Bir yağmur damlasında aramak seni, inci çiçeklerine dokunan o soğuk yaşları bulutların, incilere okunan en güzel şarkısın, sözlerin kasveti anlatır, sen gözlerime söz geçiremediğim tek melodisin.
Bu gece hangi yağmurun damlasındasın, hangi inci çiçeğinin gövdesi, içine kapanık yapraklarısın, hangi incide kokuyorsun bu gece, söyle de bileyim yerini yurdunu, söyle de bileyim yerimi yurdumu.
Durup dururken özlüyorum ya seni, çok kızıyorum kendime, kaybettiğim halde çok kızıyorum, çünkü kızacak bir ben bulmam lazım ki belki gittiğinden utanır da geri döner diye.
Bilmiyorum, kaçıncı yaşıma girdim imkansızlığının verasında, kaçıncı damla düşüyor kirpiklerimin terasından, bu kaçıncı acı, vücudumun kaçıncı yarasından, umarsız bir ben geçiyor yüreğinin karasından.
Uzaktan izledim, el ele yürüyen insanları, ne hikmetli bu sevda, sevgiden konuşur lisanları, elde mi kalpte mi bilemem, dilde mi sözde mi bilmem, tek bildiğim üslubuna uymadan sevdiği insanların.
İnsanlar umrumda değil bana sorarsan. Sadece şundan korkuyorum; ya gençliğim kendini kusurlarına yorarsa diye. Korkuyorum, hiç gelmezsin de hayallerim umutlarıma hesap sorarsa diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzan
PoetryBir düşün arkadaş, insanlar ne ister ne bekler ne diler senden, ne ile memnun edersin bazılarını ne kadar nefret ettirirsin kendinden çorbana kaşık atanları ? Düşün, düşün ki birşeylerin farkına var düşün ki hayatının anlamına var. Bir düşün ne haya...