Devrim gözlerini devirip karşısındaki adama baktı. Çekim işleri gittikçe can sıkıcı olmaya başlıyordu. Üstelik Dave'in dediği gibi Autumn ile fotoğraf çekilmiyordu. Birlikte sadece iki poz vermişlerdi. Autumn'un fotoğrafları ayrı, Devrim'in fotoğrafları ayrı çekiliyordu. Genç adam bu durumdan hiç memnun değildi.
Autumn ise dalgın bakışlarıyla kameraya bakıyordu. Mankenlik yaptığını babası duyduğunda onu öldürecekti. Aklına birden gelen farklı anılar, dalgın bakışlarının endişeyle dolmasına neden oldu. Devrim gerçekten Autumn'u öpmüştü. Autumn öpüşmenin bu kadar güzel olduğunu unutmuştu.
En son üniversite sonda okulun en şişman çocuğu tarafında zoraki bir öpücüğe maruz kalmıştı. Bunun üstüne çıktıkları süre boyunca Nicolas, Autumn'u bir kere bile öpmeye çalışmamıştı. Neyse ki Autumn'a göre aldığı tek öpücük gerçek bir öpücük sayılmazdı. Gerçek öpücüğünü Devrim vermişti.
Genç kadın hala o anı aklından çıkaramıyordu. Devrim'in ensesini tutmuş, sıcak dudaklarını hissediyordu. Autumn gözlerini kırpıştırırken "Bayan Agosto" diyen adamla "Özür dilerim biraz ara verebilir miyiz?" diye sordu.
Fotoğrafçı genç kadını onayladığında Autumn yavaş adımlarla Devrim'in çekiminin yapıldığı yere yöneldi. Devrim'in saçını düzeltiyorlardı. Ancak adam sıkılmış görünüyordu. Kolundaki saati gösterip somurtkan Devrim'e "Gülümseyin Bay Uğurlu" dedi fotoğrafçı. Devrim zoraki bir gülümseme taktığında Autumn elinde olmadan güldü. Komik görünüyordu.
Devrim'in gülümsemesi güzeldi. Hatta Autumn en güzel gülüşlü erkek olarak onu seçmişti. Ancak şu an zorlanıyor görünüyordu.
Genç kadın yavaş adımlarla fotoğrafçının tam yanına geldi. Devrim'in baygın bakışları Autumn'u bulduğunda birden canlanıp büyüdü. Genç adam duruşunu düzeltip dikleştirdi. "Bayan Agosto" diyen fotoğrafçıya "Biraz ara vermeye ne dersiniz?" dedi tatlı ses tonuyla Autumn.
Devrim öne atılıp "Harika olur" dedi ve kafasındaki şapkayı çıkardı. "Bayan Agosto sizi kırmak istemem ama çekimin uzaması-" diyen fotoğrafçıya "Bir şey mi dediniz?" dedi Devrim ve adamın yanından geçip Autumn'un yanına geldi.
Genç çift giderken fotoğrafçı çalışanlara bağırıp şapkasını yere attı. Devrim stüdyodan çıkıp temiz havayı rahatlıkla içine çekti. Autumn'a doğru dönüp "Zamanlaman harika Autumn" dedi neşeli sesiyle. Birinin fotoğrafını çekmesinden nefret ederdi. Bu yüzden onun için oldukça zor bir işti. Autumn'un yeşil gözleri ışıldıyordu.
Devrim iç çekerek "Nereye gitmek istersin?" diyerek yürümeye devam etti. Autumn, Devrim'i takip ediyordu. "Yemek yiyebiliriz" diyerek öneri sundu. Devrim başını salladı. "O zaman yemek yiyelim" dedi ve arabayı açtı. Autumn aceleyle arabaya bindi. Kemerini takıp Devrim' e doğru baktı.
"Harika bir yere gideceğiz aşkım" diyen Devrim sırıtarak yola bakıp arabayı hareket ettirdi. Autumn ise gözlerini kırpıştırarak camdan dışarıya bakmaya başladı.
Devrim'den bir süre önce tekrardan türkçe dersi almaya başlamıştı. Az da olsa konuşmayı başarıyordu. Türkçe kelimeler arasında 'aşkım'ın Autumn için özel bir yeri vardı. O kelime hem Devrim'den uzaklaşmasına hem de Devrimle yakınlaşmasına neden olmuştu. Her zamanki gibi çalan şarkıya eşlik eden Devrim ile devam eden yolculuğun keyfini çıkaran Autumn neşeli sesiyle sevgilisine eşlik etmeye başladı.
Devrim gülerek önce ona sonra yola bakıp çalan şarkıyı söylemeye devam etti. Genç adam rahat ve mutlu hissediyordu. Nedenini bilmese de en başından beri hep öyleydi. Autumn ona iyi geliyordu. Aklına genç kadını öptüğü an geldi birden. Bir kez daha o olayı tekrarlayabilme olanağı var mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgar Adam
General FictionKalplerden Ritimler Serisi 3- Alman asıllı Türk hız ustası Devrim Uğurlu aşkı bekleyen biri değildi. Sadece italyan mühendis Autumn'un ilgisini çektiğini düşünüyordu. Çıkan magazin haberleri bunun tam aksini söyleyip bu iki kişiyi birleştirecekti...