Herkese merhabalar, iyi geceler ve hayırlı sahurlar... : ) Bölüm biraz gecikti. Düğünler, sınavlar, hastalıklar derken ancak vakit bulabildim. Kusura bakmayın dostlar. : )
Niyetim bölümü yarın yayınlamaktı aslında. Ama dayanamadım. Bence güzel bir bölüm oldu. Ben yazarken neden bilmiyorum çok sevdim. Oy isterim, yorum isterim efendim... Sevdiğiniz kısımlara herhangi bir emojiyle satır arası yorum yapabilirsiniz. : ))
instagram : nurakyol123 (takibe almayı unutmayın dostlarım)
KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİM...
BÖLÜM RESMİNİN GÜZELLİĞİ < 33 ÇINAR VE HAYAL OLUR KENDİLERİ.. : )
BEN BÖLÜMÜ YAZARKEN SIK SIK BU ŞARKIYI DİNLEDİM. SİZ DE DİNLEYEREK OKUYABİLİRSİNİZ : )
Güzel gözlü kadın Çınar'ın kollarında konforlu bir uykuya dalarken korkuları, sadece o gecelik olsa bile yok olmuştu. Bir gün Çınar gitmek isterse ona sıkı sıkı sarılır, bırakmazdı. Hayatında bir kişinin daha öylece çekip gitmesine izin veremezdi. Bunu bir kez daha yapabilecek ne gücü ne de cesareti vardı. Gidenler için kolay oluyordu belki ama ya geride kalanlar? Geride kalanlar nefes alamıyordu işte. Hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam edemiyordu.
Sabah uyandığında yalnızdı. Çınar'ın yüzünü görerek sersemliğini üzerinden atmak, ona teşekkür ederek koltuktan kalkmak isterdi. Sayesinde derin bir uyku çekmiş, tamamen dinlenmişti. Yöntemi gerçekten işe yaramıştı. Ritmik, sakin kalp atışlarını dinlemek uyumayı gerçekten kolaylaştırmıştı. Başta biraz saçma gelmişti doğrusu. İşe yaramayacağını düşünmüştü. Her gece Çınar'ın kollarında olsa, kalp atışlarının sesini dinlese düzenli uyuyan biri olabilirdi. Sahi o neredeydi? Gece yanından kalkıp Yiğit'in odasına mı gitmişti? Zannetmiyordu. Onunla uyumaktan hoşlanmıyordu adam. Yiğit'ten nefret ettiğine inanmıştı hatta. Isınamamıştı bir türlü. Araları uzun süre daha iyi olmayacak gibi görünüyordu. Yine de abisinin odasına gidebileceğini düşündü. Koltukta uyumak yatakta uyumaya benzemiyordu. Rahatsız olmuş olabilirdi. Mutfakta yoktu, banyonun ışığı yanmıyordu. Başka nerede olabilirdi ki?
Merakına yenik düşüp hareketlenmeden hemen önce Yiğit göründü. Tek omzuna taktığı sırt çantasıyla Hayal, onun gitmeye hazırlandığını anladı. Aydınlık yüzüne bir gölge düştü. Yeşil hareler birden karardı. Gelenlerin hep gidiyor oluşu takılmamaya çalışsa da üzüyordu güzel gözlü kadını. Derin bir nefes alıp gülümsedi. İşte bu kadar kolaydı onun için mutlu görünmek...
''Günaydın.''dedi sıcak bir ses tonuyla. Kimse üzüldüğünü, sıkıldığını, yorulduğunu, canının acıdığını bilsin istemezdi. Belki de en kötü huyu buydu. İnsan olduğunu kendine zaman zaman hatırlatıyordu. Ama bu çaba nafileydi. En son ne zaman birinin omzuna yaslanıp ağladığını hatırlamıyordu. Belki de bu yüzden abisinin gidişi kolay ve çabuk olmuştu. Hayal, hep iyi olurdu. Ne olursa olsun gülümserdi. Mutlu olacak bir şey bulurdu kendine. Kendiyle bile mutlu olabilirdi. Düşse bile çabuk toparlardı. Ağlasa bile iki dakika sonra gülerdi.