yanında küçük kalan kadını.
"Mine yengemle nazlı geliyorlarmış."
Semra hanımın gözü ışıldadı. Her seferinde böyle mutlu oluyordu.
"Gelsinler tabi annelerine"
Engin gülümseyip yanaklarından öptü annesini. Sonra farketti ki annesinin gözleri sulu. Yüzünü elleriyle tutup dikkatlice baktı.
"Ne oldu? Anne"
"Yok birşey kuzum, albüme baktımda öyle içim bi hoş oldu yine."
Engin tebessüm etti. Annesi normal kadınlardan da duygusaldı. Ki bu da onun bi farklılığıydı.
"Daha çok albümümüz olacak semra sultan. Hepsine ağlayacakmısın?"
Semra hanım biraz uzaklaşıp ayağa kalktı. Aklına gelenle munzurca baktı. Ellerini beline koyup oğlunun karşısına dikildi.
"Bana bak aklıma gelmişken konuşmamı yapayım."
Engin yutkunup yerine sindi allahım ne diyecek yine diye geçirdi içinden.
"Hafta sonu kınada benim istediğim herkes çağırılacak. Düğünde de öyle. Geri kalanlarda senin istediğin gibi değil nazlının istediği gibi olacak!"
Bu da neydi? Annesi mi evleniyordu engin mi?
"Anne ne diyosun se-
"Sus! Dinle. Evlendikten sonraa. Beni unutmak falan yok. O hayırsız abin gibi eşine dalıp anacığını unutmak yok. Gerçi hayırsız abin unutsa da minem sağolsun gelip duruyordu. Nazlıda gelecek sende ayak bağı olmayacaksın. Zaten sizi isteyen kim? Gelinler gelsin yeter. Yakındır torunum gelecek. Mine de hep burda olacak o yüzden sizde bekletmeyin."
Engin anlamamıştı çünkü taramalıya dönmüştü annesi.
"Neyi bekletmeyelim?"
Semra hanım oflayıp gözlerini devirdi.
"Yahu kazık kadar adamsın söyletecen mi illa anla işte."
Engin cidden anlamamıştı. Ellerini dizine vurup çaresizce baktı
"Anacım vallaha anlamadım.ulan hem şifreli hem taramalı gibisin nasıl anlayım?!"
Annesi sinirle süzüp burnunu havaya dikti. Ne de salaklaşmıştı oğlu böyle.
"Torun diyorum torun."
Engin hala anlamamıştı
"Anne onu bana değil mine yengeme diyeceksin. Aslında o da ayarlayamaz ki bebeğin doğumunu az daha sabr-
"Aaay cinnet geçireceğim! A saftirik oğlum. Siz yapın torun bide. Bekletmeyin abinle yengen gibi. İki kuzen kardeş gibi büyüsünler istiyorum."
Engin annesini anlayabilmişti şükür. Muzhip muzhip baktı bu sefer. Valla ona uyardı. Zira karısı nazlı olacaksa uyardı ki ne uyardı. Daa nazlı hemen istemezdi ki bebeği. Olsun engin ikna ederdi.
"O iş bende anneciğim"
Annesi gülümsedi.
"İyi hadi bakalım sen de git üstüne birşeyler giyin nişanlın geliyor şu tipine bak bende gidiyim bir kek çırpıyım."
Engin güldü. O nazlının karşısına her türlü çıkardı ki.
"Amaan zaten görecek bi hafta sonra. "
"Babasının oğlu! Ne olacak! Aynı seyfettin de böyleydi hem biraz özenir insan canım, hayır sonuçta...
Semra hanımın uzayan konuşmasını dinleyemeden engin çalan kapıya koştu. Aynı anda yardımcıları canan hanımda koşmuştu
" engin oğlum dur ben açayım."
"Yok canan teyzem sen git otur dinlen. Ben açacağım"
Canan hanım omuz silkti. Engin bir annesine birde nazlıya kapı açardı zaten biliyordu.
Engin sebepsiz hiç değişmeyen heyecanıyla açtı kapıyı. Karşısında krem oldukça kısa kadife eteği, kırmızı dar kazağı ve koyu kırmızı ruju ile sevdiği kadın karşısındaydı. Elinde de tepsi vardı. Engin yutkunabildi sadece. Şimdi o dudakları kopartmak vardı. Bu ne lan?! Lan bu kız böyle nasıl gezerdi dışarda.
"Şişşt! Kızı yemen bittiyse girelim mi engin?"
Engin yengesine baktı kafasını sallayıp kenara çekildi.
"Hoşgeldiniz"
"Hoşbulduk engin, yani sağol karnım bunumda ve sen bekletiyorsun. Ayol bunlar hamilenin halinden anlamıyorlar ki. Nazlı kız. Öküz bu sakın diyim hemen bebek yapmayın. Annee biz geldik"
Mine hem bir yandan söylenmişti hemde bir eli belinde bir eli karnında mutfağa doğru ilerlemişti. Biliyordu artık kayınvalidesini nerede bulacağını.
Nazlı da engine gülümseyip peşinden gidecekti ki engin kolundan tuttu.
"Dur bakalım reçel hanım."
Nazlı hayırdır dercesine bakınca engin nazlının elindeki tepsiyi alıp mutfağa ilerledi. Tezgaha koyarken annesi baktı
" nazlı nerde oğlum?"
"Bende anne, siz dedikodunuza son gaz devam edin bayanlar."
Deyip arkasıda kıkırdayan iki kadın bıraktı.
Nazlıyı bıraktığı gibi şaşkın bulunca elini sıkıca tutup odasına yöneldi bu sefer.
Odaya girip ardından kapıyı sertçe kapattı. Kapattığı kapıya da nazlıyı yasladı. Şaşkınlığı eksilmeden artan nazlı ne olduğunu çözmeye çalışıyordu.
"Böğürtlen iyimisin?"
Engin dayanamıyordu. Kokusu bile çıldırtıyordu bu kızın. Elini yanağına götürüp yüzünü iyice yaklaştırdı nazlıya.
"Olamıyorum nazlı! Senin yüzünden!"
"N-ne alaka be!"
Nazlıyı bu yakınlık bile öldürüyordu. Kalbi çok hızlı atıyordu ki enginin bu atışları duyduğunu bile düşünüyordu.
Engin boşta kalan eliyle nazlının bacağına götürüp sıktı. Bedeniyle kapı arasına sıkıştırdı iyice genç kızı. Hissetsin istiyordu ondaki etkisini. Bu ayıp değildi ama nazlı utanırdı biliyordu.
"En basit hareketin bile neler yapıyor bana. sen ne yapıyorsun?... Mini etek ve kırmızı ruj."
Nazlı kırpıştırdı gözlerini. O bununla mı etkilemişti yani engini. Dişi tutulmuştu üstelik utanmıştı da.
"O dudakları kopartmak istiyorum şuan. Bu eteği de parçalamak. Tamamen çıldırıyorum yani."
Engin nazlının renkten renge girdiğini görünce daha da keyiflendi.
"Öyle hiç kızarıp bozarma seksi kız. Bir hafta sonraya hazırlık konuşması yapmış oldum. O gün için saniyeler saatler sayıyorum. "
"Kapa çeneni. Sapık. Bunu şimdiden söylemene ne gerek var? H-hem o elini çek bacağımdan. Azdın mı sen dağ ayısı?"
Engin gür bir kahkaha patlattı.
"Azmadım. Ama az kaldı. Bir daha bunları dışarda giymeyeceksin. Hele de bu ruj. Katiyen olmaz! Beni delirten bir başkasını delirtemez. Sana ancak ben deli olurum. Ben çıldırırım. İstersen evlenince çıplak da gezebilirsin yanımda prob-
"Engiiiiin!"
Tiz çığlıkla engin yüzünü buruşturdu önce. Sonra kahkasına devam etti.
Ardından nazlının bacağındaki elini çekip kazağını hafif sündürdü. Nazlının dudaklarını kazağıyla sildi yavaşca.
"E-engin ben üç beş sapık için-
Sözlerini kesen azmış bir dağ ayısının dudaklarıydı. Sertçe yapışmıştı genç kızın dudaklarına. Gerçi çekildi engin sonra
"İtirazın kabul edilmedi. Gavat değilim nazlı.! Sen benimsin."
"Ne! Ben eşyamıyım be! İyice saçma-
Yine bir çift dağ ayısının dudakları. Bu sefer önce sert sonra emerek öptü genç adam. Bu şeftali tadı... Yediği tadını aldığı herşeyden mükemmeldi. Bu yumuşaklık, daha önce hiç bir kadında hissedemediği birşeydi. Öncesi kalmamıştı zaten adamın geçmişi geleceği zümrüt gözlüsüydü artık.
Nazlı uçuyormuş gibi oluyordu. Bulutlarında üstüne.. Uzayında ötesine... Orası neresi oluyorsa artık.?
"Sen benimsin nazlı şimşek. Bir hafta sonra nazlı akınay. Seni seviyorum."
Kalbi atmaya başladı yeniden sanki genç kızın. Titreyen ellerini sevdiği adamın yanaklarıyla buluşturup okşadı.
"Seni seviyorum böğürtlenim."
.,.
Gençler aşağı inmiş hem keklerden hemde nazlının yaptığı börekten yiyorlardı semra hanım ve mineyle birlikte.
"Amcasının aslanı, fenerbahçeli olacak o"
"Aaa hiç de bi kere annesinin oğluşu o, galatasaraylı olacak."
Enginle mine ailenin küçük veliahtıyla ilgili atışmadalardı. Mine kahkaha atıp çatalını kenara bırakıp kollarını kavuşturdu
"Yengesinin tosun paşası, beşiktaşlı olacak bi kerem. Saçma saçma takımlarla bulandırmayın çocukumun aklını."
Semra hanım keyifli keyifli izledi atışmayı.
"Hahayt.! Siz de kim oluyonuz be! Ben anayım anaa! Çok istiyosanız yapın iki çocuk biri beşiktaşlı biri fenerli. Bulaşmayın benim oğluşuma!!"
Engin pis sırıtmasını yerleştirip yanında oturan nazlıyı hemen kolunun altına aldı. Daha doğrusu sıkıştırdı.
"Ben aslanımdan sonra bir futbol takımı planlıyorum zaten"
Nazlı öksürüğe tutuldu. Mine su uzatıp sırıttı
"Valla onu bilmem, az evvel yapmayın hemen diye şaka yaptım ben size zaten ama oğluşuma bi kardeş olsun en azından"
Nazlı suyu büyük yudumlarla içti. Önce mineye kötü bakışlar attı sonra kollarını ona dolamış olan, kaslı, azgın, dağ ayısına güçlü sandığı bi yumruk geçirdi.
"Yuh Futbol takımıymış. Makinemiyim ben salak!"
Engin yüzünden hiç silmediği pis sırıtmasıyla , kafasını nazlıya eğdi
"Hı, yani yaparım ama doğuramam diyorsun."
Nazlı ikinci yumruğu geçirdikten sonra enginin kahkahası sardı salonu. Nazlının eriyip bittiği o gülüş.
"Sen ne zaman istersen o zaman güzelim. İşin şakasıydı bu ama sen istemeden olmaz o iş."
Biliyordu nazlı. Bu sefer sinirden arınmış gözlerke baktı enginin gözlerine. Bir eliyle yanağını okşadı genç adamın.
"Beni bırakma.."
Engin yasaklasada bu iki kelimeyi ,en çok korktuğu şey buydu nazlının. Herkes gibi o da çekip giderse kalbinden..
Gitmezdi dimi.? Engin başkaydı. Böğürtleniydi o.

Oy ve yorum lütfeeen.💐 gerçekten daha da motive oluyorum, öbürtürlü acaba beğenmediler mi? hiç mi? Deyip duruyorum.
Sizleri seviyorum yavruşlarımm. Arkadaşlarınıza tanıdıklarınıza yayarsanız sevinirim🌹 he. Unutmadan sınavlarınızda başarılar.
Kasım ayı=sınavlar=bıkmış öğrenci
😚😚

BÖĞÜRTLEN REÇELİ ~ aşkın sıfatı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin