FİNAL BÖLÜMÜ İKİYE BÖLDÜM ANLATACAK ÇOK ŞEY OLUNCA. BEN YAZARKEN KEYİF ALDIM. UMARIM SİZ DE OKURKEN AYNI KEYFİ ALIRSINIZ.
instagram: nurakyol.123
Baharda açan pembe çiçeklerin mevsimi gelip geçti. Bir yaz geçti. Güzel, özel, sıcak bir yaz. Ardından kış geliverdi. Tüm kışlardan farklıydı. Yalnız geçen kışlar soğuğu kat kat daha fazla hissedilir kılarken birlikteliğin, beraberliğin var olduğu bir kış mevsimi oldukça romantik geçekti.
Yılın ilk karı gökten yere düştüğünde başlamıştı bir aşk hikayesi. Baharda açan pembe çiçeklerin ahenkle uçuştuğu bir günde son bulmuştu. Kadın, adama kavuşmuş; adam kadına sarılmıştı. Artık vuslat zamanıydı. Çekilen zorlukların ardından gelen huzur paha biçilemez ölçüde kıymetli ve güzeldi.
O günün üzerinden aylar geçmişti. Her zamankinden daha güzel bir yaz yaşanıp geriye hatırlanası anıları bırakmıştı. Kalplerdeki sıcaklık günlere, haftalara yansımıştı. Rüya gibiydi. Bitmeyen bir rüyaydı. Adı üç harfli basit bir kelimeydi. İçinizi sıcacık eden, kalbinizin attığını hissettiğiniz en güzel duyguydu. Aşk'tı.
O gece adam kadına hayallerinden, gençliğinden, yaptıklarından bahsedip durdu. Heyecanı, tutkusu takdir edilesiydi. Öyle büyük, öyle ihtişamlı bir yüreğe sahiptiki Çınar... Tozpembe hayalleri, bozulmayan çocuksu ruhu ve karanlıkların içinde kalmasına rağmen bembeyaz kalmayı başarabilen kalbi vardı. Hayal hiç sıkılmadan, usanmadan dinledi onu. Ta ki uykuya yenik düşüp kedi gibi kıvrılana kadar...
Adam hiç susmadan konuştu. Kalbine yatırdığı kadına dünyasını anlatmaktan büyük zevk duyuyordu. Bunca zaman içinde tutmak, saklamak, bastırmak, kaçmak kolay olmamıştı. İnsan bir anlatmaya başlayınca susmak nedir bilemiyordu. İçinde kalanlar yüzünden sıkıntılar dizisi çekmiyorlar mıydı zaten?
Güzel gözlü kadından horlamaya benzer mırıltılar duyulmaya başladığı an sustu. Uyumuş muydu? Daha çok şey vardı konuşacak... Nasıl uyuyabilirdi? Aylarca ayrı kalmışken ve nihayet kavuşmuşken rahat rahat uyuyor muydu yani?
Karışık düşüncelerle ve suratsız bir ifadeyle kadına baktığında yumuşaması eş zamanlı olarak gerçekleşti. Bir insan hem yorgun hem sevimli nasıl görünebilirdi? Hem de uyurken... Düşünceler uçtu gitti aklından. Doyasıya izledi güzel yüzlü kadını. Onu bir daha hiç göremeyeceğini düşündüğü tüm o kötü günleri düşündü. Elini yavaşça kadının sarı saçlarında, hemen ardından sevimli yüzünde dolaştırdı. İçten, derinden seviyordu. Kalbi sızlıyordu. Hislerinin yoğunluğu altında mutluluktan adeta sarhoş olmuş gibiydi.
Biri giriyordu hayatınıza. Varlığı güneş yokluğu kara delik oluyordu. İnanılır gibi değildi. Yabancısı ve daha önce hiç tatmadığı duyguları şaşırarak yaşıyordu. Amcasının zorla evlendirdiği ve sırf üzerinde baskı kurularak yapıldığı için asla mutlu olamadığı evliliğini düşündü. Kadınlardan da, evlilikten de tiksinmişti. Belki de en çok kendinden... Yasemin kötü biri değildi. Bu konuda asla hakkını yiyemezdi. Gencecik kızın hayatını kararttığı için kendinden uzun bir süre de nefret etmişti.
Şimdi ise durumlar bambaşkaydı. Güzel gözlü, güzel yüzlü kadını hayatının tam olarak merkezine oturtmuştu. Onunla kurduğu gelecek planlarının başındaydı evlenmek. Evet, onunla evlenecekti. Her sabah, gözlerini açtığında göreceği ilk şey onun güzel yüzü olacaktı. Sadece bu yüzden bile evlenirdi. Kalbine yatırdığı kadının düzenli bir ritimle nefes alışını ve verişini dinlerken hayatın güzel yanlarının da olduğunu kabul etti. Bazen dünya tersine dönebilir, mutlu olabilirdiniz. O huzur dolu anların kıymetini sadece doyasıya yaşayarak bilebilirdiniz.