HAZAL (kurtuluş)

114 7 0
                                    

Güneş adeta ışınlarını üzerime salmıştı.
Gözlerimi zorda olsa açarak, Etrafıma bakındım.
Annem koltuğa Sızmış bir şekilde yatıyordu.
Çok yorulmuştu oda,Adeta benimle birlikte hastalığımı yaşıyordu.

"Anne yeter! Yemek istemiyorum" diye bir çocuk misali direniyordum.
Annem en sonunda Bıkarak kahvaltı Tabağını masaya koydu.
"Hazal Neden böyle yapıyorsun? Kızım git gide Eriyeceksin!"
"Anne Allah aşkına Beni yeme ya! Ben zaten eridim yeterince.Bunu benden saklamana gerek yok!
Ben ölümden korkmuyorum,Herkes ölecek anne! Bende o herkesten biriyim.
Benim korktuğum tek şey,Sevdiklerimi istemsizce arkamda bırakacak olmam!"
Diyerek haykırdım.
Annem konuyu kapatmak isteyerek,Ayağa kalkıp
"Ben bunları Görevlilere verip geleyim."
Deyince başımı salladım.
Korkuyordum evet,Ama gerçekten ölüm Korkutmuyordu.
Herşeyimi ardımda bırakacaktım.
Annemi,Babamı,Dostlarımı,Ve en önemliside Sevdiğim Adamı,
Burağı..

kolumda serum,Bir kolumda doktor Ceylan hanım diğer kolumda,Biricik Annem..
Hastanenin o Maruz Kaldığım Koridorlarında Yürüyorduk.
Üzerimdeki Mavi hastane önlüğüne Önceden tiksinerek bakarken şimdi ise alışmıştım hep üstümde olduğundan.
"Tatlım,Yorulduysan Odaya gidelim.!"
Diye masumca sorunca Ceylan;
"Olur.Sıkıldım zaten" dedim.
Ağır adımlarla,Odaya varmıştık.
Annem kolumdan tutup yatağıma götürürken duraksadım.
"Ben bir tuvalete uğrayacağım."
Annem başını hafifçe salladı.
Kapıyı ardımdan kapattım.
Aynanın karşısından kendime baktım.
Sarı saçlarım Dökülmüş ve yıpranmıştı.
Gözlerimin altı morarmış,Rengim kaçmıştı.
Peki ya burak beni bu halde bile nasıl seviyordu ki?

1 hafta sonra

Hastalığım teşhisin konduğu herkes gibi benide etkisi altına almıştı.Eski Hazal yoktu,başkaydı herşey bambaşka..
Ümidimizi yitirmedik hiç doktorun ağzından çıkacak 2 olumlu söze bakıyordu herşey,herkes.
Öylede oldu.
"Ne yani Doktor bey iyileşecek mi benim Sevgilim?" İçindeki çocuksu kıpırtıyı hissediyordum.
Uzun uğraşlar sonunda zafer kazanmış edasıyla gözlüğünü çıkardı doktor ve ekledi,
"Bu düşük bir olasılıktı hemde çok düşük,ama Hazal o kadar güçlü bir kız ki hastalıkla savaşmayı bir an bile bırakmadı.Ve son yaptığımız test sonuçları 9 ayın sonunda ilk pozitif çıkan sonuçlar oldu.Yinede tedaviyi de tedbiri de elden bırakmamak gerek"
Annemin gözünden akan mutluluk yaşları,Babamın sarılmasıyla daha da arttı.
Kafamı sağ tarafıma çevirdim ve Burağın sessizce ağladığını gördüm annem gibi..
Eline uzandım ve tutarak,
"Ben değil,Biz başardık." Dedim usulca
Bana bakarak,
"Doktor bey hastanızı 2 saniye yatağından alıkoyabilir miyim?" dedi
Doktordan izni kapınca,
Beni kucağına alarak sevinçle döndürmeye başladı..

Umutsuz günler dünde kalmıştı.
Herkes o kadar mutluydu ki,
Annem 9 ay önce bıraktığı torun örgüsünü eline almıştı bile.
Babam,eline aldığı çengel bulmacasının her tarafına adımı yazmıştı.
Burak..
Sol elim hep ellerindeydi gözlerime aşk ve umutla bakıyordu.
Kulağıma eğilerek,
"Anne ve babanı dışarı çıkarsan mı artık" dedi fısıltıyla.
Kıkırdadım ve,
"Baba siz acıkmadınız mı yemek saati geldi inin isterseniz hem Burak yanımda"
Babam anneme gözlüğünün üstünden bakarak,
"İyi olur az daha ölecektim açlıktan" dedi ve Beraber çıktılar odadan.
Burağa dönerek,
"Hı al bakalım çıkardım"
Yanıma yaklaşarak "Ve prenses kurbağayı öperek prense dönüştürür"
Diyerek usulca dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Geri çekilerek, " 1 dakika ne yani ben şimdi prens mı oldum ve sende prenses öyle mi" gülmeye başladım.
"O zaman sen beni öp bayan çok bilmiş sevgilim"
Uyararak bir bakış atıp gülümsedim.
Kurbağanın prens olması kadar gerçekçiydi hastalığı yenmem ama inanılır gibi değildi.
Ben değil biz başarmıştık..

Unutmadım
Tamı tamına 1 aydır hayatım normalleşmişti.
Evimize dönmüştük.Burak aksattığı işlerine devam ediyordu.
Babam bahçeye benim için birsürü kasımpatı ve menekşe ekiyordu.
Ve konsantremi bozan şey mutfaktan gelen enfes kokular olmuştu.
Babamın sandalyesinden heyecanla kalkıp mutfağa uçtum.
Krallara layık bir masa beni bekliyordu.
Kuş sütü eksikti naçizane deyimle.
"Babaa! Hemen gelmelisin yoksa hepsini bitiricem" diyerek elimi kol böreğine uzattım.
Annem önlüğünü çıkarırken gülümseyerek beni izliyordu..

Burakla yuvamıza gelmiştik kalan eşyalarımızı ve doktordan son test sonuçlarını alıp dönecektik.
Bu ev,oda,mutfak,merdivenler..
Çok anı birikmişti ve çoğu anı sayılmayacak kadar kabustu.Ama uyanmıştık kabus kalmamıştı herşey rüya kadar güzeldi..

Burak son bavulu da taksiye yerleştirirken,belkide son kez dönüp bu anılarım olan eve baktım.
Güzeldi..
Burada yaşadığım,burukta olsa herşey güzeldi.
Bahçe kapısını kapatarak taksiye ilerledim.
Burak kapımı açarak bir kere daha ne kadar centilmen bir sevgili olduğunu kanıtladı.
Havaalanına varmak üzereyken bir çiçekçide durmak istedim.
"Hayatım birşey mi unuttun?"
Gülümseyerek,
"Unutuyordum az daha" dedim ve inerek çiçekçiye yöneldim.
Birsürü çiçek demetini kucaklayarak teşekkür edip çıktım.
Taksiye bindim.Burak,
"Çok daha güzelleri vardır istanbulda sarı şeker neden aldın?"
"Yoktur.Her çiçek kendine özgü güzeldir ve bunların eşi benzeri yok benim için"
Taksiciye hastanenin adresini uzattım..

Bir kere daha gelmiştim Buraya işte.
Ama ne ambulansta nede hasta olarak..
Kucakladığımız demetlerle içeri girerken Burak dayanamayıp,
"Kime ya bunlar"
"Bana..benim gibi daha nice hastalara" anlamış olacakki duraksadı ve bana dönerek "Seni alacam görürsün kız davulla zurnayla alacam seni"
Kahkaha atarak,
"Ama önce bunları sahiplerini vermeye ne dersin" Dedim ve ilk hasta odasına girerek başladık.
3..
7..
12..
29..
Derken son demetide vermek için kapıyı tıkladım.
Mavi ve pembe karışımı bu oda buram buram bebek kokuyordu.
"Şey ben rahatsız ettiysem özür dilerim çiçek verecktim de" dedim demeti yatakta uzanan kırmızı kurdaleli kadına uzatarak.
"Teşekkür ederim ama niçin?"
Gülümseyerek,
"Hastalığımı yenmiştim de onun için.."
Yüzüne yayılan gülümsemeyle,
"Ya ne kadar güzel,Tekrardan teşekkürler"
Küvezlerde yatan minnaklara bakarak,
" Allah bağışlasın. "
"Darısı başına" diyerek gülümsedi..
Banada amin demek düştü..

Senden Bana Kalan (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin