Shakespeare;
"İyimser kişi, yaranın üstünde artık kabuk, kötümser kişi ise kabuğun altında yine yara görür."multi: Mısra Özer
***
Gözlerim gözlerinde kaybolurken kendimce bir çıkış yolu aradım. Fakat onun gözleri geçmişten daha karanlıktı... İçinde ne yaşıyorsa ona daha fazla acı veriyordu. Gözlerinin Sonu gelmiyordu, sanki bir uçurum ve atlamak isteyen bir çocuğu andırıyordu bu karanlık ve gizemli
hali.Aklımda canlanan bir kaç senaryo canımı sıkarken bakışları beni oldukça gerdi. Kendimi geri çekip ondan uzaklaştım.
Arkamı dönüp giderken kolumu sertçe tuttu. Yanıma gelip kolumdaki elini elime indirdi ve beraber hiç bir şey olmamış gibi girdiğimiz sınıftan çıktık.
Bizimkiler bir nevi bu halimizi görüp rahatlasalarda yinede yüzlerine yorgunluk ve gerginlik çökmüştü. Kumsal 'iyi misin?' Dercesine bakarken başımı sallayıp hafifçe tebessüm ettim.
***
Dersler bitince urazla beraber dışarı çıktık. Arkadan arda,toprak ve kumsalda gelip bize katılırken arabaya bindik. Uraz eve doğru olan yönünü birden çevirince kaşlarımı çatıp ona döndüm.
"Nereye gidiyoruz?" Diyince yandan bir bakış attı ve kısaca bakışlarıyla sus dedi. Bozulurken öfkeyle birkaç saniye ona baktım ardından önüme dönüp gidiceğimiz yeri beklemeye başladım.
Bir evin önünde dururken kapı açıldı ve dışarıya arya çıktı. Uraz gülümseyerek arabadan inerken arya koşarak abisine sarıldı ve sıkıca öptü.
"Abii!"
Aryanın neşeli sesi kulaklarıma ulaşırken istemsizce gülümsedim.
Hayat kötüydü fakat bunca kötü şeye rağmen tutunabileceğimiz umutlar vardı. Geçmiş herne kadar karanlık olsada çıkmanın bir yolu vardı...Uraz kucağında aryayla beraber gelirken kapımı açtı. Aryanın gözleri beni bulurken şaşkınlık ve mutlulukla
bana bakmayı sürdürdü."Mısra Abla?" Dedi ve ellerini alkış yaparak kucağıma atladı. Başını öpüp bir kaç saniye güzel kokusunu içime çektim. Belki kardeşim yoktu yanımda fakat varlığını hissedebiliyordum. Bu benim en büyük şansımdı.
Aryayı kucağıma oturtup üstünü düzelttim. Uraz bana kısa bir bakış attı ve dolanıp kendi tarafına geçti.
Arkadaki arabanın içerisinden arda derin, toprak ve kumsalı görebiliyordum.Uraz arabayı çalıştırıp sürmeye başladı ve kısa bir süre sonra kendi evine gelip arabasını kolayca park etti.
Arya saçlarımla oynamaya dalmışken başımı hafifçe eğip onu izlemeye başladım. O sırada uraz kapıyı açtı ve ikimizinde dikkati dağıldı. Aryayı yavaşca indirip kendimde indim ve kızları bekledim. Kumsal ve derin gelirken beraber konuşarak evin bahçesine geçtik.
Arya elindeki topla bize doğru gelirken uraza döndürdü bakışlarını.
"Abi! hadi ortada fare oynayalım" diyince hepimiz birbirimize baktık.
Kumsal tek kaşını kaldırarak"O ortada sıçan değil mi ya?" Diyince uzanıp kafasına vurdum.
Bizimkiler gülerken kumsalla ters ters birbirimize baktık. Çocuktu sonuçta ortada fare olarak öğrenmiş ne bozuyorsun?
Uraz eğilip aryayı öptü.
"Prenses sonra oynasak?" Diyerek fikrini belirtti. Arya dudaklarını büzünce hepimiz derin bir nefes alıp kalktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENFONİ
ChickLitKapak Tasarım: Sayyldzx Düşünmeden yaşadığımız bu hayatın bedelleri bir çoğumuza ağır gelirken verdiğimiz kararlar kalbimizi yorabilecek bir gerçeklikle dolup taşıyordu. İnsanlar ve içinde bulunduğumuz dünya koca bir boşluktan ibaretken bencil yaşam...