B/14

13.9K 523 40
                                    

Nazım Hikmet:
"Bazen önemli olmamalı gidecek olan ya da gelmeyen. Çünkü bazen, başlaman gerekir her şeye yeniden."

Multi: Uraz Arıkan

***

Urazla önceden gittiğimiz uçuruma gelmiştik. Gerçekten olaylı bir geceydi ve hepimiz yorgunduk.

Uraz ise kitlenmiş aşağıya bakıyordu.
Yanına gittim ve biraz etrafı izledim.

"Biz... Ne olucaz?" Diye sordum çaresizce. Arkasına döndü. Ellerimi tutup beni yavaşca kendisine çekti.

"En çokta bu acı veriyor bana. Yakınımdasın ve bir o kadar da uzak..
Elimin altında gibisin ama bir türlü uzanamıyorum sana." Diyince gözümden bir damla yaş süzüldü.

"Biz..hiçbir zaman olamayacağız değil mi?" Diyince yüzü acıyla buruştu.

"Üzgünüm..." derken alınlarımız birbirine değdi ve sadece nefeslerimizi dinledik.

"Gidiceksin?" Dedim fısıldayarak. Uraz da kesik bir nefes aldı.

"Gitmek zorundayım. İkimizde zarar görürüz." Diyince onu onayladım.
O benden ayrılırken kızarmış gözlerime uzun uzun baktı.

Arkasına dönerken içim bir anlık burkuldu ve ellerim titremeye başladı. Giderken durup bana döndü.

"Ben seni hep böyle sevicem... Hiç eskimeden." Derken göz yaşlarım daha hızlı akmaya başladı.
O arabaya binerken seslice ağlamaya başladım.

Araba gözümün önünde kaybolurken
dayanamayıp yere çöktüm.

"Seni seviyorum karanlık çocuk..." diye fısıldarken bu sefer onu hissedemedim.

Gitmişti...

Oysa biraz önce nefesi yüzüme çarpıyor o güzel gözleriyle bana bakıyordu. O karanlık ve sert çocuk yokmuydu artık? Güvendiğim çocuk yokmuydu yani?

Ağlamam acı vericiyken kalkıp yola doğru yürüdüm. Yalın ayak taşlara basarken bile aklımda sadece o vardı.

Bu onun suçu değildi. Sadece daha olmayan bizi düşünmüştü.

Ben bir hayal kurmuştum. Boş bir kağıdı karalarcasına kargaşa içinde olan hayallerimi bırakmıştım ardımda...

Yine olmadı.

Ve bende buna ayak uydurdum. Yolda gördüğüm boş bir taksiye bindikten
sonra eve gittim. İçeri girerken eskisi gibi sade hissettim. Her şey bitmişti.. Belkide tüm hikaye.

O yoktu. Onun olmadığı yerde diğer hiçbir şey yoktu.

Telefonumu açma gereksinimi bile duymadan üzerimi değiştirdim ve yatağıma yattım.

Şimdi ne yapacaktım? Bilmiyordum.
Nasıl hissediyordum onu bile bilmiyordum ve kendimden emin değildim.

Aklımda sadece konuştuklarımız vardı.

Biz..hiçbir zaman olamayacağız değil mi?" Diyince yüzü acıyla buruştu.

"Üzgünüm..." derken alınlarımız birbirine değdi ve sadece nefeslerimizi dinledik..

SENFONİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin