B/13

15.8K 554 40
                                    

Çehov:
"Hayata karşı ilk küskünlüğümüz; Yanımızda sandığımız kişileri, karşımızda görmemizle başlar."

Multi: Çağla Ersoy

***
içeri girdik ve kumsalın heyecanla yoldan beri söylemek istediği şey üzerine koltuklara oturduk.

"Bir parti olucak herkes gidicek ve bizimde gitmemiz lazım!" Diyince gözlerimi devirdim.

"Ben gitmek istemiyo-" derken sertçe sözümü kesti.

"Gidiceksin! Kafanı toplaman gerek parti bu akşam hazırlanmamız da gerek tabi daha eve gidicem" diyince omuz silktim.

"Ne gerek var ? Benden giyin." Diyince kabul etti ve zorla sürüklenerek odama geçtik.

O dolabımın karşısına geçip kendine elbise seçerken yatağa yatıp tavanla bakışmaya başladım.

Uraza karşı ne hissediyordum bilmiyordum fakat onu görmek kalbimi sızlatıyordu. Bu akşam yine görücektim onu ve gitmek istemiyordum. Çağla bunu beklermişcesine neşeliydi.

Daha 1 hafta önce göğsünde ağladığım uraz nerdeydi? Bana sığın demişti ona nasıl güvenebilirdim ki?

Bir anda kafama yediğim elbiseyle dünyam soyutlandı. Oflayarak ayağa kalktım.

"Kumsal!" Diyince yine beni susturdu.

"Sus ve giy şunu" diyip elime bir elbise tutuşturdu. Gidip banyoya girdim ve istemeye istemeye elbiseyi giydim. Ardından çıkıp kumsalın karşısına geçtim.

"Muhteşem oldun!" Diyerek etrafımda döndü ve eksik buduğu yerleri düzeltti. Dizlerimde olan elbise fazla iddalıydı. Ardından kumsalda giyindi ve yanıma geldi.

"Kanka taş gibisin!" Diyince güldük.
Beraber hazırlanana kadar zaten akşam 7 gibi olmuştu. Daha çok zaman kaybetmeden çıktık ve sabah teyzemden rica ettiğim arabaya bindik.

Evet araba sürebiliyordum. Ehliyetimde vardı fakat arabam yoktu. Kazadan sonra sürmek istememiştim ama arada sırada mecbur sürüyordum.

Kumsalın tarifleriyle partinin olduğu yere gelirken inip evi inceledik. 3 katlı büyük bir bahçesi olan güzel bir yerdi.

İçeri girince gürültülü sesten dolayı yüzümüzü buruşturduk. Ardından kendimize bir içecek alıp köşeye geçtik. Yavaşca yudumlarken bir çocuk yanıma geldi.tabiki bunun batu olduğunu farketmem uzun sürmedi.

"Selam" dedi sırıtarak. Bende onun gibi sırıtarak

"Selam" dedim. Bu halime keyifle bakıp yanıma oturdu. Kumsal şaşkınca ikimize bakarken sessizliğini sürdürüyordu.

"Nasıl gidiyor buz kraliçesi?" Diyince güldüm.

"Beni camlara doğru attığın günden sonra bi kendime geldim. İyi yani.
Sen ne yapıyorsun?" Dedim. Dediklerime karşı kahkaha attı.

"Sen çok tatlısın ama"diyip bu sefer karşıma geçti. Ve konuşmasına devam etti.

"Bir dahakine çivilerin üzerine atmalıyım seni" diyince ciddi ciddi kahkaha attım.

"Keskin olsun ama paslı çivi istemem!" Diyince gülüp kafasını salladı.

"Sen nasıl istersen..." diyerek eğildi ve beni süzdü.

"Aman Allahım çok güzelsin seni çivilere nasıl atabilirim? Uraz bana neler yapar?" Diyince alayla ona baktım.

"Uraz benimle ilgilenmiyor. Artık bir sevgilisi var." Diyince kaşlarını kaldırdı.

SENFONİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin