Sen sevdin, ben daha çok sevdim.Sen terk ettin,Ben Kör kuyuya düştüm.
Ben istedim,Ama sen olmadın benim...Bugün günlerden Perşembeydi.Ve bugün Bende ankara'yı ardımda bırakarak İstanbul'a işlerimin başına dönecektim.
Kıyafetlerimi özensizce bavula yerleştirip,traş setimi,ve gerekenleride Koyarak bavulu yatağımdan indirdim.
Aşağı inerek Koltuğun altından Beyaz çArşaflar çıkardım.
Ve Eşyaların üzerlerini Örtmeye koyuldum.
Mutfağa girdiğimde,Aklıma Hazal'ın bana burada mantı açtırdığı,Gelince Gülümsedim...
Pencereleri kontrol ettikten sonra Bavulumu alarak dışarı çıktım.Kapıyı Kilitledikten sonra,Sessizce bahçeye doğru yürüdüm.
Havuzun yanındaki,sallanan sandalye hazalıma aitti.Eline çok sevdiği romanları alır Burada okurdu. Bahçe kapısını da Kapatarak çağırdığım,Taksinin Korna sesi ile Ona doğru yürüdüm.
Taksici bavulumu bagaja,koyarken Son kez eve dönüp baktım,Üzerinde Sarı şeker Resmi vardı,o çizmişti..."Buyurun" dedim elimdeki parayı taksiciye uzatarak.
Bavulumu alarak indim.
Havaalanına doğru Yürümeye başladım.
Saatime göz attığımda,Uçağın kalkmasına Çok az kalmıştı Koşar adımlarla,Bavulumu Göndererek,
Uçağı beklemeye başladım.
Yolcuların bindiği görünce Bende Sakin adımlarla elimi cebime koyarak Uçağın merdivenlerinden,Çıkmaya başladım.
Hostes bana doğru gelerek"hoşgeldiniz! Kaç numara?"
"7" dedim tek düze Sesimle.
Önlerden cam kenarında bir koltuk gösterince Oraya doğru ilerledim.Oturdum.
Uçak yavaş yavaş Doluyordu.
Elindeki Karta bakarak,"hım,7-8 hah burası!" Dedi genç Bayan Yanıma oturarak.
Gözleri hazal'in gözleri gibi masmaviydi.Saçları Siyahın tonlarındaydı.Bana dönerek
"Merhaba! Ya ben İlk defa biniyorum da Biraz korkuyorum."
"Korkmanıza gerek yok.Istanbula sapasağlam Varacağız" Dediğim sırada.Üçlü koltuğun sonuncusunu Doldurmak için Yaşlı bir bay oturdu.
"Şey ya Adın?" Dedi genç bayan.
"Burak...senin?"
"Benimde,Ceylan"
Elini uzattığında Eline Bakarak elimi uzattım.
"Memnun oldum."
"Bende!"
Uçak nihayetinde.Kalkmıştı.Artık havadaydık.
Uçak hava boşluğuna denk geldiğinde,Ceylan,Sıkıca bana sarıldı.
"Çok korkuyorum."
Teselli etmek istercesine
"Korkma!" Dediğim sırada sarılmayı
Bırakarak yüzüme baktı.
Arkasına yaslanarak sakinleşti.
Yanımızda oturan yaşlı bay,bize dönerek
"Gençler Çok Yakışıyorsunuz,Allah ayırmasın."
Şaşkınca Bir ceylana,bir de Yaşlı adama bakarak.
"Yok Amca.yan-"
Ceylan sözümü keserek,
"Evet Amca! Öyle birşey yok.Biz sadece az önce tanıştık." Dedi muzipçe.
Yaşlı amca,Gülümseyerek Önüne döndü...Varmıştık,artık istanbuldaydık.
Bavulumu almış Kapıya doğru ilerliyordum Ceylan Koşarak yanıma gelip,
"Burak.. çok teşekkür ederim.Uçakta beni sakinleştirip uçak fobimi Yenmeme sebeb olduğun için"
"Yok Önemli değil.Ne mutlu bana yardımım dokunduysa..."
Yavaşça ilerledik Birlikte,
Babamın Gönderdiği şöför gelmişti.bavulumu alırken bende Ceylan'la vedelaşıyordum.
Elimi sıkarak;
"Tekrar görüşmek üzere..."
"İyi günler." Diyerek Siyah arabanın arka koltuğuna Geçip,Yayıldım...Gözlüklerimi çıkartarak,Evin kapısına Doğru ilerledim.
Kapıyı açan, Ayşe teyzeye sarıldıktan sonra içeri geçtim.
Annem sıkı sıkı sarıldı bana.
Ardından da babam,..
"Oğlum,Sen yorgunsundur.Git Bir duş al gel Konuşmamız gereken önemli bir konu Var." Diyen babama Başımı sallayarak Odama çıktım.
Odadaki Banyoyu kullanarak Sıcak bir duş alıp çıktım.
Üzerime Bordo bir kazak,Ve siyah bir kot Geçirip Aşağı indim.
Annemler Yemekte beni bekliyorlardı.
Bir sandalye çekerek Oturdum.
"Baba evet noldu? Önemli olan konu nedir?"
Babam Çatalını tabağına Bırakarak;
"Burak...Biz Annenle bir karara vardık.Ve bunu sana bildirmek istedik."
"Nedir kararınız?"
"Oğlum.Biz Seni Evlendirmeyi düşünüyoruz."
Bir anlık Şokun ardından;
"Ne? Anne baba? Ben hazala aşıkken bu çok saçma olur.Allah aşkına bu nerden çıktı ya!?"
"Bak burak Kızın babası çok zengin Ve Kızıyla evlenirsen,Paristeki o çok istediğimiz,Arsayı Bize verecek."
"Anlamıyorum.Burda benim hayatım söz konusu benim evleneceğim kız hazaldan başkası olmaz!!"
Annem sert çıkışarak;
"O kız hasta,ve seni terk etti.unut onu.Sevdin birşey demedik ama yeter.Oğlum.Bizim Dediğimiz kızla evleneceksin o kadar."
Burnumdan Soluyarak;
"Sizin gözünüz parayla kör olmuş." Diyerek Masadan hışımla kalktım.
Odaya girerek Çalışma masamın üstündekileri elimin tersi ile Yere fırlatıp kırılmalarına sebeb oldum.
Pencereyi açarak Dışarıya küfürler Savurdum.
Ben hazal'ı istiyordum.Ona aşıktım...Gözümü açtığımda Boynum tutulmuş,Belim ağrıyordu.
Yatağın Yanına Başımı koyup Uyuya kalmıştım.Kalkarak,yüzüme Bolca su serptim.
Havlu ile kurulayıp,Odadan çıktım.
Arabamın anahtarını ayşe teyzeden alarak Evden çıkacekken,Annem yanıma gelerek;
"Geç kalma! Akşam Kızın evine gideceğiz tanışmaya.."
"Lanet olasıca kızla tanışmak istemiyorum."
"Zorunda olduğunu unutma!" Dediğinde çoktan evden çıkmıştım...
Arabamla Kısa bir özlem giderdikten sonra,Son sürat O Muhteşem kişiyi görmeye Gidiyordum.
Hazal'ın yattığı hastaneyi öğrenip oraya sürdüm arabayı.
Park ederek indim.Danışmaya vardığımda;
"Buyurun Adı neydi hastanın?"
"Hazal.Hazal doğanay..."
sarışekerim...
"Üst katta 2. Oda" Hızlıca üst kata çıktım.
Kolaylıkla Bulmuştum.
Kapıyı Tıklatarak Açtım.
Hazal yalnızdı. Özlem,Endişe,Ve aşkla bana baktı.
Yanına varıp,Koltuğa oturdum.
Şimdi İkimizde iki yabancı gibiydik.
"Hoşgeldin.."
"Gelmedim.Ama Hoşbuldum."
"Neden Hoşgelmedin?"
Çünkü seni özledim,Senden Ayrılmak istemiyordum.ve sen beni terk ettin. Sarı şekerim,Ben evleniyorum ama seninle değil. Bir Başkasıyla...
Diye haykırmak istedim ama yapamadım..
"Seni özledim çünkü!"
Başını diğer tarafa çevirerek;
"Beni özleme!"
Sonrasında uzunca bir sessizlik hakim oldu.
Gözüme boynundaki kolye takıldı.
Çıkarmamıştı,Takıyordu ona değer veriyordu..
Cebimdeki Onun odasında bulduğum,O Kağıdı çıkartıp Seslice okumaya Koyuldum.Üşüyorum:hüzün şarkıları söyleyen bir Sonbaharın zemheriye dönüşmesinin verdiği, fani bir üşüme hissi değil bu sevdiğim ve ellerim buz kesmiş olmasına rağmen, ıssız bir gecede yokluğuna mahkum bir ruhla seni yazarak unutuyorum üşümüşlüğümü... Yoruldum artık biliyor musun? Tek taraflı bir hayatı omuzlamaktan, hayatın yükü altında ezilmekten
Bitirmeme izin vermeden Ağlamaya koyuldu.bana doğru dönerek
"Benim ağzımdan duy istersen!"
Kağıdı ona uzatarak,Verdim.
Usulca hem ağlayıp hem de okumaya koyuldu.birilerini arayıp sormaktan, anlatamayıp dinlemekten, sevmekten, seni beklemekten, her yeni güne belkilerle başlamaktan, sadece hıçkırıklarımı kendim duymalarımdan yoruldum ve sefaletin zincirleriyle hapsedilmiş bir aşkın yalnızlığında tükendim. Sabret diye diye erittim sabır taşlarını, bir an ümitsizliğe düşsem hayalin çıktı karşıma, gözlerine baktım ve kendimi yerli yerinde bulunca güzel gözlerinde, güç aldım acıların binlerce çeşidine karşı ama sabredecek gücüm kalmadı, hayalinin gözlerinde duramadım sevgili. Oysaki nasılda ihtiyacım var sana, bilemezsin. Sarılsan bana sımsıkı hiç bırakmadan...elbet öleceğim sevgili ama senin ellerini tutarken,gözlerine son kez bakarken ölmek isterim. Eğer gün gelirde senden önce ölürsem beni yak, küllerimi bir kavanoza bırak. Kavanozu camdan olsun ki beni özlediginde bakasın.böylece ölüm bile bizi ayıramaz.sen öldüğün de senide yaksınlar küllerini benim olduğum kavanoza bıraksınlar.bak sevgili küllerimiz birbirine karıştı.ama elbet bir gün rüzgar esip bizi toprağa katacak.o toprakta çiçek yetişecek.ama iki tane biri sen biri ben bak sevgili ayrılmadık.biz ayrılmak istemediğimiz sürece kimse bizi birbirimizden ayıramaz...''
Son satırına gözyaşı düştü.bende elimle gözyaşlarımı Sildim.
Kağıdı katlayıp bana uzattı.Ve deniz gözlerini gözlerime dikti.
Acı içinde,
"Git...Sen kaldıkça Acım büyüyor." Dedi.Yerinden kalkarak kağıdı cebime koyup,Yanına gittim.kulağına,
"Aşk Engellerle doğar,Ama onlarla Pes etmezmiş.Ama Hayat Aşkı Da bizi de Engellerin Çukuruna Attı.Ve gitti..."
Diyerek Alnına Öpücük kondurup,
"Lütfen iyi ol,"
"Hayır iyi olamam.olursam Vicdan azabı çekerim."
"Ne neden?"
"Ben seni İyi olmayacağım için terk ettim.İyi Olmamalıyım.."
Dediğinde bir kez daha aşkın masum haline şahit olmuştum.
Arkasını döndüğünde Gitmem gerektiğini anlayarak odadan çıktım...'Git' dedi.'sen kaldıkça acım büyüyor'
Kal diyemedim.O gittikçe Acım büyüdü!...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Bana Kalan (Düzenleniyor)
RomanceMırıldanmak.. Her saniye,her an mırıldanmak için sebep çok.Dilimden düşmesin adın..Adını mırıldanayım,beni sevdiğin sürece sana mırıltı gibi küçük ve anlamlı şeyler yaşatacağım... - Ya ölürsem? Ölüm değil mi tek çaresiz kaldığımız nokta ölme,ölürsen...