B/12

14.8K 596 81
                                    

Bukowski:
"Mutlu insanlar; Herşeyin en iyisine sahip olanlar değil, Sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir."

Multi: Kumsal Aksoy

***
1 hafta sonra... Ara yorum lütfen.<3

Kumsalla her zamanki gibi okula girerken bahçenin kalabalık olduğunu farkettim. İkimiz bir banka oturup etrafa bakmaya başladık.

Derin ayağa kalkmış eski haline geri kavuşmuştu. Arda ise ona fazlasıyla destek veriyor onun iyi olduğunu gördükçe derin bir nefes alıp güne iyi bir şekilde başlıyordu.

Toprak o günden sonra yanımıza gelmemiş uraz ise çağlayı bıraktığı geceden sonra benimle konuşmamıştı.
Bahçeye giren tanıdık siyah arabayla bakışlarımızı oraya çevirdik.

Uraz arabadan inerken yandaki kapı açıldı ve içerden çağla çıktı. Nefesim içimde kalırken uraz çağlanın elini tuttu ve beraber okula girdiler. Herkesin bakışı onlar üzerinde gelip giderken kafamı çevirdim.

"Sevgiliymişiz gibi davranıcaksın diyen çocuğa ne olmuş görüyor musun? Hepsi yalandı. Yine beni kandırdılar" diyip elimi banka vurdum fakat çiziklerle dolu olan kollarım derin bir sızı verdi.

"Kahretsin!" Derken kumsal yaklaşıp koluma bakmaya başladı.

"Sakin ol kolun!" Derken kumsalı tutup yüzüme bakmasını sağladım.

"Neden içim acıyor?" Diye sordum çaresizce. Kumsal acıyla tebessüm etti.

"Belki seninde bir zaafın vardır" diyip uraza baktı. Gözlerim dolarken hemen kendimi toparlayıp geriye yaslandım.

"Sana sığınmabilmem için güvenmem gerekirdi Uraz Arıkan.." diyerek fısıldadım. Çağla neredeyse havalara uçacak bir neşeyle uraza sarıldı.

Bu görüntüyü kaldıramazken kumsala sarıldım. Oda destek olurcasına bana sarılırken derin bir nefes aldım.

Bütün dersler aynı sıkıcılıkla devam ederken konferansa çağrıldık. Aşağıya inerken oturan kişileri görünce sinirlerim aniden bozuldu.

Çağla ve uraz onun yanında toprak ve çağlanın bir arkadaşı. Ve son olarakta arda ve derin çifti vardı.

Derin bize el sallarken bizde hafifçe gülümseyip ona el salladık ve önümüze döndük. İçeriye bir adam girdi. Psikolog olduğunu ve hepimizin sorduğu soru karşısında fikirlerimizi belirtmemizi istedi.

"Öncelikle merhaba herkese... Ben Fahri Atabey. 7 yıldır psikoloğum ve sizi burada görmek, bu kalabalığın önünde olmak çok güzel inanın ki.
Klişe gibi oldu ama hoşgeldiniz!"

Derken birkaç kişi kıkırdadı ve herkes ona karşılık verdi. Fahri Bey'in bu samimi tavrı beni mutlu ettiği gibi diğerlerinide mutlu ederken herkes can kulağıyla dinlemeye başladı.

"Evet arkadaşlar görüyorum ki hepimizin derdi var,sıkıntısı var. Bunaldığımız vakit bir an kendimizden bile kaçmayı isteriz. Belkide verdiğimiz tercihler hayatımızı bitirir fakat farketmeyiz. O zaman sizlere Sorum şu...
Ölmek sizin hayatınızda nasıl bir kavram?" Diyince çağla öne atladı.

"Sevdiği kişi uğruna ölmek. Bir nevi fedakarlık" diyip bana alaycı bir tavırla baktı. Ardından urazın elini sıkıca kavradı.

"Güzel fakat yanlış. Birini seviyorsan onun için ölmeyi değil onun için yaşamayı denemelisin. Belkide mücadele vermeli fedakarlığını bu şekilde göstermelisin" diyip önüne döndü.

Bu sefer arkadan bir çocuk konuştu.

"Ölmek bence geri dönüşü olmayan bir yol. Gitmek kolay dönmesi imkansız" diyince hoca ayağa kalktı.

SENFONİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin