BÖLÜM 4 - ÇİÇEK

4.3K 336 32
                                    

Bir bölüm daha yayınlamak nasip oldu canlar. Umarım bu bölümü de diğerleri gibi seversiniz. : )

Keyifli okumalar dilerim. Yorumlarınızı her zamanki gibi bekliyorum.                  

                                         Parlayarak gülen sen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                         Parlayarak gülen sen

                               Nedense aydınlık bir çiçek gibisin.

                         Park Kwang Sun – As If Time Has Stopped

                                               THE K2 - OST 

Kapıdan içeri girdiğinde Çınar farklı bir gezegene adımını atmış gibi tedirgindi. Çünkü burası dünya olamazdı. Gözüne ilk çarpan detay dosyalar olmuştu. Ancak durum dosyalarla sınırlı değildi. Sıra sıra dizilmiş raflar belli aralıklarla monte edilmiş, iki duvarı da kaplıyordu. Oda çok büyük değildi. Küçük olduğu da söylenemezdi. Raflar tavandan yere kadar inmekteydi. Eski kitaplar, yeniler... Ne ararsanız vardı. Oturma odasında gördüğü küçük kitaplıktan kızın okumayı sevdiğini anlamıştı ancak burası... Bu oda gizemli bir dünyanın kapılarını aralıyormuş gibi hissettiren bambaşka bir gerçeklikti. Bu kadar kitabı okumuş muydu? Genç gözüküyordu. Hayatı sadece buradan ibaret olsa bile yapamazdı. Vakit yeter miydi?

Büyük kütüphanenin dışında odada pek çok dikkat çekici öğe vardı. Kitaplarla kaplı duvarların önünde tahta merdivenler, merdivenlerin önünde masalar vardı. Kahverengi, eski moda, orta büyükte, dikdörtgen... Aynı masalar uç uca birleştirilmiş, üçü solda, üçü sağda olmak üzere yerleştirilmişti. Masaların üstünde ise binlerce dosya... Kağıt yığınlarına baktıkça aklı karışıyordu. Bir masanın üzerinde ansiklopediler sıralanmıştı mesela. Bu zamanda ansiklopedi kullanan insan var mıydı? İnternet kullanmak çok daha kolayken hem de.

Bir de cam kenarı vardı. Asıl önemli olan zaten orasıydı. Geniş pencerenin sağ ve solunda aynı model koltuklar bulunuyordu. Çok yer kaplamayan, sağlam, rahat, eski moda, kahverengi...

Bilgisayar masası oldukça büyüktü. Odadaki diğer mobilyalarla aynı renkteydi. Pencerenin dibine yerleştirilmişti. Bilgisayarın önünde kocaman rahat görünümlü, pofuduk bir sandalye vardı. Bu zamanda masaüstü kullanan da sınırlı sayıdaydı. Kırmızı pofuduk örtünün altındaki rahat sandalyenin iki yanında küçük sehpalar... Birinde dosyalar, diğerinde abur cuburlar, çeşitli atıştırmalıklar... Ve son olarak Hayal!

Bu kadar detayın içinde onu görmek Çınar'ı nedensizce rahatlatmıştı. Hayal bilgisayarın başındaydı. Sandalyesini tam klavye hizasına ayarlamış parmaklarını çalıştırmakla meşguldü. Sırtı cam tarafına dönük olduğundan Çınar kızın sadece sarı saçlarını görebiliyordu. Neler oluyordu? Güzel gözlü kadın ne işler çeviriyordu?

UÇURUMUN KIYISINDAYIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin