RABİA

1.9K 56 2
                                    

Multi; mehtap
Bir sonraki bölümde yeni karakter rabianın fotosu olacak.😘
Erdem;
Bugün günlerden nazlı ve engin olmuştu. Birbirlerine aşıkken neden acı çekiyorlar. Neden duygularını birbirlerine açmıyorlar. Bu halleri daha saçma.
Şimdi ise yatağıma yatmış iki inatçı keçiyi düşünüyorum.
Nazlının dediği gibi çok mu pamuk biriyim lan ben! Yok lan saçmalama!
Yoksa çok mu top gibiyim çok mu yumuşağım pezevenk miyim lan ben?! Piç mi oluyorum yavaş yavaş ya travesti oluyorsam veya gay.
Allah belamı verecek. Ulan iç sesime sıçim nerden çıkardın lan ben sadece ultra düşünceli centilmenim gay de nerden çıksın be!
İç sesime söverken çalan telefonla şaşırdım. Gecenin bu saatinde kim arardı. Engin piçi tabi kim olacak! Yine sarhoş oldu ve beni çağırıyor piç demiyorum boşuna! Ekrana bakmadan bağırarak açtım
"Söyle lan piç kurusu söyle! İçtin dimi yine gereksiz!!"
Karşıdaki sessizlik olmayacak şeydi çünkü engin kahkaha atardı.
"Şeyy.. Erdem benim mehtap"
Ne mehtap mı! Yoh amuğa. Daha neler.? Mehtao beni aramaz arasada gecenin bu vaktinde asla aramaz! Noluyo lan! Bişey mi oldu acaba?
"Erdem ordamısın?"
Soru dolu sesi cevaplamam lazımdı.
"Aa evet şey yani şaşırdım bi an engin sanmıştım. Kusura bakma ilk söylediklerim için. Ne oldu sen niye aradın?"
Güldü. Çok güzeldi be gülüşü.
"Şey ben sana birşey göstermek istiyorum."
Neydi ki bu?
"Tamam şimdi mi?"
"Evet yani müsaitsen?"
Noluyor ya bu gece fazla ekşındı.
"Mehtap iyisin dimi birşeyin yok?"
"Yok.iyiyim merak etme. Sen sadece, yanıma gel lütfen."
"Tamam konum at geliyorum hemen"
Bence iyi değildi hayatta aramaz yoksa kim üzdü lan bu kızı. Tamam sevgi falan ol içimde!
Aşk mı?! Höst ulan saçmlamayın! Sadeceee belki çok az küçücük hoşlantı ama çok küçük. Yani dış görünüşünü seviyorum amaan işte hoşlanıyorum diyecektim.
Akşamdan kalan gömleğim ceketim ve pantolonumla telefonuma gelen konuma ulaşmak için evden çıktım. Annem ve babam istanbulda olduğu için ben tek başıma kalıyordum.
..
Yolun kenarında yere oturan mehtapı görünce arabayı hemen parkettim. Hızla inip yanına koştum. Beni görünce gülümsedi. Ayağa kalkması için belinden tuttum.
"Ne oldu mehtap sen iyi olduğuna eminmisin bak birşey mi canını sıktı ne oldu yardım edeceğim ne var?"
Kollarıma sıkıca tutunan ellere baktım. Üşümüştü. Üstünde kısa kollu ayıcıklı bir gecelik üstü, altında yine ayıcıklı pofuduk bir eşofman. Saçları oldukça dağınık. Yüzü yeterince soğuktan kızarmış. Dudakları.... Uzun bir boşluk sadece. Anlatılmaz yaşanır belkide. Şair oldum
ya la!
"Ben gerçekten iyiyim. Şimdi sen sadece beni dinle lütfen, ve... Ve bana kızma nolursun. Bırakma lütfen beni.?"
Ne diyeceksin be mehtap. Ben aslında 'lezim zuhahahha' falan mı diyeceksin?
"Pekala dinliyorum.
Titreyen göz bebekleriyle gözüme odaklandı. Nedense vücudumun dörtte dördü şimdi heyecandı.
"Erdem... Gözlerine bakınca kendiminkilere hakaret eder oluyorum hep. Böyle uçsuz bucaksız denizi hatırlatıyor. Herkesi kabuk eden mutlu eden denizi. Sonsuz sevgiyi barındıran denizi hatırlatıyor. Arada bir sert olmaya çalışıyor ama olmuyor kenarında yine o sevgi ışıkları göz kırpıyor. Gülüşün....
Ahh! Belkide beni volkanların içine atan o dur. Güldüğünde görünen buluttan da beyaz dişlerin. O dişlerin tek tek dizilişi, hatasız ve kusursuz. Gözlerin güldüğünde kıslıyor ya benimde kalbim kısılıyor o an. Yanakların içini pamuk şekerle doldurmuş gibi. Yıllarca dokunulmamış yasaklı meyve gibi. Birilerinin öpmesi lazımmış gibi. Dudakların... Onlaı anlatamıyorum ki. Anlatsam nefesim kesiliyor, renkten renge giriyorum. Boyun posun herşeyin senin olan her parça öylesine bir eser ki benim gözümde. Eskimeyecekmiş gibisin erdem. Kalbinin temizliği bir çok erkekte olmayan o ince düşüncelerin. O karşılıksız sevgin saygın. Samimiyetin. Herkese sunduğun içten tebessümün. Hiç kapanmayan yardım elin. Mutluluğunu da acını da kendi içinde yaşaman. Ama yine herkesin mutluluğuna acısına ortak olman. Öyle merhametlisin ki bazen diğer hemcinslerin ne tür diyorum. Sen insansan onlar ne veyahut ben neyim? Bunları öyle çok sorguluyorum ki içimde.
Erdem. Beni ben yapan senin varlığın. İyinle kötünle var oluşun. En çok sarıyı sevmen, yaprak sarmasına bayılman,en sevdiğin müziğin sezen aksu tutuklu kaldım olması,annene olan bağlılığın, babanın mezarındaki gözyaşların, nazlıya olan abiliğin, erdeme olan kardeşliğin, belki daha da fazlası. Erdem edebiyatı çok seviyorsun biliyorum. Belki edebiyat konuşabilen bir kadın değilim veya sen edebiyat konuşan kadınları seven bir adam değilsin. Ama derdim güzel ve etkileyici süslü sözler değil! ...
Seni seviyorum yumuşak adam, seni ölürcesine uğruna canım feda olurcasına seviyorum. İlk ve son aşkımsın."
........ Nokta noktaydı beynim belkide kalbim. Hayır veya evet demiyordu ki zihnim boşluktaydı. Şaşkın ve dumur olmuştum. Kiii
Üşümüş bir çift dudak beklemiyordum. Bu,,,, beklediğim en son şeydi. Mehtap beni öpüyormuydu. Bir kadın bir erkeği öpüyor. Acemi olduğu kesindi. Çünkü sadece yapışmışcasına duruyordu dudakları. Burnuma dolan vişne kokusuyla zorlanan gözlerimi kapattım. Vişneli dudak lipsi mi sürmüştü. Neydi derdi aşk itirafı mı beni çıkdırtmak mı?
Ellerini suratıma sabitlemişti. Boyu epey kısa olduğu için zor yetişmekle beraber birde parmak uçlarındaydı. Zorlanmasındı be!
Kollarımla belini sıkıca sarıp kendime yapıştırdım. Dudaklarımı dudakları üstünde hareket ettirdim. Doğrumuydu? Bilmiyorum ama? Şuan siktir et doğruyu yanlışı. Kim bu kadar cesur olup herşeyiyle bir adama kendini verirdi ki. Tabi ki cinsel anlamda demiyorum. Maneviyat açısından. Hayatımda biri olacaksa bu neden mehtap olmasındı. Neden vişne dudaklı kadın olmasındı ki?!
Yıllarca bana bunları besleyerek mi ayakta kalmıştı bu kız. Peki nasıl sabrettin be güzelim.
Dudakları yavaşca hareket ederken ben sertleştim ve hızlı öpmeye başladım. En son üst dudağını ıstırıp alnımı alnına yaslayıp dudaklarımızı ayırdım. Bir öpücül alevlendirmişmiydi bizi. Belki aşık değilim ama sevebilirdim mehtabı denerdim ben.
"Sana bunu gösterecektim. Özür dilerim. Biliyorum beni kardeşin gibi görüyorsun. Ben bil istedim.artık ölebilirdim yoksa. Ve lütfen beni bır-
Dudaklarına üfleyerek susturdum. Gözleri büyüdü.
"Bende karşılık verdim güzelim. Mehtap... Hayatımda biri olacaksa bu biri sen ol! Aşık değilim kandıramam seni ama, severim ben seni denerim. Olmaz mı vişne dudaklı kadın?"
Gözünden akan yaşla gülümsedim. Böyle derinden mi sevdin beni.
Başını boynuma gömdü. Hiçbir kadın beni koklamamıştı anem dışında. Genelde dış görünüşüme bakar kendi ihtiyaçları için yavşarlardı. Ancak mehtap öylesine kendiydi öylesine sevmiş ki. Kokluyordu. Burnunu boynumda gezdirip derin nefesler alıp verdi. Şimdi sadece bir hoşlantıyla mı kalbim davuldu.
"Teşekkür ederim,yüreği gibi kokusu da güzel adam"
..
Engin;

BÖĞÜRTLEN REÇELİ ~ aşkın sıfatı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin