Okunmaya başladığınız tarihi buraya yazın ki bende size gönülden bir hoşgeldin diyebileyim. Dünyam, satırlarıma kalbime hoşgeldin, güzel geldin, iyi geldin... 💞Kalın botlarıma iri kar taneleri düşüyor, yavaş yavaş yerdeki ıslaklıklar çoğalıyordu.
Yılın ilk karıydı. Toprak kuruydu. Hava dondurucu derecede soğuktu. Belki yoğun bir tipi olurdu. Düşeceğim yerden beni kimse kurtaramazdı.
Çok yüksekti. Olmak istediğim yerdi. Ölecektim. Bir adı vardı bu durumun... İntihar diyordu insanlar. Basitçe, kolayca anlatıyorlardı. 'İntihar etti.'
Oysaki bir yıkılma öyküsüydü. İnsanlar bu noktaya kolayca gelmiyordu. Haberlerde hiç bahsedilmezdi nedenlerden. Gereksizdi çünkü. Ölmüştü. Sonuç belliydi. Önce sabrettiğimizi, sonra daha çok sabrettiğimizi kimse bilmiyordu. Sabır taşı değil, sabır taşları çatlıyordu. Çatlakların arasından gözyaşlarıyla karışık derin acılar sızıyordu.
Dünyadan nefret etmeye çok küçük yaşta başladım. Aynı zaman aralığında bu hayatta yaşayabileceğiniz en acı duyguyu, kaybetmeyi de öğrendim. Ailemi... Kaybettim. İşte bu kadar çabuk oldu. Ağızdan bir anda çıkıyordu, söylemesi kolaydı ama etkisi yıllar sürüyordu. Dünya o andan sonra benim için tersine dönmüştü. Her şeyi kaybetmeye başladım. Kendimi bile...
Ortalamanın altında biri olarak yıllar geçti. Yollar birer birer çıkmaza girip tıkandığında... Hayatla mücadele etme gücümü kaybettim!
Dünyanın benden nefret ettiği her dakika, dünyanın kendisinden nefret ettim. Sorunlarım bitmek tükenmek bilmeyip üzerime geldikçe... Tahammül etme gücümü kaybettim!
Kötü biriydim. Yıllar geçtikte hırçınlaştım. Huysuzdum. Çevremde bulunan iyi kalpli insanları... Kaybettim!
Hiçbir zaman çok sevmedim buna karşılık çok sevilmedim de... Her şeye rağmen beni seven biri vardı. Dünya bana güvenmemeyi, acıları öğretmişti. Çok kırdım, paramparça ettim. Yine... Kaybettim!
En sonunda dünyanın bana verdiği her şeyi kabul ettim, kabullendim. Çok nadir olsa da gelen mutluluğu, hayatımın tümünü kaplayan acıyı, kaderi de...
Asıl sorun sanırım bundan sonra başladı. Hayatımın tümünü kocaman, büyük bir boşluk kapladı. Bomboş hissediyordum. Boşlukta öylece sallanıyordum.
Geçen her gün bir öncekinden farksızdı. Sadece kalan ömrümden eksilen günler değişkendi. Mutlu etmiyordu, acıtmıyordu. Duyguları hissetmek hayati önem taşır olmuştu.
Yaşamaktan alamadığım zevki oyuncak yaparak tatmaya çalışıyordum. Küçük bir dükkanım vardı. İşler iyi değildi ama geçindirecek bir ailem olmadığı için kazandığım bana yetiyordu. Umudum yoktu. Beklentim yoktu. Hayallerim yoktu. Böyle bomboş yaşadığım için beni azarlayacak bir yakınım bile yoktu.
Sadece acılar vardı. Baktıkça daha çok acıtan, hatırladıkça paramparça olmuş kalbimi daha çok ezen acılar...
Can çekişme evrem böyle başlamıştı. Dayanabildiğim kadar dayanmış, gidebildiğim yere kadar gitmiştim.
Kaybedecek ufacık bir şeyim bile kalmayınca... Bıraktım!
İşte... Buradayım. Uçurumun Kıyısında! Hep olmak istediğim yerde ve yine tek başıma. Bitecekti her şey. Birazdan... Ben bitirecektim!
Bir adım attım. Sadece bir adım daha kalmıştı. Bitiyordu. Her şey son buluyordu! Hayatım... Ellerimin arasından kayıp gidiyordu...
''Dökecek gözyaşın kalmayınca kalbine gün doğmuyordu!''
-----
Yeni bir maceraya yelken açtık, ağır ağır ilerliyoruz. Akıntıya karşı yüzüyoruz.
Yorumlar altın değerinde! Umarım bu hikayede de yanımda olursunuz ve desteklerinizi esirgemezsiniz. : ))
Ufak bir açıklama: Aranan Anne Bulundu adlı hikayemizin oyuncakçı Levent abisi bu hikayenin ana karakteridir. Ancak isim değişikliği yapılmıştır. Adı Çınar olacaktır. Çınar ve Hayal'in hikayesi yeni yılda sizlerle olacak. Bazen esip kavuracak, bazen içinizi ısıtacak. : ))
instagram: nurakyol.123
facebook grubumuz: Nur Akyol - Düşler Diyarım