Multiler; uyuma sahnesi ve banyodaki sarılma..
Sizleri sevireem. Bu bölümde size ithaf olsun canlarım ellifsu ve yakut21
Engin;
Bu kız neden açmıyor telefonumu? Ne yapayım illa sıçayım mı?
A tabi ya! Karşı komşusundan numara almıştım. Eğer yanlız kalacaksa her halinden haberim olmalı, bu yüzden karşı komşusu ferdane teyzeyi ikna ettim.
ferdi aranıyor...
Kamufle etmek için koyduğum isme baktım. Nazlıyı ucundan tanıyosam ferdane yazsam bi bokluk arar..
"Alo engin bey oğlum"
Allam bey oğlum ne lan şu yaşlı ve kibar teyzelerin kelimelerine bitiyorum.
"Nasılsın ferdane teyzecim"
Evet efendi ben.,
"İyiyim oğlum senin kızı mı sorcan bana?"
Ah bu kadınların yaşı farketmiyor. Her sezon zekiler.
"Sen cevaplayana kadar ben mezara gircem oğlum anladım, vallahi evden hiç çıkmadı ki bugün.. En son çöpü verdi tayfuna bir de ekmek aldırdı o kadar. Evdedir yani."
Tayfun da kapıcılarının oğlu allahtan on yaşında çocuk yoksa o çöpler için ayrı birini tutardım. Gelemem ben öyle yavşak kapıcı vakalarına falan.
Demek evdesin ve telefonumu açmıyorsun nazlı hanım.!
"Tamam ferdane teyzem sağol, iyi günler"
"Bende iyiyim evladım iyi günler sana da" sinirle yüzüme kapatan teyzeye yok artık bakışlarımı görmese bile yolladım. Ulan! Sevgilim bitti de ferdane teyze mi başladı. Hayır nerede trip atılacak buyurup geliyolar anasını satim!
Şimdide küçük burunlu sevgilime bir uğrayayım. O burun sıkılmayalı çok olmuş demek ki.
...Kaçıncı kez zile bastım bilmiyorum. Ama açan yok! Sikeyim böyle işi. Ulan noldu!?
Cebimdeki yedek anahtarı hatırlamayan aklıma sövdüm öncelikle. Sonra kapıyı hızla açtım. Arkamdan sertçe kapatıp ayakkabılarımı çıkardım. Hızla salona geçtim bir yandan da bağırıyordum.
"Nazlııı"
"Nerdesin ses versene!"
Ardından mutfak ardından küçük oturma odasına baktım. Ve yok! Odasına bakmamm en doğrusu olacak. Üstünü falan giyinmiyodur dimi?? Beyinsiz engin kız ses verirdi allahım birşey olmasın ne olur??
Hemen odaya daldım hatta kapıyı zedeledim diyebiliriz.
"Nazlıı"
Kahve saçları yatağa serilmiş yüz üstü yatıyor öylece. Ne yani? Uyuyormuydu? Nasıl uyku lan bu ödüm bokuma karıştı!! Bir dakika nazlı çıt olsa uyanır bi kere o kadar aramaya ki telefon başında duruyor!! Kapı sesine bağırmalarıma uyanmaması imkansız.! Ne oldu zümrütüme?
Yanına yaklaşıp yatağa oturdum yüzü yastığa gömülüydü.
Saçları terden yapışmış gibiydi yastığa.
"Nazlı, güzelim iyimisin?"
Benimki de saçmalık o sesleri duymayan kız fısıltımı mı duyacak. Ellerimi alnına koyduğumda ateş gibiydi. Elim yanmıştı resmen o derece. Ateşi vardı hemde çok.
"Bitanem yanıyorsun sen, allahım yardım et."
Hemen sırtüstü yatırıp yüzünü avuçlarım arasına aldım. havale geçirecekti ve yatak yorgan yatıyordu.
"Reçelim hadi uyan bir duşa gir, çok kötüsün dur... Hatta hastaneye gidelim."
Dudakları çatlamış yüzünün rengi gitmişti resmen.
Eliyle kolumu sıkmaya çalıştı. Sonunda bir tepki verdi.
"Engin,, hastaneye gitmeyelim nolur.?"
Nasıl gitmeyelim lan.
"Nazlı saçmalıyorsun sus! Gideceğiz. Çok kötüsün nasıl dayanıyım lan ben bu haline?!"
Alnına rağmen buz kesen elini elimin üstüne koydu.
"Oraya herkesi çağırırsın, biliyorum. Ben.. B-ben kimseyi istemiyorum. Sen ol y-yeter.."
İçim burkuldu tam anlamıyla. Bu kızı bu hale getirenleri köpek gibi süründürmezsem bana da engin akınay demesinler!
Titreyen küçük bedenini kucağıma alıp bir bebek gibi sarmaladım. Ağlayasım vardı şuan. O titredikçe benim haykırarak ağlayasım her yeri yıkasım vardı. Daha da sıkı tutup kaldırdım yataktan. Benim küçük bebeğim, herşeyim yıkılmıştı. İncitmeden banyoya kadar taşıdım. Giyisilerimi umursamadan kabine girdim. Kıyafetlerini çıkarmak için indirdim. Zor duruyordu ayakta. Kollarından yukarıya doğru bluzünü çıkardım. Ardından eşofmanını. Şuan kendinde olsa bir ton azar üstüne bide dayak yerdim bunun için ama şimdi sırası değildi. Hem denize de böyle giriyordu bu kız. Doğru ya lan! Hassiktiir! Ulan şerefsizler de bakıyordu kesin. Hele bir iyileş nazlı hanım deniz olsun havuz olsun bikiniyle girmek neymiş göstereceğim.
Kıyafetlerini duşa kabinin dışına atıp kabini kapattım. Suyu ılık ayarlayıp nazlıyı da kucağıma alıp küvete oturdum. Birde boyundan şikayet eder, musluk başlığıyım derdi. Bence olacaksa kısa olacak. Şuan kucağımda küçük bebek gibi eli ayağı minnacık bi kolum kadar bişey. Leylak kokulu Şampuanıyla saçlarını köpükledim. Masaj yaparak yıkadım. Durulamak için fıskiyeyi sıcağa ayarlayıp saçlarına tuttum. Yine masaj yaparak duruladım.
"Böğürtlen"
Kendine gelmişti biraz sanırım. Şuan sırtı bana dönük olduğu için suratını göremesemde yandan bir gülüşü olduğunu biliyorum. Bana böğürtlen derken öyle gülüyor. Ki eğer bana böğürtlen diyorsa içinde bir yerlerde mutluluğu canlanmıştır. İşte beni az da olsa teselli eden bu.
"Söyle zümrütüm."
Küçük elleriyle saçındaki ellerimi kavradı. Daha doğrusu parmaklarımdan anca kavrayabildi. Ona izin verdim. Ellerimi tutup onun belinde birleştirdi ellerimizi. Kafasını hafif sağa yatırıp göğsüme daha da yaslandı.
"B-bırakıp gitme sakın.. Lütfen, ben uyuyana kadar kal en azından.."
Bunun ricasını mı yapıyordu bana!! Belindeki ellerimle onu bana döndürdüm tamamiyle. Yüzünü yüzüme sabitledim. Ellerimle yanaklarını avuçlayıp gözlerine olabildiğince yumuşak bakmaya çalıştım. Evet çalışıyorum çünkü o gözlerde acı gördükçe ona bunu reva görenlere öfkem körükleniyor. Bu öfkeyi ona gösterip incitmek istemiyorum.
"Bana bak nazlı"
Kaçırdığı gözlerini sözümle gözlerime sabitledi.
"Gözlerimin içine bak, ne görüyosun orda?"
Cidden merak etmiştim nazlı bana bakınca ne görüp, ne hissediyordu?
"Şefkat,.. Merhameti sevgiyi vaad eden koca bir dünya,, "
Hayır eksik! Alnımı alnına yaslayıp gözlerine daha da dikkatli baktım
"Eksik, ölmeyecek bir aşk da vardı. Bir daha sakın, seni bırkacağımı düşünme! O zihninden herşey geçsin ama bu asla! Sen git desende gitmem! Bırak desende bırakmam nazlı. Anla artık, düğümlendim kolay gelir belki söylemesi ama hissetmesi başka. Kim çözecek kalbimin düğümünü! Çözülmesinde. Hep böyle kalsın. Sana ait olan aklım ve kalbim hep öyle kalsın. İyiler çünkü. Bu zümrtülerle hızlanıp bu güzel kalple baştan çıkmayı delirmeyi seviyorlar. Şimdi... Sus ve kendini bana bırak."
Gözlerinden, akan yaşı ne su ne başka birşey gizlerdi. İçime aktı yine o yaşlar.
...
Duştan havluya sararak çıkardım. Yine kucağımdaydı ve yine kıvrılmıştı. Rahat hanımefendi. Onu yatağına bırakıp dolabına yöneldim. Onun ponçik diye adlandırdığı gecelik takımını aldım, birde iç çamaşırı lazımdı. Ulan ben bu çamaşırları alırsam çıldırırdım nazlı da biraz kendine geldiğinden ağzıma sıçardı. Amaan olacağa çare yok demiş atalarımız, gerçi sözün aslı bu mu orasını da bilmiyorum.
Çekmecelerini biraz karıştırdıktan sonra siyah südyen aman allam sakin ol engin kendine gel!
Ve birde siyah kilot alıp nazlıya götürdüm.
"Iı bak sen iç çamaşırlarını giyin ben arkamı dönerim gözümü de kapatırım rahat ol yani. Geceliklere uğraşma ben giydiririm."
Utandığından yüzünü elleriyle kapattı.
"Ya enginn!! B-ben alırdım bunları o kadar da h-hasta değilim!"
"Yahu güzelim, hayatım,minik bebeğim. Bunu derken bile titremekten konuşamıyorsun nasıl ayağa kalkacaksın doğru düzgün gözünü açıp kapayacak halin yok çok ateşin var. İnat etme. "
"T-tamam"
Onu yumuşatab şeyin bebeğim kelimesi olduğunu adım gibi biliyorum. Hatta o kelimeden sonra beni dinlemediğini de biliyorum. Etkim büyük kahretsin.
Arkamı dönüp ellerimi cevime koydum. Benim üstümde ıslaktı hatta yerleri bile ıslatmıştım.
"Nazlı, giyindin mi?"
"E-evet"
Önümü döndüğümde iç çamaşırlarını giymiş kollarını vücuduna bağlamış bekliyordu. Islak kazağımı çıkarıp yere attım onu ıslatmak istemiyordum. Hemen yanına gidip kalın gecelik üstünü giydirmeye başladım. Ardından altını da giydirip yatağına oturttum.
"İyimisin?"
"İyiyim. Sen üşüteceksin böyle geçen gün bıraktığın eşofmanını falan giysene?"
Aa doğruya. Tekrar dolaba yöneldim.
Altımdaki ıslak pantolonu da çıkardım.
"Ş-şey engin, b-ben çıkıyım. Ee orda i-iç çamaşırında vardı galiba h-hepsi var işte giyinirsin"
Utangaç nazlı çok hoşuma gitse de ayağa kalkacak hali yoktu üstelik iyi manzara sunmuştum kaçması şapşallık. Altımdaki baksırdan dolayı da kekelemişti. Elimdeki kıyafetlerde ona döndüm. Gözleri kocaman olmuştu şimdi. Yanına gidip ağzının içi sayılacak kadar dibine girdim.
"Neden? Müstakbel kocan değilmiyim ben senin. İzleyebilirsin bence?"
Büyüyen gözlerini açıp kapattı.
"Y-yok. S-sen rahat da edemezsin ben izlerimde"
Kırdığı potu fark edip elini ağzına kapattı.
"Aa olurmu hiç güzelim. İzle izle, mal senin zaten. Ne çekineceğim?"
"Ya yok ben öyle demedim de şey, yani şeyden hani ayıptan yani doğru olmaz diye yoksa şey ben beden izleyeyim ki,
H-hem hastayım ya ben...
Uzayan konuşmasını dinlemeden yatağın ucuna kıyafetlerimi koydum. Ardından piç smile yaparak baksırımı çıkardığımda kulağıma sıçan ses duyuldu.
"Hiiiiih engiin! Naptıın! Görmedim! Valla görmedim! Bak kapattım gözlerimi hemen kapatmıştım zaten"
İç çamaşırımıngiyip eşofmanımı giydim. Ardından kazağı da giyip yere bıraktığım ıslak çamaşırlarımı ve nazlının ıslak iç çamaşırlarını aldım, banyoya götürdüm. Sepete atıp yeniden odaya döndüm havlusunu da alıp çamaşır makinesine tam anlamıyla tıktım. Ellerimi yıkayıp saçlarımı arkaya doğru attım. Odaya döndüğümde öylece suratıma bakıyordu şaşkın şaşkın.
"Ne oldu güzelim?"
"H-hiiç şey sadece uyuyacağımda ben.. Uyuyana-
"Nazlı gitmeyeceğim.! Bunu konuşmayalım artık. Yatalım uyuyalım."
"Tamam"
Hemen yanına gidip yatağa uzandım onu da kendime çektim. Yüzünü göğsümde gizledi hep yaptığı gibi. Sıkıca sarıldım.
"Bakıyorum rahatız reçelcik?"
Yüzünü daha da sakladı.
"Yurdum burası nerede rahat olabilirim ki başka?"
Kalbime değiyordu bile bile. Evet onun yurdu da yuvası da bendim. Bir evlensek tamamiyle yuva olacaktım ona.
Saçlarını kokladım. Mis gibiydi. Ben yurduysam eğer o da bu yurdun güneşi. Batmayan solmayan güneşi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN REÇELİ ~ aşkın sıfatı~
RomanceEngin ve Nazlı olabilecek şey değil! Ama oluyor. Sonuçta anneler birlikse ve bu birlik 45 yıldır taht sürüyorsa.? 13 yaşından sonra birbirini görmemiş iki çatlak. 13 yıl sonra görürse o gözler birbirlerini ne olur? Nefretin içide aşk büyür. ~~~ ...