25 (Hazal Ayhan)

101 27 2
                                    

"Aşk Serseri Bir Kuş
Bazen İstesende Tutamazsın
Aç Kanatlarını Bırak Korkuların Orda Kalsın
Biz Seninle Sonsuz Olalım"

Elimi sıkıca tutmuş yanımda ki koltukta öylece uyuyakalmıştı.
Gözlerimi araladığım da ilk gözüme çarpan o olmuştu. Masum ve yakışıklı görüntüsü gülmeme sebep olmuştu.
Onu uyandırmamaya dikkat ederek kontrolüm için odaya giren hemşireye sessiz olmasını söyledim.

Kan basıncıma ve tansiyonuma bakan hemşire gülümseyerek odadan çıktı. Burak göz kapaklarını araladığında yeşil gözleri gözlerimle buluştu.
"Günaydın neden uyandırmadın?"
"Çok masumdun"
Gülerken yanıma eğildi.
"Ha sen beni izliyordun uyurken tüh manzaranı mı bozdum şimdi?"
Çapkın gülüşüne karşılık gülümsedim.
"Burak çok kötüsün"
İkimizde gülerken kısılan gözlerini üzerimden alarak ayağa kalktı.
Lavaboya doğru yürürken elini tutarak durdurdum.
"Burak?"
Bana doğru döndüğünde cevapladı.
"Efendim güzelim?"
"Lütfen bana dürüst ol bir baygınlık yüzünden bunca zaman hastanede yatırmazlar ters giden birşeyler mi var?"
Derin bir nefes verdikten sonra yatağımın ucuna oturdu. Gülümseyerek:
"Ters giden hiçbirşey yok herşey yolunda olması gerektiği gibi kalp ritmini kontrol amaçlı tutuyorlar bizi yani yine bayılırsan felan diye"
Yanağıma öpücük kondurup odadan çıktı.

Burak tuhaf bir şekilde telefonuna ve durmadan pencereden aşağı bakıyordu. Yataktan hafifçe doğrularak
"Burak neyin var?"
Saatine baktıktan sonra bana dönerken
"Yok birşeyim yok" dedi.
Telefonuna gelen bildirim sesi ile heyecanla eline aldığında onu izliyordum.
Koltuğun üzerinde ki ceketini üzerine giyip bana döndü.
"Kafetaryaya ineceğim birşey ister misin?"
Birşeyler peşinde olduğu belliydi.
"Hayır"
Birşey demeden kapıyı kapatarak odadan çıktı.
Ne yapmaya çalışıyordu anlamış değilim.

Yatağımın yanındaki pencereden gökyüzünün maviliğine daldırdım gözlerimi. Neredeyse bir saat olacaktı fakat Burak ortalarda yoktu.
Hem merak ediyor hemde başına birşey gelmesinden korkuyordum. Odama girince rahat bir nefes alarak:
"Neredesin ama sen?"
Montunu çıkararak gülümsedi.
"Çok mu özledin?"
Yanıma gelerek yatağa oturduğunda hafifçe dikleştim.
"Benden daha çok özlediğin biri var mı?"
"Ailem ve Seren burnumda tütüyorlar"
Burak sustuğunda gülümseyerek kapıya baktı.
Başımı o yöne çevirdiğim de Bir ses:
"Bende seni çok özledim"
Diyerek içeri girdi.
Seren ve arkasından içeri giren Emre şaşkınca ağzımı kapatmama sebep oldular.
Burak ayağa kalktığında Seren sıkı sıkı sarıldı.
Ona sarılırken iyice sıkmıştım. Hâlâ olayın şokunu üzerimden atamamıştım.
Gözlerimden art arda akan damlalar omzunu ıslatınca yavaşça ayrılarak yüzüme baktı.
"Bebeğim noldu?"
Elime düşen damla ile yaşları sildim usulca.
"Ölüm döşeğinde ailemden birini yanımda görmek,iyi ki geldin"
"Şş o nasıl laf öyle ama Hazal? Geldiğime pişman etme bence"
Gülümseyerek bir kere daha sarıldım sıkıca.

"Kimin fikriydi?"
"Emre teklif etti bende çok sevindim seni göreceğim için"
Elimin üzerinde ki elini tutarken Serenin Emre söze girdi.
"Yeterince yalnız kaldınız diye düşündüm"
Burak gülerken kısılan gözlerine odaklandım.
Herşey o kadar güzeldi ki onlar yanımda olunca hastanede olduğumu bile unutmuştum.

2 gün sonra 


17 Şubat

Nereden başlasam bilemedim ama günümü güzelleştiren birkaç andan bahsedeceğim. Sevgilim bugün gittiğimiz venedik gezisinde bana bakışlarını ve sırf kendimi kötü hissetmemem için destekçi maskesini takman ve Bizimkilere de taktırman içime dokundu :'(
Sana öyle bağlıyım ki ölecek olmak korkutmuyor gözümü sensizlik korkutuyor.
Dün gece alışverişte ki eğlenceli anlarımız için sana ve arkadaşlarımıza minnettarım. Uzun ve sıkıcı bir yazı olmaması için hep bu çabam ama bilirim ben destanda yazsam sen noktasını dahi kaçırmadan okursun öylede mütevazisin sevgilim :)

Senden Bana Kalan (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin