16 (Burak Korahan)

137 45 3
                                    

"Bazen dans eder bazen bakardı
Kafası karışınca bi sigara yakardı
Benim değildi hatta kimsenin
Çok anlamadan dünyayı
Çekip gidecekti"
🎶

Çığlık sesleri,kaçışlar,korku dolu bakışlar,kan ve gözyaşı..
Herşeyin bir anda olması,endişe adımları ile yerde yatan kişinin yanına koşmam,kanlar içinde yatan kişinin Emre olması,Seren'in onu kucağında öylece tutarken çığlık çığlığa ağlaması.

Korkunç dakikaların ardından hastaneye varmıştık.

Bunu kimin yaptığını neden yaptığını biliyor olmam canımı sıkıyordu. O daha doğmadan belliydi kaderi,mafya oğluydu ve Babasının düşmanları o kadar çoktu ki herbiri intikam ateşi ile yanıp tutuşuyordu. Sonunda Emre'yi vurarak intikam almışlardı güya.
İçim içimi yiyordu,içeride öylece yatan benim dostumdu.
Elim kolum bağlı öylece kapısının önünde beklemek daha da sinirlenmemi sağlıyordu.
Kapısının önünde benim dışımda içi içini yiyen biri daha vardı.
Sevdiği kız.
Gözyaşları durmak bilmiyordu.
Üzerindeki elbise kan içindeydi adeta.
Hazal her ne kadar onu sakinleştirmeye çalışsa da yetemiyordu.

"Lütfen kendini çok yıpratıyorsun,iyi olacak inan bana"
Arkadaşına iyi gelmek için sarf ettiği sözleri duyunca ona doğru döndüm.
Göz göze gelmemiz ile ayağa kalktı yanıma gelerek,
"Üzme kendini"
"İçeride yatan benim kardeşim"
Gözlerimin onun karşısında dolmasından hoşlanmıyordum.
Beklemediğim bir hamle yaparak sarıldı.
Hiçbirşeye değildi buna çok ihtiyacım varmış.
Sıkı sıkı sararken onu bir nebzede olsun acımı hafifletmişti,iyi gelmişti.
Ne kadar bırakmak istemesem de yavaşça geri çekilerek mavi gözlerini gözlerime dikti.
"İyi olacak,inan bana"
Birkez daha sarılmamak için çok direndim.

  Hastane koridorunda oturmuş öylece ameliyattan çıkmasını bekliyorduk.
1 saat olmuştu,babasına haber vermek üzere ayağa kalktım.
Koridorun sonuna doğru yürüyerek,yarı açık pencerenin yanında durdum. Fırat amcaya bunu nasıl diyecektim bilmiyordum.

Haberi duyunca telaşlanmış bir kaç saat için de burada olacağını bildirmişti.

"Seren iyi görünmüyor,eve götür istersen"
"Gelmek istemiyor"
"Toparlanması lazım,ben konuşurum"
Yanından kalkarak,ameliyathanin kapısının önünde bekleyen Seren'in bir adım gerisinde durdum.
Beni fark etmişti.
"Seni bırakıp gitmez Emre.."
Dolu dolu gözleri ile bana dönerek
"Bırakmaz değil mi?"
"Evet,ama uyanırsa seni bu halde görmesin. Eve geçin siz ben buradayım"
Üzerinde ki elbiseye ardından kan izlerine baktı.
Bana birşey demeden arkasını dönerek ameliyathanenin kapısına baktı:
"Geri geleceğim.." dedi ve öylece yanımdan geçip gitti.

Hazal arkadaşının arkasından gitmeden önce dönerek gözlerini gözlerime dikti. Umut vermek ister gibi bir bakış atarak ilerledi.

  Babam fırat amcayı havaalanından almış ve beraber hastaneye gelmiştiler.
Gelir gelmez her çıkış kapısına 2 adam dikmişti.
Yalnız gelmemişti.
Ameliyathaneden çıkan ilk doktorun yanına gittim.
"Emre'nin durumunu öğrenebilir miyiz?"
Maskesini çıkaran doktor;
"Ameliyat iyi geçti,kurşunu çıkardık. Birazdan odaya alacağız"
Duyduğumuz haber ile içimize su serpilmişti adeta.
Babamla göz göze geldiğimiz de gülümsedi,oğlu gibi severdi Emre'yi o da.

"Gitme Türkiye'ye dedim de dinletemedim."
"Oğlun iyi ya şuan gerisi mühim değil"
"Orası öyle de densizler hem oğlumun canına kast ettiler hemde sizin açılışı mahvettiler"
"Yahu Canı sağ olsun Emre'nin"
Babamlar kendi aralarında konuşurlarken çay almak için kantine indim.

Odaya aldıklarını duyunca Fırat amca oğlunun yanına girmişti.
Babamla oturmuş çay yudumlarken,
"Otel ne durumda?"
"Temizletilmiş,toplanıyor kalan eşyalar da ama davetliler çok korkmuş"
"Durumu izah etseydiniz"
"Çatışma sonrası herkes dağıldı korkudan zaten"
Rahatlamak istercesine gömleğimin iki düğmesini açtım.
Kapının önünde Fırat amcanın çıkmasını bekliyorduk,kapı açıldı hafifçe.
Simsiyah giyimi ile odadan çıkan amca artık daha iyiydi,oğlunu görmek iyi gelmişti.
Yanımıza gelirken ayağa kalktım.
Odaya girmek için ilerledim,kapıyı açarak girdiğimde solgun gözler ile bana bakan Emre;
"Tertip ne oldu bana böyle?"
Gülerek sorduğu soru ile yanında ki sandalyeye oturdum.
"Vuruldun"
"Farkındayım,sonunda başardı ha keratalar"
Dalga geçerek söylediği şeye ikimizde gülerken
"Ama turp gibi gördüm seni"
"Bir kurşunla yıkılacak adamlar mıyız?"
Neşesine gülmemek elde değildi.
"Seren.. O gelmedi mi?"
"Geldi,sen ameliyattayken ben gönderdim iyi değildi."
"Burada beni mi bekledi yani?"
"Evet,çok korktu o da hepimiz gibi"
Başını yana yatırarak,
"Ona bu duyguyu yaşatmamak için ayrılmıştım ondan oysaki"
"Artık üzme kendini geçti gitti,Seren de gelir birazdan"
Fazla rahatsızlık vermemek için odadan çıktım.

Babam Fırat amcayı eve götürmüştü bende öylece oturmuş etrafa bakınıyordum.
Koridorun başından Buraya doğru yürüyen Hazal ve Seren çarptı gözüme.
Kıyafetlerini değişmiş,az da olsa toparlanmış gözüküyordular.
Ayağa kalktığım da yanıma varan Seren endişe ile
"Çıktı mı?"
"Evet,burada" diyerek karşıdaki odayı gösterdim.
Önce odaya ardından bize döndü,çekingen ve ürkek bir tavrı vardı.
"Seni bekliyor,gir"
Kapıya doğru birkaç adım attı ve durdu.
Derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı açarak içeri girdi.
Onun içeri girişini izlerken yanımda duran mavi gözlerin sahibine döndüm.
"Dediğin gibi oldu."
Gülümserken başını kaldırarak gözlerime baktı.
"Daha iyi misin?"
"Çok.."
Utanmış tavrı ile başını eğerken,bu hâline gülümsedim.

"Emre artık daha iyidir,asıl ilacı geldi"

İkimizde gülerken gözlerinde ki ışık gitti sanki bir anlığına.
Elini karnına götürürken ayağa kalkmaya çalıştı. Dengede duramayınca kolunu tuttum.
"Hazal iyi misin?"
Cevap için dudaklarını kıpırdatmıştı ki gözleri kapanırken öylece kollarıma yığıldı.
Şok içinde ona bakarken bağırmaya başladım.
"Hemşire!"

İki hemşire odaya girerken
"Nesi var,noluyor?"
"Sizi dışarı alalım lütfen" koştururken beni hızla dışarı çıkaran hemşire kapıyı ardından kapattı.
Ne oluyordu?
Neden kucağımda öylece bayılmıştı?
Sinirle ensemi kaşırken,odaya doktor girdi hızla.

"İyi mi nesi var?"
"İyi merak etmeyin,kemoterapi ilaçları vücuda ağır geldiği için bayılmış"
Kemoterapi..
Gözlerim adeta kararmış,kimseyi göremiyordum.
Etrafımda ki herşey bulanıklaşırken aklımda gittikçe netleşen kelimenin ağırlığı ile tutunacak birşey aradım.
Hastaydı..
Gülen mavi gözlerinin ardında meğer ne çok acı saklıyormuş.
Düşünceler,gözyaşlarıma sebep olurken kendimi dışarı atabildim hızla.

Varolmak istemedim.
Onun acısını,hastalığını duyduktan sonra nefes almak istemedim.

Ağlayan gözlerim değildi,kalbimdi.

Gözlerimi silerek,ayağa kalktım.
Koşarak içeri girip,merdivenleri ikişer ikişer çıktım.
Kapıyı açarak hızla içeri gigirdiğimde
Şaşkınca bana bakan gözlerine bakamadan,sıkıca sarıldım.
"Burak"
"Şş" diyerek susmasını sağladım.
Birkaç dakika öyle kaldıktan sonra yavaşça ayrılarak yüzüne baktım.
"Çok acı çektiğini biliyorum.."
Anladı,gözlerini gözlerimden ayırmadan devam ettim.
"Acılarını beraber saracağız,ben ne gerekiyorsa yapmaya hazırım."
Gözleri dolarken
"Ben iyiyim,iyi olacağım"
"İyi olacaksın tabiiki,sana birşey olmasına izin vermeyeceğim"
Birkez daha sıkıca sarılırken kulağıma fısıldadı;

"Seni seviyorum.."

Duyduğum cümle ile kokusunu içime çekerken gülümsedim.
Alnını alnıma dayayarak
"Bende seni çok seviyorum"
Gözyaşları akarken gülümsedi.
Dudakları dudaklarıma değerken usulca bir öpücük kondurdum.












Senden Bana Kalan (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin