BÖLÜM 7 - FOTOĞRAF

3.4K 272 19
                                    

Herkese selamlar dostlar... Sonunda yeni bölüm sizlerle. Biraz gecikti farkındayım. Araya bir sürü şey girdi maalesef. Dedemin vefatı, cenaze işlerinde sonrasında gelen yazma isteksizliği derken epey vakit aldı toparlanmak. Umarım seveceğiniz bir bölüm yazabilmişimdir. Yorumlarınızı, oylarınızı(vote) bekliyor olacağım. Bu bekleyişlerim boşa çıkmaz inşallah. < 333

instagram: nurakyol123

Keyifli okumalar dilerim

Bölüm şarkısı olarak seçtiğim parça bir harika. Mutlaka dinleyin derim. < 333


Günler, saatler, dakikalar, saniyeler öylece habersiz, çabucak akıp giderken dışarıdaki dünya iki gizemli karakterin umurunda değildi. Çınar eski hayatını unutmuşa benziyordu. İçini kemiren düşünceleri bazen aklını karıştırıyordu. Özellikle arabasında unuttuğu telefonunu hatırlatıyorlardı. Şimdilik merakını bastırabiliyordu ancak pes etmesi yakındı. Hissediyordu. Kontrolü kaybedip o telefonu en sonunda almaya gideceğini biliyordu. Açmak zorunda değildi sonuçta. Sadece yanında dursun yeterdi. Hayal yanındayken her şeyi unutuyordu fakat yatağa yattığında beyni zonkluyordu.

Güzel gözlü kadın çalıştığı zamanlar Çınar kitap okumakla vakit geçiriyordu. Keyifli bir uğraştı. Okumak iyi geliyordu. Başka başka karakterlerde bazen kendini buluyordu. Bazen hak veriyordu bazen kızıyordu derken gün nasıl bitiyor anlamıyordu.

Hayal çalışmayı bıraktığında ise olan oluyordu. Çınar, güzel yüzlü kadın ne derse onu yapmak zorunda kalıyordu. Oradan oraya sürükleniyor, orta yaşlı bedeni yorgunluktan ölene kadar dinlenme izni olmuyordu. Her sabah güneşin doğuşunu izlemek artık alışkanlık olmuştu. Hayal daha çok geceleri çalışıyordu. Güneşin doğumu ve batımına kadar olan zaman genelde ikisine kalıyordu. Acil bir durum olmadıkça Hayal gününü Çınar'la geçirmeyi tercih ediyordu. Birlikte yemek yiyorlardı. Bulaşık işini Çınar hallediyordu. Hayal iki üç günde bir temizliğe girişiyordu. Çamaşır işi de sepet doldukça Hayal tarafından düzenli olarak yıkanıp kurutuluyordu. Çınar tek yaşamaya alışmış biri olarak son derece düzenliyken tartışma ortamı yaratacak sebep olmuyordu. Obur ise evin neşesi sayılırdı. Çınar'a hala pek yaklaşamasa da Hayal'in peşinden ayrılmıyordu. Hayal onunla oynarken, Çınar'ın deyimiyle tepinirken, etrafa neşe sıçrıyordu.

Kahvaltı yaptıktan sonra Çınar kendini koltuklardan birine atmış, yayılarak rahatça oturmuştu. Bir başkasının evini kısa sürede bu kadar benimseyeceği aklından geçmezdi. Sanki yıllardır bu evde, Hayal ile beraber yaşıyordu.

''Bu gün ne var yemekte kocacım?''

Hayal'den gelen soru üzerine Çınar şaşkınlık dolu bir ifadeyle baktı. Kırışmış alnı, düşünceli tavrı yüzüne ayrı bir çekicilik katarken bu gereksiz samimiyetin nereden geldiğini merak ediyordu. Kocacım... Kocacım mı demişti o? Ah, bu kadın... Bazen gerçekten adının özelliklerini tamamen yansıtacak şekilde davranıyordu.

Güzel yüzlü kadın ise nefesini tutmuş, bekliyordu. Harelerinde yeşilin her tonunu barındıran güzel gözleri muzip parıltılarla parlıyor, yanakları hafif kızarıklığıyla mücadele ediyordu. Dişlerinin tamamını gösterecek kadar geniş bir gülümsemeyle Çınar'a bakıyor, vereceği tepkiyi merak ediyordu. Tamamen şaka amaçlı sorduğu soru görünen o ki Çınar tarafından dikkate alınmıştı. Karmakarışık yüz ifadesi Hayal'e kahkaha atmak konusunda baskı yapıyordu. Aslında aklında olan küçük oyununu devam ettirip eğlenmekti ama biraz daha beklerse küçük kahkahaları burnundan çıkabilirdi. Çınar Bey... Şakayı anlamadığına göre evlilikten ciddi anlamda korkuyor olmalıydı.

UÇURUMUN KIYISINDAYIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin