''Alo annecim,Nasılsınız?'' ''Nasıl olalım be anne Hazal hasta bende ona hasta'' ''Hazal fenalaşınca hastaneye getirdim.Doktor burada kalsın dedi de,Hazal burada çok sıkılıyor.eve hemşire getirticem.''
''Tamam Annem babama selam söyle!'' kapatıp telefondan fotoğrafları açtım.Hazal ile doluydu fotoğraflarım,fotoğraflarda o kadar içten gülümsemişti ki Sanki hasta değilmiş,gibisinden...Hazal'ım odada mışıl mışıl uyurken rahatsız etmeden çıkıp,Doktorun odasına ilerledim.Kapıyı tıklayıp girdim.Oturmamı istedi. 'çay-kahve' diye sorduğu soruya ''Su'' demekle yetindim.Suyumu masaya bırakıp çıkan hemşireye başımı salladım,odadan çıkınca söze atıldım. ''Doktor bey ben Hazal'ı eve götürmek istiyorum.Burada kaldıkça psikolojisi de bozuluyor.''
''Burak seni anlıyorum.Ancak Hazal burada en azından güvende!'' suyumdan bir yudum alarak bıraktım.''Ben gerekirse eve özel doktor yada hemşire tutmak istiyorum.'' Gözlüğünü çıkarıp ''Hm.Olur ben bi hemşire ayarlarım.Çıkışı şimdi mi yapacaksınız?'' düşünmeden net bir şekilde
''Evet.Hemen şuan...'' Dedikten sonra hemşire işinide halledip odadan çıktım.Hazalımın yanına gitmeliydim.Kapıyı araladığımda uyanmıştı.Melek yüzlü sevgilim benim...Yanındaki koltuğa oturarak elini öptüm.Masum yüzüyle gülümsedi.Daha fazla dayanamıyarak söyledim.
''Canparçam eve gidiyoruz.Hemşire rica ettim doktordan çıkışı da yaptım gidelim mi?'' aşkla yüzüme bakarak ''olur'' dedi.Hazal'ın eşyalarını çantasına toplayarak kalkmasına yardımcı oldum.Elini tutarak odadan çıktık.Arabamıza binerek eve doğru yola koyulduk...***
Araba'nın camından dışarıya bakan sarı şeker'imin gözü baloncuya ve elindeki kalpli balonlara takıldı.Bana dönerek; ''Aşkım bir tane balon alır mısın?'' diye sorunca,Arabayı kenara çekip indim.Boluncuya yaklaşarak, ''Merhaba ben balon alacaktım da'' diyince bir tane çıkarmaya çalıştı.Engel olarak, ''Ben balonların hepsini almak istiyorum.'' Boluncu şaşkınlıkla hepsini bana verirken parayı uzattım ve elimde kırmızı kalpli balonlarla uzaklaştım.Yanıma bir çiçekçi yanaştı,ve ''Abi heralde balonlar sevdiğine de,Şimdi çiçeksiz olmazki!'' Deyince bir sepet dolusu da çiçek koluma takarak arabaya doğru ilerledim.Arabaya gelerek Hazalın kapısını açtım,ve balonlarla çiçekleri ona verdim.Hayretle ''Canım ben bir tanecik balon istedim ama sen maşallah herşeyi kapıpta gelmişsin.'' yanağıma öpücük kondurarak teşekkürlerini sundu... Ve artık evimize varmıştık.İnerek Sarı şekerin kapısını açtım.Elindeki balonlar ve sepetle çok tatlı duruyordu.Önden giderek kapıyı açtım.Hazal gülümseyip içeri geçti.Balonları koridorun tavanına doğru serbest bıraktı.Balonlar öylece asılı dururken çiçekleride bir vazoya katarak güzel durmalarını sağladı.Ardından ''Canım ben duş alıcam.'' diye bildirerek yukarı çıktı.Telefonumun sesi ile irkildim.Açarak; ''Alo tertip napıyon?'' Emre'nin sorduğu soruya ''Hiç be oğlum sen neyapıyon?'' diye belirttim. ''Napıyım iş güç,Burak misafir kabul ediyor musunuz?'' Diye sorunca; ''Tabii ki herzaman yoksa buraya mı geliyorsun?''
''Evet geliyorum.Da yenge için sorun olmasın?'' dediği kelimeyi tam anlamıyarak; ''Yenge?'' diye soruyla karşılık verince gülerek ''Hazal olum yengemiz ya işte!'' sırıtarak; ''Yok ya onun için sorun olmaz '' dedim.Kısa kesip kapattı...***
''Buraaak!'' Hazal'ın sesi geliyordu yukarıdan.Yerimden kalkarak;Yukarıya çıktım.Endişe içinde ''Hazal noldu? neredesin?'' korku dolu gözlerle etrafa bakarken hazal ''odadayım çabuk ol!'' diye seslendi.Odaya bodoslama girerek Hazala göz attım.Elinde beyaz bir güvercin vardı.Bana bakarak; ''Buuraak çok tatlı değil mi?'' şaşkınca ''hah çok tatlı da bu nerden çıktı şimdi?'' ''ya bi baktım içeriden ses geliyor.Sonra pencereden içeri giren bu minnak güvercini buldum.'' Hazal güvercini severken ''Ya aşkım şimdi napcaz bunu?'' Güvercini elime alarak ''Sarı şekerim bence bunu özgürlüğüne geri bırakalım.'' kafasını sallayarak onayladı.Birlikte önce güvercinin karnını doyurduk,Ardından güvercinle birlikte terasa çıktık.Hazal son kez eline alıp severken ''Canım buna isim takalım.Hatta boynuna kırmızı bir de kurdale takalım bize ait olduğu bilinsin.'' fikrine saygı duyarak ''Aa olur ismini sen koy.Bekle bende kurdaleyi alıp geleyim.'' diyerek aşağı koşup çekmeceden kurdale kapıp yukarı çıktım.''İsmini ne koydun?'' Muzipçe gülümseyerek ''Adı Buhar olsun.Buhar çünkü hem burak ve hazal'ın birleşimi hemde buhar gibi uçup gitsin özgürlüğe ancak bizi de unutmasın diye koydum.Nasıl?'' 'Ah süper bir isim.Kurdaleyi getirdim takayım.'' deyip Buhar'ın minik boynuna kurdaleyi takıp öptüm.Hazal da öptükten sonra Buharın kulağına fısıltıyla; ''Buharcım,ben kanser hastasıyım bu yüzden ölmeden beni ziyarete gel olur mu?'' dedikten sonra birlikte buharı avucumuza alarak Sonsuzluğun kollarında özgürlüğe bıraktık.Avcumuzdan kanat çırpıp,Gökyüzünün o mükemmelliği ile uçuşa geçti.Hazala sarılarak buharın öylece uçuşunu izledik. Gün batımının nefes kesici manzarası,Eşlik etti buharın uçuşuna.Gün batımı adete bize gülüyordu.Hazal'ın ani hareketi ile dudaklarımız muhteşem manzara eşliğinde huzura buluştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Bana Kalan (Düzenleniyor)
RomantizmMırıldanmak.. Her saniye,her an mırıldanmak için sebep çok.Dilimden düşmesin adın..Adını mırıldanayım,beni sevdiğin sürece sana mırıltı gibi küçük ve anlamlı şeyler yaşatacağım... - Ya ölürsem? Ölüm değil mi tek çaresiz kaldığımız nokta ölme,ölürsen...