17 (Hazal Ayhan)

158 45 10
                                    

"Toprağından dönsün yüzüm
Ölünce sevemezsem seni
Kan ağlasın iki gözüm
Ölünce sevemezsem seni"
🎶

İlaç kokulu bir oda,kolumda serum,yanımda ki koltukta oturan yeşil
gözlerini üzerimden ayırmayan Burak.

Öğrenmişti hastalığımı,acılarımı.
Onu tanıdığımdan beri ilk kez bu halde,güçlü durmaya çalışırken görüyordum. O hep güçlüydü,hayatında ne olursa olsun objektif yaklaşan bir adamdı.
Oysa ki şimdi yanımda oturmuş,üzgün olduğunu saklamaya çalışıyordu benden.
Kafasını yana çevirerek dikkatini dağıtmaya çalışır gibi yakasını düzeltti;

"Kahve içelim mi?"
"Olur"
"Ben iki kahve alıp geleyim"

Ayağa kalkarak çıkardığı ceketini eline alıp usulca odadan çıktı.
İtirafta bulunmuştu. Hisleri ve hislerim karşılığını bulmuştu.
Lâkin hastalığımı öğrenmesi iyi olmamıştı.
Düşüncelerin esiri olmuş,tavana bakıyordum. Kapı açılma sesi ile kafamı o yöne çevirdim.
Telaşlı ve üzgün tavrı ile Seren girdi odaya.
"Hazal iyi misin,noldu?"
"İyiyim canım merak etme,ilaç etkisini gösteriyor işte"
"Niye yalnız bırakırım ki seni ya"
"Lütfen Seren,iyiyim ben. Hem sen boşver beni siz ne konuştunuz?"
Yüzünü hüznün yerine gülümseme almıştı.
"Onu iyi görünce birkere daha derin bir nefes verdim. Ve artık önsüz bir hayat istemediğimi farkettim ölüm her saniye peşimizdeyken"
"Oh be sonunda affettiniz birbirinizi,çok sevindim canım arkadaşım çok."

"Koridorda Burakla karşılaştık,aşırı üzgün gözüküyordu,öğrendi mi?"
"İstemiyordum öğrenmesini.."

Serumum biteli bir saat oluyordu. Emre'nin yanından,kantine inmiştik. Masada ki sessizlik Seren'in su petini bırakması ile son bulmuştu.
Arada Burağın keskin ve hüzün dolu bakışlarına denk gelsemde dik durmaya iyi olduğumu hissettirmeye çalışıyordum.
Saatine baktıktan sonra bana dönen Burak:
"Geç oluyor,ben sizi eve bırakayım."
Seren benden önce davranarak cevap verdi.
"Ben burada kalsam"
"Annenlere ne deriz Seren?"
"Merak etme ben burada onunla olacağım,zaten kendin de gördün durumu gayet iyi"
Onaylarcasına başımı salladım. İkna olmuş gibi ayaklandı.
Masadan kalkıp sandalyede ki montumu giydim.
Koluma giren Serenle,Burağın bir adım gerisinde ilerledik.

10 dakikalık yolun ardından Serenlerin evinin önünde durduk. Bana dönerek sıkıca sarıldı.
"Neriman teyzeye selamımı söyle"
Başını sallayarak aynadan bize bakan Burağa döndü.
"Teşekkür ederim Burak,o sana emanet"
"Aklın kalmasın iyi akşamlar"
Kapıyı kapatarak eve doğru yürümeye başladı.
"Ee orada mı oturacaksın?"
"Evet zaten şurası evim"
Arabayı çalıştırarak gülümsedi.
Evin önündeydik nihayet,inerek yanıma geldi.
Yanımda ki koltuğa oturarak kapıyı kapattı.
Sağ elini önce yanaklarım da gezdirdi,sonra bir tutam saçımı kulağımın arkasına bıraktı. Öylece onu ve yeşil gözlerini izliyordum.
Gözlerimin içine derin bir hüzün ile bakarak:
"Sana birşey olmasına izin vermeyeceğim.."
Hüzünle gülümserken yanağımda ki elini avuç içime aldım.
Sağ yanağına bir damla gözyaşı düşerken hızla silerek başka yöne çevirdi bakışlarını.
Boynuna sıkı sıkı sarılarak kokusunu içime çektim.
Bir müddet öyle kaldıktan sonra ayrılarak:
"Artık gitmeliyim"
"Peki kendine çok dikkat et"
"Emredersiniz bayım"
İkimizde gülümserken onu öylece arabada bırakıp indim.
Camdan beni seyreden gözlerine son kez bakarak bahçe kapısından içeri girdim.

"Annem neden uyumadın?"
Gözlerinden anlaşılıyordu derdi.
Beni düşünüyordu.
Elini tutarak avuç içine öpücük kondurdum.
"Siz böyle yelkenleri suya mı indireceksiniz,bana kim moral verecek o zaman?"
Başını sallayarak güldü.
"Güzel kızım benim,bu halde bile bizi düşünüyosun ya"
"Ne varmış halimde,ben gayet iyiyim ufak tefek ağrılarım oluyor sadece hem birkaç aya atlatacağım İnşallah"
"İnşallah kuzum inşallah"
Dolu gözlerini üzerimden ayırmayarak şefkatle gülümsedi.
Muhabbetin sonunda onu azda olsa teselli ederek odasına gönderdim.
Koridorun ışığını kapatarak odama yürüdüm.
Hayat ne tuhaftı.
Hastalıklar,ölümler,acılar hepsi insan canını yakmak için vardı.
Hasta olanın yanmıyordu sadece canı onu sevenlerinde en az onun kadar canı yanıyordu.
Ruhum da bedenim de eskisi kadar canlı ve sağlıklı değildi.
Ben eski ben değildim kısaca.
Hissettiklerim bile aynı değildi,her acı çekişim de kendimi değil geride kalacak olan sevdiklerimi düşünüyordum.
Yaşamak dedikleri şeyde bu olmalıydı.
Her insan sevdikleri pahasına katlanıyordu bunca acıya,kedere. Bizi yaşama bağlayan şeyler,ölüme uzak durmak istememizin sebebiyetiydiler. Belki de sırf bu yüzden çabalamaktan vazgeçmeyecektim.

Aynadaki kıza baktım. Sarı ışıl ışıl parlayan saçlarının rengi soluktu.
Gözleri eskisi kadar parlamıyordu.
Değişmişti birkaç hafta içerisinde,kendini tanımayacak kadar degişmişti.
Düşüncelerimden beni ayıran annemi sesi ile irkildim.
Kontrolüm vardı bugün ve hazırdım.
Masanın üzerinde ki kağıtları da alarak odadan çıktım.
"Anne çıkabiliriz."
"Bugün seni hastaneye Burak götürecek bahçede bekliyor"
"Ne? Neden?"
"Çok ısrar etti,ama istersen bende geleyim"
"Ha yok annem sen dua et bana sonuçlarım için"
"Etmez miyim birtanem,güzel haberle gel inşallah"
Dolu gözleri ile bana bakarken kapıdan çıkmadan gülümsedim.
Kapıyı kapatarak bahçede Burağı aramaya koyuldum.
Onu annemin çiçeklerinin arasında koklarken buldum.
"Burak"
Beni görünce gülümseyerek
"Sarı şeker bunlar çok güzeller"
"Evet annem çok sever çiçeklerle ilgilenmeyi"
Eğilerek olgun bir papatya kopardı.
Yanıma yaklaşıp kulağımın üzerine yerleştirdi.
Bu hâline gülerken
"Aman annem görmesin"
"Hemen çıkalım o zaman"
Diyerek elimi tutup hızla yürümeye başladı.
Kapının önündeki arabasını vardığımız da ön kapıyı açarak binmemi sağladı.
Ardımdan kapıyı kapatıp şoför koltuğuna geçti.
"Bugün çok güzel haberlerle döneceğiz biliyorsun değil mi?"
Mutluydu veya öyle gözükmeye çalışıyordu.
"İnanıyorum buna"
Arabayı çalıştırarak elini radyoya uzattı.
Elimi elinin üstüne koyarak
"Ben seçmeliyim"
Elini geri çekerken gülüyordu.
"Hay hay"
Seçtiğim şarkının sözlerini bağırarak söylemeye başladı. Sesini açarak Muazzez ersoy'a eşlik ettik.

"Görünce aşık oldum
O güzel gözlerine
Başkasını istemem
Benim gözüm sende"

Göz göze geldiğimiz de gülerek devam ettik söylemeye.
Yoldan aldığı gözlerini gözlerime diktiğinde çapkınca gülüşüne gülüyordum.
Şarkı bitince elimi alarak öpücük kondurup:
"Benim de gözüm sende.."
Gülerek yola odaklanmasını söyledim.
Hastanenin önünde durduğumuz da tedirgince hastaneye baktım.
Korku tüm vücudumu sararken arabadan inip Burağın elini tuttum.
Hastaneye doğru adımlarımızı atmaya başladığımız da korku ve endişe duyguları ile dolmuştum.

Doktor odasında oturmuş sonuçları bekliyorduk.
Elimi tuttuğu eli dizinin üzerindeydi.
Doktor bbilgisayarına odaklanmıştı.
Sessizlik hakimdi odada.
Kapı tıklanma sesi ile kalp atışlarım hızlanmıştı.
Doktorun ikazı ile içeri giren hemşire elindeki kağıtları vererek çıktı.
Gözlüğünü takarak kağıtları okumaya başladı doktor.
Tedirginliğimi yatıştırmaya çalışan Burak elimi okşuyordu.
"Hazal hanım"
"Evet doktor bey"
"Gözlüğünü geri masanın üzerine koyarken oldukça ciddi bir üslupla:
"Test sonuçlarınız pek iç acıcı değil kanser hücrelerinizde azalma bekliyorduk fakat çoğalım söz konusu"
Duymak istemiyordum.
Biliyordum hissediyordum,iyi değildim.
Boşluğa düşmüş gibi oldum.
Sustum,birşeye diyecek gücüm yoktu.

"Başka bir yolu yokmu bunun?"
"Maalesef kemoterapi almaya devam edecek hastamız"

Kapının dışında Burakla doktorun yaptığı konuşma doluyordu kulaklarıma. Gözyaşlarım akmak için izin istiyordu,fakat yapamadım. Öylece oturduğum koltukta sessiz sedasız durdum. Hissetmiyordum hiçbirşey tek istegimdi belkide o an yalnız kalmak.
İçeri giren Burak usulca yanıma oturdu.

"Seni götürüyorum buralardan.."

Gözyaşlarım usul usul akarken Burağın hastanede dedikleri geliyordu aklıma.
Banyoda suyun bedenimi ıslatmasına izin verirken gözyaşlarım da yanaklarımı ıslatıyordu.
Suyun akıp götüremediği tek şey düşüncelerimdi.









Senden Bana Kalan (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin