26 (Burak Korahan)

100 27 3
                                    

"Gitmem lazım"
Elimi tutan parmakları gevşeyerek elimi bıraktı.
Gözlerim yanağıma art arda yaşlar bırakıyor,dizlerim takatini kaybetmişcesine yere çöküyordu.
"Beni bırakma!"
Beyaz elbisesi ile arkasını dönerek bana son kez baktığında ağlamaktan konuşamıyordum.
"Gitme!"
O yürüdükçe saçlarından papatyalar dökülüyor kokusu burnuma kadar geliyordu.
İkimizin yalnız olduğu ormanda sesim yankılandı. Obeyaz ışıkla kaybolurken:
"Gitme!"

"Hayır gitme!" Nefes nefese bir şekilde yataktan sıçradığımda bir müddet duraksadım.
Gördüklerimin bir rüya olduğunu anlayınca derin bir nefes alıp komidinin üzerinde ki suyumdan bir yudum aldım.
Onu görmek için doğruca odasına yürüdü.
Kapıyı yavaşça açarak sakin adımlarla odaya girdim.
Uyurken o kadar masum ve güzel gözüküyordu ki uyandırmamaya dikkat ederek yere çöküp öylece onu izledim.

"Günaydın sevgilim"
Gözleri yavaşça aralanırken beni görünce gülümseyerek kendini toparladı.
"Sen ne yapıyorsun burada?"
"Uyurken seni izliyordum o kadar güzelsin ki"
"Sabah sabah gözümü ilk açışım da seni görmek çok güzeldi"
"İstersen her sabah-"
"Şş evlenmeden olmaz"
İkimizde gülerken odasından çıkarak kahvaltı için aşağı indim.
Mutfaktan gelen sesler benden önce birinin daha erkenci olduğunu gösteriyordu.
Seren tavada ki sosisleri pişirirken yanına ilerledim.
"Günaydın mis gibi kokmuş"
"Günaydın bugünlük benden olsun istedim kahvaltı"
Sandalye çekerek kahvaltı masasına oturup siyah zeytin attım ağzıma.
"Hazal uyandı mı?"
"Uyandı uyandı" çapkınca gülerken karşıdan uyku sersemi bir şekilde gelen Emre'ye odaklandım.
"Birileri hala uyuyor ama"
Gözlerini ovuştururken karşıma oturup dil çıkardı.
"Bu saatte kalkılır mı ya"
"Kendin kalkmışsın oğlum ne yapalım"
"Yok kendim kalkmadım kalkmazdım da zaten"
Seren bardaklarımıza çay doldururken
Emreyle göz göze gelip:
"Günaydın canım sayemde erkencisin işte"
Onlar aralarında konuşurken Hazal paytak adımları ile mutfağa gelerek yanıma oturdu.
"Uyandırılanlar ve uyandıranlar size de günaydın"
Gülümseyerek tabağını doldurmaya başladım.


3 gün sonra

Tam anlamı ile bugün hayatımın aşkına evlenme teklifinde bulunacaktım.
Dakikalar geçtikçe heyecanım katlanıyordu.
Onunla uzun süredir beraberdik ve hayatımın tamamı neredeyse onunla geçiyordu.

"Duyduğum kadarı ile bugün birileri evlenme teklifi alacakmış"
"Anne aramızda lütfen"
"Tamam oğlum,yolun açık olsun bakalım"
"Sağ ol annem"
"Bu akşam Aysun hanımlarda olacağız tekliften sonra bizi arayın görüntülü"
"Selam söylersin olur eğer evet derse ararız"
"Aa der tabiiki o sana aşık tıpkı senin gibi"

Emre torcello adasına gitmişti
Birkaç düzenleme ve organizasyon için.
Serenden rica etmiştim Hazal'ı dışarı çıkmak için ikna etmişti
Ona iyi geleceğini düşündüğüm için.
İlk adresim olan kuyumcuya uğradım tektaş almak için.
Oldukça çok çeşidin içinden Hera tektaş yüzüğü seçerek kuyumcunun kutu yapımını bekliyordum.
Siyah mat bir kutuya koyduğu yüzüğü bana uzatarak:
"In bocca al lupo!" (Bol şans)
Gülümseyerek teşekkür ettim.
Ödemesini yaparak çıktığım kuyumcudan sonra yeni takım almak için bir mağazaya girdim.

"Dediğim kırmızı gül buketini aldın mı?"
"Evet tertip herşey tamam burada bende geliyorum"
"Tamamdır tertip"
Poşetleri arabaya bırakarak Hazal ve Seren'i almak için merceria caddesine doğru sürdüm arabayı.
15 dakikalık yolculuk sonrası yanlarına vardığımda Serenle göz göze geldiğimde göz kırptı.
Zorlada olsa Hazal'a elbise aldırmıştı.
Gülümseyerek ellerindeki poşetleri alıp bagaja yerleştirdim.
Maskesini çıkarırken bana döndü:
"Günün nasıl geçti?"
"Güzeldi Emreyle gezdik biraz"
"Emre nerede?"
"Eve geçti yorgundu biraz sizin gününüz nasıldı?"
"Çok güzel Arkadaşımla biraz alışveriş yapıp daha sonra bir kafede sohbet ettik"

Senden Bana Kalan (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin