2. Özür Dilerim

78.6K 4K 662
                                    

İyi okumalar...

"Sevgilim."

Bileğini tutan iri eller birkaç saniye daha o şekilde sıkarsa elleri tahta oyuncaklar gibi iki yanına düşecekti Nazlı'nın. Aşırı şekilde canı yanıyordu. Beyaz tenin morarma ihtimali yüzde yüzdü.

Gözleri kara kuyuları andırıyordu Karahan'ın. Söylediği hiç hoşuna gitmemişti. Nazlı'yı sevmeyen o degil miydi? Onu bırakan, hayatının sekiz yılını acılar içinde geçirmesine neden olan... Onun için hiç bir şeyini feda edemeyen adam, o değil miydi?

Nazlı, Karahan'ın eski sevgilisiydi. Böyle adamlar eski sevgililerini hâlâ çekici bulurlardı. Bir tek onlara ait olsun isterlerdi ki, Nazlı hiç ona ait olmamıştı.

Nazlı'nın acısı yüzüne yansımış olacak ki tatminkâr bir gülüş belirdi Karahan'ın yüzünde. O gülen suratını dağıtmak istiyordu Nazlı.

"Sevgilin," dedi Karahan.

Lanet olası yüzü kıza hiç bir şey anlatmıyordu. Acısının izin verdiği kadar gülümsedi. "Sevgilim."

Yağız'ın kalp işaretini görünce bu hale geldiyse, Yağız'ı görse düşünmek istemiyordu Nazlı. Geriye çekti kendini ama o tekrar daha yakınlaştırdı kendine.

"Sen kimi kandırıyorsun? Senin benden başka sevgilin olmadı."

Nereden biliyordu? Hayır sadece Nazlı'yı yokluyordu. Laf almaya çalışıyordu. Nazlı usta bir yalancı değildi ama 'istersem olabilirim' diye geçirdi aklından.

"Sen öyle zannet, senin bırakıp gittiğin kız yok karşında. Yirmi sekiz yaşında bir kadın var. Senin hayatından ne kadar kadın geçtiyse benim hayatımdan da o kadar erkek geçti."

Gözleri kısıldı. Nazlı'nın gözlerinde doğruluk payı arıyordu. Buldu mu? Bilemiyordu ama hiç hoşuna gitmemişti.

"Kimdi o?" dedi dişlerini sıkan adam.

"Yağız."

"Yağız kim lan!? Benim adımın yanına bir kez bile kalp koymadın. Kim o kim?"

"Sana ne! Sen kimdin ki ben senin adının yanına kalp koyayım? Bencil adamın tekiydin."

Kızı aniden itti. Bileklerini de serbest bıraktı. Nazlı'nın eli istemez bir sağ bir sol bileğine gidip orayı ovuşturdu. Acıyordu. Kırmızıya dönmüştü. Kesin moraracaktı.

Öfkeyle baktı yüzüne Nazlı. Adam aynı öfkeli bakışlarla karşılık verdi. "Seninle iş ortağıyız, hayat ortağı değil. Bu şekilde bir konuşma bir daha istemiyorum. Ve bana yaklaşmanı da istemiyorum."

Onu hiç takmamıştı. Sakince arkasına yaslandı ve yüzündeki alaycı ifade Nazlı'yı daha çok öfkelendirdi. Bu odadan bir an önce çıkmalıydı. Çantasını ve ince montunu aldı. Kapının kolunu tuttu. Açamamıştı çünkü onun sesi durdurdu kızı.

"Sen kimsenin değilsin. Ve kimsenin olmadın. Yalan sana yakışmıyor."

Dönüp suratına haykırmak istemişti 'değilsem senin suçun. Değilsem hala seni deli gibi sevdiğim için.' Ama bunu ölse bile yapamazdı. Omzunun üzerinden baktı ona. Güldü. Sen öyle zannetmeye devam et havasıydı bu. Yedi yemedi bilemedi ama kapıyı çarparak çıktı.

İlk gün için fazlaydı. Çok fazlaydı. İçeride bırakamadığı nefesi odanın dışında bıraktı. Şaşkın bakan sekreteri fark etti. Eski haline bürünüp "Adın ne?" diye sordu.

Küstah bakışlarına geri döndü sekreter. Anlaşılan sevilen patron olmayacaktı ama çalışanlar ona saygı duymayı öğreneceklerdi.

"Ece."

 Gidemezsin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin