31. Çikolata

53.9K 3K 615
                                    

Keyifli okumalar...


Gözlerini açmadan önce bilinci yerine gelmeye başlamıştı. Göz kapaklarının üzerinde tonlarca ağırlık hissi vardı. Bilinci yerine geldikçe en son ne şekilde ve nerede uykuya daldığını hatırlayınca kaçmak için ayaklarını ve ellerini oynattı. Zordu. Ama yapmıştı. Gözlerini yavaşça açtığında karşısına çıkan beyaz tavanı gördüğünde gözlerini tekrar kapattı. "Cennete girecek kadar günahsız olamam," diye mırıldandı. Tekrar gözlerini açıp etrafına bakındı. Önce pencere tarafından başlayıp kapı tarafına kadar yavaşça bakınmaya devem ettiğinde korkudan gözleri büyüdü. Karahan kenarda elini çenesine dayamış kendisini izliyordu. "Günaydın," dedi. Nazlı'nın gözleri sakince tekrar kapanıp açıldı. Yalnız olduğunu düşünmüştü.

Başına ne geldiğini bile bilmiyordu. Nasıl kurtulduğuna dair hiç bir fikri yoktu. Bakışlarını tavana dikti. "Beni nasıl buldun?" diye sordu. "Ya da beni kim buldu? Veya bana ne oldu?" diye usulca bir sesle sordu Nazlı.

"Önemi yok! Buradasın ve iyisin," diyerek ayağa kalkıp kapıyı açtı. Kapıda bekleyen Aslı ile Zeynep'i içeri çağırdı.

Aslı ve Zeynep gülümseyerek içeri girdiler. Biri bir yanına diğeri bir yanına geçip sarı saçlarına birer öpücük bıraktılar. "Çok şey kaçırdın Nazlıcan. Çok atraksiyonlu bir geceydi," dedi Aslı.

Nazlı kaşlarını çatıp Zeynep'e döndü. "Hiç bakma görümceciğim, Aslı doğru söylüyor. Ömrüm oldukça unutmam," dedi Zeynep.

"Yok ben kardeşlerime cidden acımaya başladım. Sizi normal değilsiniz. Şimdi biriniz bana ne oluğunu hemen anlatıyorsunuz. En son bahçeden içeri girerken ağzıma kapatılan acı bir koku ve omzumda bir iğne hissettim. Bir de bir şeyin içine düştüğümü," dedi Nazlı.

Karahan'ın suratı duvar gibi olmuştu. Kamerada izlemişti ve yine aklına gelince Ela ölmeseydi tekrar tekrar öldürüp gömseydim diye düşündü Karahan.

Karahan boğazını temizler gibi ses çıkarınca kızlar sustu. "Her neyse çok uyudun. Acıkmış  olmalısın. Biz gidelim sana yemek gönderelim," diyerek iki kızda kapıya yürüdü.

"Başka refakatçi istiyorum," dedi Nazlı.

Ona dönen bakışlara zıt o başını pencereye çevirdi. Böyle bir şeyi hepsi bekliyordu. Ne başına gelenden haberi vardı ne de onu kurtarmak için çok sevgili asistanını yirmi beşinci kattan aşağı atan Karahan'dan.

"Refakatçi kontenjanımız dolu şekerim. Elindekiyle idare et. Annem birazdan gelir," dedi Zeynep. Bu kızın az ve sert lafları bazen çok can sıkıcı olabiliyordu.

Aslı, Nazlı'ya bakarak, "Bizi yalnız bırakır mısın Karahan?" dedi. Ama Karahan'ın gitmeye niyeti yoktu. "Hayır, bırakmam," dedi.

Aslı güven veren bakışlarıyla Karahan'ı uyarıp  dışarı çıkmasını bekledi. Yarım dakikalık bakışların ardından pes eden Karahan el mahkum odadan çıktı.

"Kendine gel Nazlı," diye hafif perdeden bağırdı Aslı. Nazlı başını hızla çevirip "Kendimdeyim zaten," diye karşılık verdi.

Zeynep, "Hayır, değilsin. Seni ne halde bulduğumuzu bilmiyorsun. İnan bilmekte istemezsin. Ve toplamda üç saatte bu beğenmediğin adam dünyayı tersine çevirdi," diyerek çıkıştı.

Nazlı konuşmak için ağzını açamadan Aslı girdi söze. "Karahan olmasaydı sen şu an yoktun." Sonra iki adımda yanına gelip Nazlı'ya doğru eğildi. "Tebrik ederim Nazlı, iki haftalık hamilesin bu arada."

Aslı'nın söylediği sözler Nazlı'nın beyninde kendine yer arıyordu ve bulduğunda gözleri dehşetle açıldı. Yataktan hızla doğruldu. Ama aynı anda başında hissettiği dönme ile elini başına götürdü. Aslı onu yatağa geri yatırdı. "Ha diyorsan ki bilen var mı? Yok! Bana bak kızım aklını topla yoksa ben toplarım. İnan bana ne oldum dersin," dedi hain bakışlar eşliğinde.

 Gidemezsin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin