ellifsu öpüyoruum uzun bi aradan sonra
Yazardan;
Güzel bir sabahtı. 1 nisan Cumartesi sabahı. Ama kimler için? Engin için dünyaların önüne serileceği gün iken nazlının gururla aşkla gideceği gündü. Peki ya başkları?
Ya ali? Veya bir başkası?
"Mine kızım misafir odaları hazır mı?"
Akınay evindeki telaş tarifsizdi. Semra hanım düşün için gelenlere hazırlık yapıyordu. Bir yandan da kocasının kıyafetiyle ilgileniyordu.
"Hazır anne, ikramlıkları üst kata çıkarsınlar orada ikram ederiz olur mu?"
"Olur annem. Dur bi düşüneyim... Yemekler hazır dolapta, odalar hazır, seyfettinin kıyafeti hazır, ekremin ki hazır, seninki hazır, benimki hazır."
O kadar heyecanlıydı ki sanki daha önce ekreme düğün yapmamışlar gibi.
"Anneee enginin kıyafeti?"
Yaşlı kadın gelini sayesinde en önemli şeylerden birini hatırlamıştı.
"Hiih! Dur ben arayayım yahu? Ne zaman gelecek bu kıyafet? Hayır benim oğluşum berberden gelecek, üstü başı yok!"
Enginin kıyafetini de bir aceleyle halledip, nazlıyı aradı.
Küçük gelin aranıyor..
"Alo"
"Heh kızım, burda herşey hazır sizde hazırsanız artık gelelim oraya ordan da kuaföre geçelim?"
"Tamam olur, kızlara da söyliyim de toparlanalım"
Semra hanım her ne kadar anne dememesine bozulsa da, belli etmedi sürekli söyleyemiyordu nazlı belirli yaralar iyileşmiyordu hemen.
"Nazlı birde annenlerde gelecekler haberin olsun kızım."
Ürkerek söylemişti semra hanım. İstemeyebilirdi.
"Öpüyorum anne, acele edelim geç kalmayalım."
Deyip kapattı nazlı. Semra hanım anne dediğine mi sevinsin konuyu kestirip attığına mı üzülsün bilemedi.
"Anne, zaman gerekmiyor mu sencede?"
Mine kızamıyordu nazlıya. Nasıl kızsındı ki? Yıllarca evlat gibi görülmeyen kızcağız, acısını akıtıyordu. Henüz dinmemişti demek acısı?
"Bilmiyorum kızım? Sanki hiç barışmayacaklar gibi geliyor korkuyorum. Sonuçta yeliz benim kız kardeşim gibidir, nazlıda bir diğer kızım. Üzüntüleri beni de kahrediyor."
Mine şişmiş karnının izin verdiği kadar sıkıca sarıldı kayınvalidesine.
"Öyle düşünme anne. Bak görürsün geçecek. Hangi anne yavrusuna sırt çevirir ? Hangi yavru ana yokluğunu seçer? Beklemek gerek anne. Yapacak birşey yok."
Haklıydı mine. Yaşlı kadın gö yaşlarını sildi.
"E hadi o zaman çıkalım, sefa kapıda ağaç olmuştur dimi?"
Arada ihtiyaç olduğunda gelen şirketin şoförü sefa bugünde çağırılmıştı seyfettin bey tarafından.
Evden çıkan kadınlar kapıyı kilitleyip büyük arabaya bindiler.
...
Nazlının evi bir sürü kız çığlığıyla doluydu şimdi.
"Nazlııı bence şu akşam dediğim makyajı bir düşün derim."
"Ya saçmalama! O maymun götü gibi! Bence benim bu sabah dediğim gibi olsun. Daha şık"
Mehtapla hande didişirken, rabia araya girdi.
"Bence ikinizde bunadınız. Mehtap yenge kusura bakma ama abimle evlendiğin zamanda bu makyajı yaptırırsan düğünü yarıda kestiririm.!"
Mehtap evlilik deyince bir hoş olsada görümcesinden aşağı kalmayacaktı.
"Hıı abin bana paspal geceliklerimleyken çıkma teklifi etti! Uyuz görümcee!"
Rabia haykırarak gülmeye başladı. Kendi pot kırmıştı mehtap.
Nazlı hayatının tam merkezinde gülücükler saçan kızları izliyordu. Elinde olan güzel şeylerden bazıları da bu çatlak dostlarıydı.
"İsterseniz hazırlanın da çıkalım artık ."
Nazlının sesiyle irkilen kızlar kapıya doluştular.
...Seyfettin beyin ayarladığı geniş arabada şimdi herkes vardı. Semra hanım, mine, nazlı, mehtap, hande, rabia.
"Aşk mı lazııım? Dert mi lazıım? Söyle sevdiğiiim."
Rabia, sefanın açtığı burayın yeni şarkısını bağıra bağıra söylerken, kızlar da eşlik ediyordu. Mine karnındaki oğlunun kıpırdamasına gülüyordu. Annesinin oğlu oynamadan duramıyor. Semra hanım ise geniş ailelerinin güzel kızlarına baktı. Keyifle sırıtıyordu. Düşünüyordu da sırada mehtapla hande evlense ne iyi olurdu.
Nazlı tam ortada otururken çalan başka bir müzikle o da eşlik etti. Gereksiz şeyler düşünüp bir saniyesini bile zehir etmeyecekti.
"Tutuşup tutuşup yanayııım, bir dokun ömrüne dolayıım."
Sefa dikiz aynasından baktığında rabianın gülüşü denk geldi. Bir süre donmuşken, kendine geldi. Başını sağa sola sallayıp içinden sövdü.
O ekmeğini yediği insanlara yan gözle bakmazdı. Olur muydu? Olmazdı? Erkekliğe sığmazdı. O böyle görmemişti seyfettin beyden. Babası gibiydi zaten koca çınar. Aklındaki düşünceleri yola odak olarak dağıtmaya çalıştı.
..
Kuaföre şarkılarla ,kahkahalarla inen kızlar öyle mutluydu ki. Nazlı etrafını çevreleyen kızlara sırıtarak bakıyordu. Sanki yanındaki çatlaklar evleniyordu ? Bu ne enerji? Diye geçirdi içinden! Sonra durdu. O neden durgun olsun ki! Bugün herşeyin değişeceği bi gündü. Bu sefer nazlı da kızlara ayak uydurup resmen hoplaya hoplaya girdi kuaföre. Ardından kadınlar konseyi. Konsey demişken, yeliz hanım ve kardeşleri, nazlının anne tarafından baba tarafından kız kuzenleri, semra hanımın kardeşleri yiğenleri, ve meşhur nazlının tayfa. Siz hiç düğün kuaförüne bu kadar kalabalık gideni gördünüzmü? Ama bu kuaför alışıktı. Çünkü semra hanım gibi sosyete den birçoğu kalabalık gelirdi bu kadar olmasada tabi.
"Gelin hanımı şöyle ortaya alalım "
Nazlı kendine gösterilen koltuğa hemen oturdu. Ardından bir yanına semra hanım bir yanına annesi yeliz hanım oturdu. Nazlı başta annesi ve akrabalarını görünce gerilsede sakin olmaya çabaladı.
Herkes geniş kuaför salonunda kendini hamarat ellere bırakmışken, semra hanımın tarafından olan enginin kuzenleri merakla hala saçı bitmeyen nazlının başına toplandılar.
"Ee nazlı nasıl tanıştınız enginle?"
Bunu soran en büyük kuzendi. Nazlı hiç hazetmedi bu kızdan. Bakışı bile kenafirdi resmen.
"Ah tatlım! Enginle biz çocukluğumuzdan beri tanışıyoruz bilmiyormusun?"
Kimse bilmiyordu tabi. Diğerleri de fısırdaşmaya başladı. Bir başkası tekrar söze girdi
"Nasıl yani? Bi anda mı yeşerdi aşkınız bunca sene çocukluk arkadaşıyken?"
Bunların amacı neydi? Nazlıyı delirtmek mi? Ne kadar da uyuz kuzenleri vardı enginin.
"Kendimi bildim bileli küçük zümrütüyüm ben onun. Aşkını ne zaman hissetiğini umursamıyorum. Sonuçta zamanını bildiğimiz bazı şeyler bile yok oluyor. Zamansız, mekansız bir aşk diyelim kızlar?"
Hande kahkahalara boğulmuştu. Nazlı çıldırırsa kimse tutamazdı onu. Mehtap sırıtırken yeliz hanım gülüyordu .
"Tabi. Allah mesut etsin canım. Hiç ayrılmayın"
'O fitne fücur gözlerin inşallah düğünün ertesi günü boşanırsınız diyor ama'
Diye geçirdi içinden nazlı.
Saçı gayet sade bir topuz yapılmıştı. Nazlı böyle istemişti. Bir gelin için hafif ve az gibi görünse de nazlının amacı başkaydı.
Okul bahçesi küçük küçük prensler ve prensesler ile doluydu. Hepsinin bir eşi bir arkadaşı vardı. Bir yalnız olan nazlıydı? Nedeni bilinmez, ama okul ortamında kimseyle irtibat kurmazdı nazlı. Bu okumayı öğrenmeleri adına yapılan kutlamada da yalnızdu bu yüzden. Bahçede prens ve prenseslerin olmasının nedeni çocuklar çok güzel giydirilmişti. Nazlı dışında. O kahverengi ilkbahar elbisesini giymiş saçlarına taramaktan başka birşey yapmamıştı bile. Annesi ne kadar ısrar etse giydirememişti. Şimdi ise bir başına süslü sandalyelerden birine oturmuş arkadaşlarını izliyordu. Biraz sonra da bir aydır öğretmenlerinin çalıştırdığı dansı sergileyeceklerdi öğrenciler. Aileler de gelmişti fakat biraz geridelerdi ve öğrencilerin yanına geçmemeleri için bir set çekilmişti. Nazlıyı sıkan tek şey enginin de orada olup onu izlemesiydi. Engin nazlının okulundan değildi fakat ailesiyle beraber izlemeye gelmişti. Ve nazlının dans edecek bir eşi yoktu, üstelik elbise de giymemişti. Herşeyi boşverip önündeki yine süslü masaya kafasını koyup gözlerini kapattı. Yüzüne üflenen nefesle araladı gözlerini. Uyuz engin buraya nasıl geçebilmişti? üstelik o büyük setin ardından.?
"Senin ne işin var! Burdaa!"
"Ya sus bağırma! Bir kez olsun yardım edeceğim sana, elbiseni giyinme odasına bırakmıştı abim, onu giyip hemen gelmelisin çünkü birazdan başlayacak dansınız."
"Ne saçmal-
"İtiraz edersen, geçen hafta bizim evde dolabın üstünden alıp bitirdiğin çilek reçelini annemlere söyleyebilirim."
Çaresiz nazlı giyinmeye gitti.
Elbise güzeldi , hemde çok.. Neden engin giy dediği için mi güzeldi. Üzerine hızla geçirdi elbiseyi, saçlarını ıslattı önce biraz sonra, küçücük bir topuz yaptı. Sadeydi yine, nazlı ŞİMŞEK sadeliğiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN REÇELİ ~ aşkın sıfatı~
RomanceEngin ve Nazlı olabilecek şey değil! Ama oluyor. Sonuçta anneler birlikse ve bu birlik 45 yıldır taht sürüyorsa.? 13 yaşından sonra birbirini görmemiş iki çatlak. 13 yıl sonra görürse o gözler birbirlerini ne olur? Nefretin içide aşk büyür. ~~~ ...