Yepyeni bölümle karşınızdayım canlar. 5.bölüme 172 okuma 35 vote ve sadece 3 yorumcuk gelmiş. Bu biraz üzdü açıkçası. Olsun ben yine de yazacağım. Okuyan herkesin oy(vote) bırakmasını, yorum yapmasını rica ediyorum. Sizler benim ilham kaynağımsınız. Ne kadar çok yorum oy olursa bölümler o kadar erken gelecektir. : ))
Bölüm şarkımız hemen aşağıda. Ben yazarken sık sık dinledim. Umarım siz de beğenirsiniz.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Son olarak instagramda beni takip ederseniz sevinirim canlar. Dm'den her zaman mesaj atabilirsiniz. Kullanıcı adım nurakyol.123 : )
'Uyan Çınar... Haydi! Ya uyansana. Uyan dedim. Çınarrr....''
Çınar yeni yerine henüz alışabilmiş, geçen günlerin verdiği yorgunlukla derin uykuya dalmıştı. Yerini yadırgayan insanlardandı. Yattığı yatak, başını koyduğu yastık, üzerine örttüğü yorgan... Hepsi uykunun gelmemesine, kaçmasına, Çınar'ın deli olmasına neden olabilirdi. Her şey bir anda farklılaşınca uykuya dalmak zor olmuştu işte. En azından koltuktan iyiydi. Uzun bacaklarını sığdırmak gibi bir derdi olmamıştı. Yeni yatağı oldukça uzun ve genişti.
Uzaklardan gelen rahatsız edici ses olmasa her şey daha mükemmel olabilirdi. Kulak tırmalıyordu, canını sıkıyordu. Ses gittikçe inceliyor, işkence seanslarına dönüşüyordu.
''Bir de bana der. Şu hale bak!''
Gözlerini aralamayı başarabildiğinde güzel yüzlü kadını gördü. Yarım açabildiği gözleri yuvalarından fırlayacak kadar açılırken Hayal gülüyordu. Çınar tamamen istemsiz bir hareketle beline kadar inmiş kalın yorganı boynuna kadar çekti. Hayal küçük bir kahkaha attı. Sanki roller değişmişti. Tam tersi olması gerekmez miydi? Erkekler de... Utanır mıydı?
''Korkma... Seni yemeyeceğim. Kalk yataktan. Geç kalacağız.''
Kaşlarını sonuna kadar çatan Çınar hiçbir şey anlamamış gibi güzel gözlü kadının yüzüne baktı. Uyku sersemiydi, yorgundu. Hava hala karanlıktı. Üstelik başı da ağrıyordu. Hayal iyi miydi? Aklı başında mıydı? Çınar'dan ne istiyordu!
''Nereye geç kalıyoruz?''dedi Çınar. Sesi normalde olduğundan daha kalındı. Birkaç kez öksürdü. Boğazı kupkuru olmuştu.
''Güneşin doğuşunu izlemeye... Ben suyunu getiriyorum. Gelene kadar hazırlanmış ol.''
