17. Sen Her Zaman Benimdin

63.4K 3.4K 558
                                    


Keyifli okumalar....


Uzandığı yatakta elini alnına koymuştu Nazlı. Ayağını o şekilde sallarken aklı neredeydi, bilemedi. Öylesi kötü bir hırsa kapıldığını hiç hatırlamadı. Gözlerinin döndüğüne, düşünce yetisinin onu terk ettiğine kanaat getirdi.

Karahan'ın onu zorla getirdiği hastane odasında doktorun gelip koşarak gidebilirsin demesini bekliyordu. Karahan hiç konuşmadan öylece camdan dışarıyı izliyordu.

"Çok sıkıldım çağır şu doktoru artık." Nazlı oyalanıp duruyordu.

Karahan aslında o kapatıldıkları evde Nazlı teslim olurken aklında sadece bir süre, gerçekleri duyana kadar kabullendiğini yeni anlıyordu. Zor demişti ama kabullenir de demişti. Nazlı onu oyalamaktan başka bir şey yapmamıştı. Yalan diyemezdi. Nazlı ne kadar inatçı olsa da kendisini seviyor olduğunu biliyordu. Biliyordu lakin onu durduramıyordu. Nazlı bilmediği ne varsa hepsini öğrenmeden rahat etmeyecekti. Buna hakkı vardı elbette ama onlara getirisi olmayacak şeyleri duymasını istemiyordu Karahan. En çok içerlediği ise kendini 'barıştık' diyerek kandırmış olmasıydı.

Güven zaten çok yoktu. Yine de söylenen yalanlar da boylarını aşmıyordu. Bildiğinde ona hiçbir şey kazandırmayacağı gibi kaybı da büyük olacaktı. Kimin kimi kaybedeceği bile karışmıştı.

Yönünü hiç Nazlı'ya dönmeden konuştu. "Gelir birazdan." Aklı hala nasıl kandırıldığındaydı. Nazlı'nın haklılık payı olsa bile kırılmıştı Karahan. Karahan'ın kızmış hali de kırılmış hali de bambaşkaydı. O da bir gün Nazlı'sını bu şekilde kandırmamış mıydı? Onun ne hissettiğini ilk defa iliklerine kadar hissetti. Yaşayarak öğrendi.

Karahan'a çevirdi bakışlarını, çözmeye çalışıyordu. Kendisinin kızmış olması gerekirken, bu adamın hali neydi şimdi... Başını yastığa geri koydu Nazlı. Çözmek mümkün müydü?

Doktor içeri girince toparlanıp oturdu. Karahan da onlara doğru yaklaştı. Doktor orta yaşlarda, sevimli bir yüze sahipti.

"Evet Nazlı hanım, çok ciddi bir şeyiniz yok. Sadece incinme mevcut o da bir iki gün üzerine basmazsanız ve vereceğim kremleri birde sargı bandını iyi bir şekilde kullanırsanız eski haline çabuk döner."

Doktorun bir çırpıda anlattığı şeylere başını salladı Nazlı. "Araba kullanabilir miyim peki?"

Doktor gülümsedi. "Kullanmasanız hem trafik canavarı olmaz, hem de canınızı tehlikeye atmazsınız. Sağ ayağınız malum."

Doktorun yazdığı reçeteyi aldı Karahan. Teşekkür edip doktoru gönderdiler. "Peki ben evdekilere ne diyeceğim şimdi?" Nazlı şaşkın şaşkın sordu. Annesi öğrenmeden peşini bırakmazdı.

"Canım Karahan'ı kandırmak istedi. Onu kandırayım derken hafiyelikte yapayım dedim ama işler umduğum gibi gitmedi. Ben de kendimi bu hale getirdim dersin."

Nazlı kısık gözlerini karşısındakine dikti. Ama Karahan Nazlı'nın tarafına bile bakmıyordu.

"Bu mu senin derdin? Kandırılmak mı yani?"

"Başka ne olmasını isterdin? Belki ölmemi de isterdin sen! Başından büyük bir bela gitmiş olurdu. Sonuçta ben senin oynadığın biriyim. Ama güzel oynuyorsun kabul ediyorum. Ödeşiyoruz. Keşke sen de zamanında bana inanmayıp böyle benim yaptıgım gibi açık açık konuşsaydın. Ben senin beni affettiğine inandım evet. Keşke sen de benim seni sevmediğime inanmasaydın. Seni öyle seven bir adamın o günkü haline kanmasaydın da benim şimdi yaptıgım gibi bana hesap sorsaydın." Karahan'ın öfkesi büyüyor, büyüdükçe de dilinden dışarı akıyordu. Evden çıktıklarında ki umudu üstüne çökmüş, Karahan altında kalmış ve yüreği ağır yaralıydı. Tıpkı Nazlı'ya açtığı yara gibi...

 Gidemezsin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin