Keyifli okumalar diliyorum. Yorum yazmayı ve oy ( vote) vermeyi rica ediyorum unutmayın.
Seviliyorsunuz... < 333
Bölüm resmimizin muhteşemliği... Sizce de harika olmamış mı? Ben bayıldımm.
Çınar odaya doğru bir adım attı. Vay canına! Altı üstü çatı katı, ne olabilir ki, diye düşünüp merak etmediği, merdivenlerden bir kez bile yukarı çıkıp bakmadığı yer bambaşka bir dünyaydı. Mavi led ışıkların loşluğu onu karşıladı. Gözlerini kısarak hızla etrafını taradığında görmeyi en son beklediği nesnelerin çarpıcı dünyasında kayboldu.
Odanın yarısını büyük iki dikdörtgen masa kaplıyordu. Bunlardan biri diğerine göre daha büyüktü. Biri langırt, diğeri bilardo masasıydı. Bilardo masasının üzerinde toplar dağınık bir şekilde duruyor, iki sopa da masaya yaslanmış konumda bekliyordu. Langırt masasının ışıkları yanıyordu. Sol tarafta dev bir ekran vardı. Loş ışıkta ve karanlıkta duvara gömülü gibi duruyordu. Ekranın önüne ve biraz gerisine minderler yerleştirilmişti. Oyun konsolları ve son model bir playstation... Daha da şaşırtıcı durum ise büyük ekranın etrafı aklınıza gelebilecek her türlü oyun cd'si ve filmlerle dolu olmasıydı. Çınar, Hayal'in kitaplara olan merakını biliyordu ama oyun ve filmler... Bunlara da ilgisi olduğunu bilmiyordu. Kim bilir daha bilmediği neler vardı.
Geri kalan alanda ise çeşit çeşit aletler vardı. Çınar boks makinası bile görmüştü. Köşelerden birinde mini bowling vardı. Hemen yanında ise oyuncak kazanma makinası... Bu odayı kim düzenlemişti? Çınar'ın aklı almıyordu. Bir evin her kapısı nasıl farklı bir dünya olabilirdi? Aklına doluşan sorulara her dakika yenileri ekleniyordu. Evde görmediği tek alan Hayal'in yatak odasıydı. Oranın sakin olmasını umuyordu. Biraz daha farklılık görmek aklına zarar verebilirdi. Aklı karışmıştı. Oyuncak kazanma makinasının içindeki rengerank pelüş oyuncaklara bakarken aklını toparlamaya çalıştı. Başaramadı. Bu ev, Hayal, Yiğit... Hepsi, her şey ilginçti. Tuhaflık Çınar'ı rahatsız ediyordu. Önceki hayatını düşündü. Monotondu, sıkıcıydı. Her günü birbirinin aynısıydı. Sahip olduğu tek alan oyuncak dükkanıydı. Orada uyurdu, orada yemek yerdi, orada kalırdı, orada para kazanırdı. Yaptığı tek şey oyuncak yapmaktı. Burada ise her gün farklı bir atraksiyon yaşıyordu. Farklılığa alışmaya çalışmak yorucuydu.
''Daha ne kadar kazma gibi dikilecek kapıda?''
Yiğit'in sesini duyduğunda bir parça kendine gelmişti. Kazma mı? Kendisine kazma yakıştırması mı yapılmıştı? Hakaretti! Hakaretlerin en büyüğüydü. Asla kabul etmiyordu. Dua etsindi, şu an fazlasıyla şaşkındı. Hayretler içinde kalmasa ona gününü gösterirdi!
''Sanane.''diyerek cevap veren Hayal olmuştu.
''Göz zevkimi bozuyor.''
''Oyuna bak sen. Yeneceğim seni bu gidişle.''