Dostoyevski:
"Hayatta hep mutlu olursam, hayalini kuracak neyim kalır?"---------------------
kazanan kaybeden denen bu oyunda inanın kelimeler bile suskun kalıyorsa içimizde ve aynaya baktığımızda olan o gerçeklik ve suçluluk sadece biz ve bizim o kaba kuvvettimizden doğan inançtır! bağımsız ve hür olmak gibidir tüm bu kelimeler..sözcükler ve sayfalar.
dile getiremediğimiz bir yokluğun üzüntüsü kadardır Sessiz ağıtlar..
gözlerimi açtığımda daha yeni yeni akşam oluyordu.Yavaşça yerimden doğruldum ve birkaç saniye gözlerimi kapattım.Serin bir şekilde esen rüzgar tenimle temasa geçerken hiç etkilenmeden gözlerimi açtım ve etrafıma bakındım.Her zaman geldiğim tepedeydim.O gölgesinde uzandığım ve kaybolduğum ağacın ucunda uzanmış herşeyi boşvermiş bir haldeydim.
tüm bu şansızlıklar üstüme adeta çökerken elimden birşey gelmediği gibi tellaffuz edemediğim kelimeleride kullanmakta yetersiz kalıyordum.Yada bilerek susuyordum.Karşılık vermeden geçip gidiyor ve yaşanmamış gibi davranıyordum.
Şimdiki durumumda buydu ya zaten.Bir başkasının suçunu üstüme atmışlardı ve o bilerek suskunluğum dile gelmemiş tüm bunları yapan ve yaptıranlara yazık dermişcesine bakıp iftiralarını aklıma birer birer kazımıştım.Okul hayatım,aile hayatım ve çoktan etkisinden çıktığım o hayal dünyamda hepsinin gerçekleri yüzüme çarpmıştı.
kazanamayacağım bir oyundan vazgeçmiştim.Direnmemiş ya da çırpınmamıştım.Aksi takdirde sadece kazanabileceğim yerlerde oynamayı ve uğruna mücadele vermeye çalışırdım.Oda ellerimden kayarsa doğacak olan umudumu da yerle bir ediyor olurdu.
okuldan atılmıştım.Onun yerine yarın başlayacağım yeni okulumla beraber harika sandığım ama bir mahzeni andıran duvarlarında tanımadığım iyi kötü insanlarla yeniden başlıyacaktım.Tekrardan tanışacak tekrardan bir sayfa açıcaktım.Temiz ve dolu anısı olan bir sayfaya merhaba diyecektim.Fakat isteksiz ve gönülsüzdüm.Daha çok aldanmış..
boşvermeliydim.Her zaman yaptığım o umursamaz tavrı takınmalıydım değil mi?
sanırım evet..
Biri içimden kendi kendime konuştuğumu duysa büyük ihtimalle aklımı kaçırmış olduğumu sanar yada 'deli' der geçerdi.Ve duyulmaması gerçekten iyiydi.Aksi takdirde içerde sakladığım ve dizginleyemediğim o öfke kesinlikle eskiden olan alevini dile getirir bir volkan misali patlardı.
çokta zorlamamak gerekti aslında.Tabi ben tüm bunları düşünürken hava çoktan kararmış ve önümü göremeyecek bir hale gelmişti.Derin bir nefes alıp sanki biri elini uzatmışta onu tutuyormuş gibi elimi kaldırdım.Sonrada karşımdaki hayale gülümseyip kalktım ve göz devirip yoluma devam ettim.
daha doğrusu paytak ve düşmemek için mücadele eden birini uzaktan görseler ne düşünürlerdi kim bilir..
sokaklardan geçerken birer birer lambalara baktım.Hoş bir havası vardı ama sıkıcıydı.Boğuyordu ve içine çekiyordu.Yerler ise çöpten ve şişelerden geçilmiyordu.Ama tüm bu pis havasına rağmen bu sokakları bu yaşanmışlıkları seviyordum.Belkide sadece benim düşüncemdi.
evime girince havasız oda dikkatimi çekti ve gidip camları açtım. Odama çıkıp temiz kıyafetler giydim ve yatağıma yatıp uykumun gelmesini bekledim.
***
Alarmım beynimin içinde ritmik bir şekilde tekrarlanırken kaşlarımı çatıp
öfkeyle uyandım. Bu durumdan ne kadar nefret etsemde yerimden kalkıp banyoya girdim. İşlerimi halledip üstümü vakit kaybetmeden hızla giyindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENFONİ
ChickLitKapak Tasarım: Sayyldzx Düşünmeden yaşadığımız bu hayatın bedelleri bir çoğumuza ağır gelirken verdiğimiz kararlar kalbimizi yorabilecek bir gerçeklikle dolup taşıyordu. İnsanlar ve içinde bulunduğumuz dünya koca bir boşluktan ibaretken bencil yaşam...