Nifak Tohumu

29 1 0
                                    

Söze nasıl başlasam bilemedim, hayata bodoslama girdiğim gibi anlatamam tabi, bebekken ağlamak bir ihtiyaçtı şimdi ise o yaşlarda batar bir gemi, kim yaşar söyleyim, sevdiklerin. Çocuktuk bir zamanlar, büyüdükçe öğrendik savaşmayı ömre kir zamanla, elimizde bir kılıç yerine barış tuttuk, diğerinde kalkan ki kırılmasın gönlümüzde kalanlar, kimisi karşı çıktı isyana kimisiyle karşılıklı savaşlar, lâkin arkamızda kaldılar.

Gençliğimi süpürüp yanaklarımı taze tuttu, ömür de ölüm de O'ndan gelip bahtı vurdu, ben çocukken gençlik buldum, gençlikte çocuk yoktu.
Yatarken yaşarım da kalkıp da yaşar mıyım, ömür bittiğinde sırattan bir solukla atlar mıyım, bir cevap yeterdi şu kimsesiz gönlüme, ben yaşarken ölmeyi bilip de ölüme karşı çıkar mıyım?
Hayır bilirim yapmamam gerektiğini, nerden bilebilirdim gözü yaşlı bir çocuğun hafızamda yer ettiğini, seçenekler hayli vardı ama o zamanlar bilemezdi ne ektiyse onu biçtiğini, ve bilemedi de hiçbir zaman çocukluğuna nifak tohumu ektiğini. Sabretti, bekledi, şimdi ise o çocuğa hasret içinde boğuldu özleminin, yitirdi hatalarına, savaşlarına, baharlarına özlemini, ama sürdürdü vazgeçmeden hayata gözlemini, sonu ne olur gözleminin, tahminimi söyleyim, büyük bir ihtimalle ömre yumar gözlerini, yine de üstünden ayrılmasın gözleriniz.

Suçlandıkça delirdik, düşünürken geç saatte yüreklerimiz delindi, bizler yenildikçe değiştik, bizler kaybettikçe güçlendik.

Bir not: Tam da başından vurduk kurdu, biz kanla kurduk yurdu, birbirimize kalkan tuttuk, biz taşla kurduk yurdu.

İzanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin